Asıl anlaşan Türkiye ve ABD mi?
Tam da herkes düğmeye basmıştı.
Sahil bölgesinde Esad rejiminin kalıntıları, bir yandan Hizbullah, diğer yandan Irak'tan İran destekli milisler harekete geçmişti.
Halep ve civardaki PKK/YPG'li teröristler de...
Güneyse ise Dürzilerle çatışmalar vardı.
Türkiye'nin desteğiyle ulusal birliği kurmaya çalışan Suriye'nin yeni hükümeti, aslında beklediği bir sınamayla karşılaştı.
Sahil kesimi ve güneyde akut kriz durumu kontrol altına alınırken, bambaşka bir gelişme yaşandı.
Suriye hükümeti bütün silahlı grupları tek çatı altında toplayacağını ilan etmiş, PKK/YPG terör örgütü buna uymamıştı.
Meseleyi büyük bir askeri operasyonla çözme seçeneği hala masadayken, bir yandan da terör örgütü ve paravan yapısı SDG ile müzakereler sürdü.
Örgütün şartları üniter yapı hedefleyen Şam için kabul edilemeyecek türdendi ama diyaloğa şans verildi.
Ve sonunda bir sonuca ulaşıldı.
PKK/YPG terör örgütünün elebaşı ve SDG'nin sözde komutanı Ferhat Abdi Şahin Şam'a gitti.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş Şara ile masaya oturdu, anlaşma imzaladı.
Terör örgütü ve paravan yapısı SDG, bu anlaşmayla Suriye'nin yeni yönetimine ve devlet sistemine entegre olmayı kabul ediyor.
O anlaşma özetle şöyle diyor:
* "Tüm Suriyelilerin siyasi süreç ve devlet kurumlarındaki temsil ile katılımı, etnik ve dini kimliklerine bakılmadan garanti altına alınır."
* "Kürt toplumu, Suriye devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Vatandaş olma hakları dâhil, tüm anayasal hakları garanti altına alınır."
* "Tüm Suriye topraklarında ateşkes."
* "Sınır geçişleri, havaalanları, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere kuzeydoğu Suriye'deki tüm sivil ve askeri kurumların devlet yönetimi altında bütünleştirilecek."
* "Yerinden edilmiş tüm Suriyelilerin devlet koruması altında memleketlerine geri dönmesinin sağlanacak."
* "Suriye'nin Esad'ın kalıntıları ile güvenliğine ve birliğine yönelik tüm tehditlerle mücadelesi desteklenecek."
* "Bölünme çağrılarını, nefret söylemini ve anlaşmazlık çıkarma girişimlerini reddedilecek."
* "Uygulama komiteleri yıl sonuna kadar anlaşmayı yürürlüğe koymak için çalışacak."
Bu anlaşmanın tam da terörsüz Türkiye süreciyle eşgüdüm halinde yapılması çok önemli ve dikkat çekici.
Sürecin nasıl bir devlet aklıyla işletildiğini göstermesi bakımından çarpıcı.
Zira böyle bir anlaşmanın mevcut şartlarda Türkiye'nin bilgisi ve onayı olmada yapılması mümkün değil.
Ateşkes ilan edilmesi kesinlikle çok olumlu bir gelişme.
Kürt toplumunun anayasal haklarının garanti altına alınacak olması da...
Çünkü Baas rejimi döneminde yok sayılıyorlardı.
Kimlik bile verilmiyordu.
Lakin Suriye'de etnisite, din ve mezhebe dayanmayan bir sistem kurma planları varken, doğrudan Kürt toplumunun anayasada zikredilmesi doğru olmayacaktır.
Gerçi böyle bir tablo da beklemiyoruz.
Öte yandan Kürtlere parlamentoda kota vb. taleplerin de karşılık görmediğini hatırlatalım.
Buna mukabil Şara, Suriyeli Kürtlerin ülkenin diğer vatandaşlarından geri kalmayacak şekilde siyasette ve devlet kademesinde her fırsattan faydalanabileceğini garanti altına alıyor.
Normalleşme için müthiş bir adım.
Ayrıca havaalanları, sınır kapıları, zengin petrol ve gaz yatakları devletin kontrolüne geçecek.
Bunun bir son değil, sadece bir başlangıç olduğunu hatırlatalım.
Yani önlerinde uzun bir yol var.
İlk aşamada yılsonuna kadar anlaşmanın uygulanması sağlanacak.
En önemli detaylardan biri, tüm sivil ve askeri kurumların devlet yönetimi altında bütünleştirilmesi...
Yani örgütün silahlı kanadı da bu yılın sonuna kadar devlet otoritesinin altına girecek.
Lakin onların istediği gibi tek parça halinde mi olacaklar, yoksa örgüt kendini feshederek unsurları bireysel olarak mı sisteme entegre edilecek, orası henüz net değil.
Anlaşma metninde blok olarak gireceklerine dair bir ifade olmadığının özellikle altını çizmek gerek.
Cezaevlerindeki DEAŞ'lı mahkûm ve tutukluların akıbeti de görüşmelerle netleşeceğe benziyor.
Bir önemli detay daha var.
Yerel yönetim mekanizmaları hakkında da bir ifade görmüyoruz.
Anlaşılan o ki bu konu da ilerleyen aşamalarda netleşecek.
Güneyde Dürzilere verilen hareket alanı verilir mi, yoksa daha sıkı bir sistem mi olur göreceğiz.
Aslında görüşmeler sürdükçe sağlanacak güven ortamı bunun belirleyicisi olacak.
Her halükarda özerklik gibi bir yapının beklenmediği kesin.
Her ne olursa olsun bu aşamada böyle bir anlaşma makul ve başarılı görünüyor.
Ama mutlaka temkinli iyimserlikle yaklaşmayı gerektiriyor.
Sözün özü, PKK kanadı ve onları destekleyenler için "teröristan" projesi elde kalmış gibi görünüyor.
Elbette sürecin rayına oturup bu şekilde devam etmesi elzem.
Malum Ortadoğu coğrafyasında işleri karıştıran, suyu bulandıran çok olur.
Onlara fırsat vermemek önemli.
Suriye'nin bölünmesi için en büyük riski teşkil eden yapının, Şam'da masaya oturup bölücülüğe karşı Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyan bir anlaşmaya imza atması hayli ironik.
PKK/YPG'nin elebaşı Ferhat Abdi Şahin, örgütün içindeki yabancı militanların ülkelerine döneceğini söylüyor.
"Suriye ordusunun bir parçası olmayı ve siyasi sürece katılmayı istiyoruz." diyor.
Öcalan'ın çağrısının ardından önemli bir dönemden geçildiğini söylüyor.
Bu açıklama da aslında süreçte Türkiye'nin dahlini gösteriyor.
Elbette bunlar kendi kendine olmadı.
Yaşanan bu gelişmelerin bir de arka planı var ki durumu daha da ilginç hale getiriyor.
Mesela PKK/YPG'nin elebaşı Ferhat Abdi Şahin...
Şam'daki anlaşmadan bir gün önce, CENTCOM komutanı General Michael Erik Kurilla ile görüşmüştü.
Aslında ABD'li komutanla sık sık görüşüyorlar.
Ve bu süreçte de çok yakın irtibat halindeydiler.
Hatta iddia o ki Şam'a da ABD'nin uçağıyla gitti.
Amerikalıların oynadığı rol de bu bakımdan göz ardı edilemeyecek seviyede.
Yani bu anlaşmaya Washington da cevaz verdi.
Bir başka deyişle o iki ismin masaya oturup o imzaları atması ABD ve Türkiye'nin oluru ile mümkün oldu.
Bence dolaylı yoldan şunu da söylemek mümkün.
Aslında İsrail'e rağmen anlaşan ABD ve Türkiye idi.
Tabii ki Katar ve Suudi Arabistan'ın da itiraz etmeyip destekleyici role büründükleri yok sayılamaz.
Peki bundan sonra ne olacak?
Elbette anlaşmanın hayata geçirilmesi için sıkı bir süreç yürütülecek.
Bunun yanında Türkiye için asıl dikkatlerin yoğunlaştığı kısım, terör örgütünün kendisini feshetmesiyle bölgedeki Amerikan askerlerinin ne olacağı.
Trump'ın bölgede kalmaya sıcak bakmadığı zaten sır değil.
İddiaya göre anlaşma, Suriye'deki Amerikalı komutanların da PKK/YPG'ye bu işaretleri vermesinin ardından imzalandı.
PKK/YPG elebaşı Şahin, "DEAŞ tehdidi ortadan kalktıktan sonra ABD askerleri çekilecek." diyor.
Yani Suriye'den çıkacaklarını o da teyit ediyor.
İşte tam da bu noktada, Türkiye'nin ne kadar hesaplı ve planlı adımlar attığına bir kez daha şahit olmak memnuniyet verici.
Ürdün'de yapılan toplantıda Suriye ve komşusu dört ülke bir araya gelmişti.
Suriye, Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan DEAŞ terörüyle ortak mücadele için bir mekanizma ve merkez kuruyor.
Amman Bildirisi'nde yer alan bu adım, ABD'nin Suriye'de kalmak için öne sürdüğü sözde "endişeleri" giderecek.
Terör örgütü DEAŞ ile kurumsal ve teşkilatlı bir mücadele yürütülecek.
Kampların, hapishanelerin kontrolü ele alınacak.
Böylece ABD askerlerinin Suriye'de kalması anlamsızlaşacak.
Devrimle İran ülkeden çekildi.
Rusya, Şam yönetimiyle diyalog halinde üslerdeki varlığını sürdürmeye çalışıyor.
Zamanla ilişkiler çok daha kurumsal bir düzleme oturacak.
Moskova Şam'ın yeni yönetimini ve otoritesini tanıyor.
ABD de aynı tutumda.
Kendilerinin de desteklediği, hatta aracı olduğu anlaşmayla Suriye'de bulunmalarına gerek kalmayacak bir ortamın oluşmasını hızlandırıyorlar.
Yani kalıcı değiller.
Suriye hükümeti Türkiye'nin desteğiyle devlet otoritesini ve ulusal birliği yeniden tesis edip ekonomiyi kalkındırırken, bütün işgalci güçlerden arınıyor.
Geriye bir tek güneydeki İsrail kalıyor ki tablo böyle şekillenmeye devam ederse onlar için de hayli zorlayıcı olacak.
Davud Koridoru'nun artık bir akıbeti olmadığı aşikâr.
Yani devrim sonrası işgal ettikleri yerlerden çekilmeleri belki de mümkün olabilir.
Suriye arınıyor, birleşiyor, geleceğe bakmaya başlıyor.
Türkiye için de güzel günler geliyor.
Önemli olan sürecin raydan çıkmamasını temin etmek.
Yazarın diğer yazıları

Büyük bir dönüşüm başlıyor! Kanlı ay tutulması 3 Burç için geliyor

Polonya Başbakanı Ankara'da... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

UEFA Uluslar Ligi| Türkiye- Macaristan maçı ne zaman, hangi kanalda?

Antalya'da otomobil bariyerlere çarptı: 1 yaralı
