İsrail NATO'yu temelinden sarsar mı?
İsrail Ortadoğu'da saldırılarına Gazze ile başladı.
Lübnan, İran, Yemen'le devam etti.
Suriye'de karadan işgali genişletti.
Yakın zamanda Suriye'de Esed rejiminin devrilmesiyle ise bölgede istediği gibi at koşturamayacağı yeni bir denklemle karşı karşıya.
O denklemin diğer tarafındaysa Türkiye var.
Suriye'nin yeni yönetiminin Türkiye ile askeri iş birliği anlaşması yapması bekleniyor.
Bu da Suriye'nin yeni ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tedrisatından geçmek demek.
Hatta belki de Türk hava savunması ve diğer askeri unsurlarının Şam'a kadar inmesi anlamına gelecek.
İsrail bu gelişmeleri yakından takip ediyor.
Çünkü Türkiye unsuru, başlarını çok ağrıtacak yeni denklemler oluşturabilir.
İsrail'de Nagel Komitesi adlı bir danışma organı bulunuyor.
Doğrudan Başbakan Netanyahu'nun talimatıyla kuruldu.
Görevi, İsrail hükümetinin ulusal güvenlik stratejilerini belirlemesine yön vermek.
O komite, hazırladığı raporda çok dikkat çekici ifadelere yer verdi.
O raporu The Jerusalem Post gazetesi haberleştirdi.
Rapora göre devrimle yönetimin değiştiği ve Türkiye'nin etki gücünün arttığı bir Suriye, İsrail için İran güdümündeki Esed'in Suriye'sinden bile riskli olabilirmiş.
Komite devreye yeni giren güçlere ve beklenmedik durumlara hazırlıklı olunmasını tavsiye ediyor.
Dahası, İsrail hükümetine Türkiye ile olası doğrudan bir çatışmaya hazırlık yapmasını öneriyor.
Komite bu yönde birkaç somut adımı da gündeme getirmiş.
İsrail'in uzun menzilli vuruş kabiliyetini güçlendirmek için ilave f-15 savaş uçakları, yakıt ikmal uçakları, insansız hava araçları gibi gelişmiş silahların satın alınması bunlardan biri.
Bir diğeri Demir Kubbe, Davud'un Sapanı ve yeni faaliyete geçen Demir Ok lazer tabanlı savunma sistemi dâhil olmak üzere çok katmanlı hava savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesi.
Üçüncüsü ise Ürdün vadisi boyunca tahkim edilmiş bir güvenlik bariyeri inşa edilmesi.
Hazırlanan rapor Başbakan Binyamin Netanyahu, Savunma Baakanı Israel Katz ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'e sunuldu.
Ancak yapılan tespitler, dikkat çekici bir başka tabloyu ortaya çıkarıyor.
Komitenin Türkiye ile doğrudan çatışma ihtimali ve uzun menzilli vuruş kabiliyetini geliştirme vurgusu, bu çatışmanın nereye kadar uzayabileceği konusunda soru işaretleri doğurdu.
Bir başka soru işareti de İsrail'in en büyük müttefiki ve destekçisi ABD'nin, böyle bir durumda nasıl bir tutum takınacağı.
Zira komitenin çatışma ihtimalini gündeme getirdiği Türkiye, NATO üyesi.
İsrail ise NATO'da değil.
NATO'nun meşhur 5. Maddesi, bir müttefike yapılmış saldırının tüm müttefiklere yapılmış sayılacağını söylüyor.
Yani tüm müttefiklerin saldırıya uğrayan o ülkeye desek için gerekli gördüğü eylemleri gerçekleştirmesini öngörüyor.
Bir başka deyişle, İsrail'in en büyük destekçisi ABD'yi, İsrail'in saldırması halinde Türkiye'yi savunmaya mecbur bırakıyor.
Kağıt üzerinde durum bu.
Üstelik NATO'nun en temel ilkesi.
"Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için" diyor.
Peki ABD böyle bir durumda ne yapar?
Bir gün iş oraya gelirse Sizce İsrail'e karşı Türkiye'yi savunur mu?
Yoksa yıllar boyu Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütü PKK/YPG'ye destek verdiği gibi, yine müttefikliği bir kenara mı koyar?
Bu sefer mesele iki devlet olunca zor bir seçim yapması gerekecek gibi.
Ve o seçimin NATO'nun ilkelerini temelden sarsması riskini göze alır mı?
İsrail uğruna bunu yapar mı?