Oyunu kurmak
Türkiye son dönemde hem sahada hem masada elde ettiği güçle bölgede oyunları bozup, oyun kuran bir ülke haline geldi.
Herkes de bunun farkında.
Suriye'deki devrim, bu konuda kabiliyetlerin ne kadar arttığın somut göstergesi oldu.
Pek çok ülkenin Türkiye'nin kapısını çalması boşuna değil.
Seçilmiş ABD Başkanı Donald Trump da Suriye'de bundan sonraki süreçte Türkiye'nin belirleyici olacağını söyledi ki doru bir tespitti.
Yerli savunma sanayiinin ülkenin bağımsız çıkarları için verdiği mücadelede en kadar önemli olduğunu bir kez daha yaşayarak, olumlu manada tecrübe ettik.
Kendi sanayimiz sahada daha etkili bir gücü getirdi.
Sahadaki etkinlik, masada daha fazla etkiyi doğurdu.
Zorlayıcı sınamalar karşısında bölgede artık yeni bir oyun kurabilen ve bunu ABD'sinden Rusya'sına, İran'dan İsrail'e küresel ve bölgesel güçlere rağmen başarabilen bir Türkiye var.
Suriye'deki devrim Türkiye'nin ulaştığı gücün son aşaması oldu.
Ama biraz geçmişe gidersek, Türkiye'nin hem askeri hem diplomatik anlamda son dönemde çok etkili bir aktör olduğunu ve bugünlere adım adım geldiğini anlamak daha kolay olacak.
Bazı uluslararası krizlerde arabulucu olarak çözüm yolu gösterdi.
Bazılarında taraftı ve sonuca ulaşılmasına kritik katkılar sağladı.
Libya, Karabağ ve son olarak Suriye bunlardandı.
Şimdi sıra PKK/YPG terör örgütünü bertaraf etmekte.
Bu da adım adım hayata geçiriliyor.
Lakin Suriye'de bundan sonra artacak Türk etkisi devrimin de ötesinde başka ülkeleri endişelendirmiş gibi.
En başta da İsrail geliyor.
Görünen o ki en büyük endişeleri, yeni Suriye hükümetinin Türkiye ile bir askeri işbirliği anlaşması imzalaması.
Çünkü biliyorlar ki adeta istedikleri gibi at koşturdukları, katliamlar ve işgallere imza attıkları bölgede onların karşısına dikilip engel olabilecek tek güç Türkiye...
Ve yeri geldiğinde, İsrail'in en büyük destekçisi olan ABD'ye bile karşı durabilecek durumda.
Terör örgütü de bunun farkında ki son günlerde ABD ve Rusya'dan umduğu kadar büyük destek göremeyince rotayı bu kez açıktan İsrail'e kırdılar.
Türkiye'nin etkinliği sizin de zararınıza diyerek destek istediler.
Meselenin bir de Yunanistan boyutu var.
Atina da durumdan hiç mi hiç memnun değil.
Çünkü yeni Suriye hükümetinin Türkiye ile yakın i birliği Doğu Akdeniz'de dengeleri iyice değiştirebilir.
Türkiye, Libya'nın meşru hükümetiyle yaptığı denizden komşuluk anlaşmasıyla Yunan tezlerini felç etmişti.
Bir yandan Mısır'la normalleşme süreci devam ediyor ki Atina hayli rahatsız.
Şimdi, bir de "Ankara ve Şam arasında deniz yetki sınırı anlaşması imzalanır mı?" endişesine kapıldılar.
Uzun vadede endişelerinde gerçekten de haklı olabilirler.
Üstelik endişeleri bununla sınırlı değil.
Kısa vadede böyle bir durum yok ama Suriye'nin KKTC ile ilişki kurup deniz anlaşması imzalamasına dair en küçük bir ihtimal bile Atina'nın şimdiden kâbuslar görmeye başlamasına yol açmış durumda.
Suriye'deki devrimle Doğu Akdeniz'de havanın değiştiği kesin.
Kim bilir, belki de gerçekten tarihi fırsatlar doğar.