“Zulm ile abad olanın…”
Suriye'de 13 yıldır süren iç savaş, 12 günlük taarruzla sona erdi.
Artık muhalifler "muhalif" değil.
Yeni Suriye'nin iktidarı.
Geçiş dönemini sükunet ve sağlam temeller kurarak atlatıp, ülkeyi şiddetten uzak ve mültecilerin geri dönüp güven içinde yaşayacağı bir hale getirmek istiyorlar.
Bunun için dünyaya da olumlu mesajlar gönderiyorlar.
Hatta dünyayı olduğu gibi kabullenip ilişki kurmak istiyorlar.
Dünyadan gelen mesajlar da bunun karşılık bulduğunu gösteriyor.
Nasıl muhalifler artık "muhalif" değilse, Esed rejimi de artık iktidar değil.
Yıllar boyu süren kanlı saldırılar sebebiyle milyonlara Suriyelinin hem kendi ülkelerinde hem de dünyanın dört bir yanında mülteci olmasına yol açtılar.
Beşar Esed'in şimdi kendisi mülteci.
Rusya'ya sığındı.
Zaten zamanında Moskova'ya on milyonlarca dolarlık emlak yatırımı yapmış.
Belli ki bir gün bunu yaşayacağı aklının bir köşesinde varmış.
Yunus Emre "Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur" diye boşuna dememiş.
Rejim zaten onlarca yıldır kanlı katliamlarla, insanlık suçlarıyla anılıyordu.
Artık daha da çarpıcı şekilde ortaya çıkıyor.
Hele ki Şam yakınlarındaki Sednaya Hapishanesi, her gün dehşet hikâyelerinin yazıldığı korkunç bir yer...
Şam'da rejim devrilince oradaki mahkûmlar da serbest bırakıldı.
Pres makineleri, asit kuyuları ortaya çıktı.
Yapılan işkencelerden akıllarını kaybedenler var.
Dünyadan o kadar izole halde kalmışlar ki, insanların ellerindeki cep telefonlarına anlam veremeyenler oldu.
43 yıldır haber alınamayanlar da oradan çıktı.
Kimi "Hafız Esed öldü mü?" diye soracak kadar, kimi kendilerini Saddam Hüseyin'in kurtardığını sanacak kadar uzun yıllardır tecrit altındaydı.
Orada doğup, büyüyüp; ağacın, kuşun ne olduğunu bilmeyen çocuklar varmış ki tam içler acısı.
İçeride binlerce kişi gizli hücrelerde tutuluyormuş.
Hala da ulaşılamayanlar var.
Rejim düşmeseydi dünya bunların farkında olmayacaktı.
Sednaya meğer sadece bir hapishane değil, rejimin zulmünün adeta mabedi olmuş..
Yeni Suriye yepyeni bir tablo ortaya çıkardı.
Birkaç gün öncesine kadar Rusya ve İran, "Bizi hükümet çağırdı. Meşru olarak Suriye'deyiz. Türkiye'nin varlığı meşru değil" derdi.
Durum değişti. Şimdi Türkiye meşru, onlar gayrimeşru...
Muhtemelen Suriye'nin hava sahası da TSK'ya açılacak.
Bu da PKK/YPG terör örgütüyle mücadelede yepyeni bir alan açacak.
Suriye'nin kuzeyinde teröristlere karşı yoğun ilerleyiş ürüyor.
Tel Rıfat ve Münbiç örgütten temizlendi.
Şimdi sırada Ayn el Arap ve diğer bölgeler var.
Teröristlere destek veren ABD ise Esed rejimi zamanında da istenmeyen unsurdu, şimdi de öyle.
Ama onlar da HTŞ'ye göz kırpmaya başladı.
Zaman neler getirecek göreceğiz.
Terörle mücadelenin gevşemeden sürmesi önemli.
Şam'dan da Türkiye'de de gelen mesajlar buna işaret ediyor.
Hatta yeni Suriye'de, ülkenin yeni ordusuyla TSK'nın PKK/YPG terör örgütüne karşı müşterek hareket etme imkânı doğdu.
Bu fırsatı iyi değerlendirmek lazım.
Ankara'nın da bunun fazlasıyla farkında olduğunu ve bunu yapabilecek yeteneğe sahip olduğunu görmek güven veriyor.