ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Kimin malını kime veriyorsun!

Kanada, Panama, Grönland, Güney Afrika derken ABD Başkanı Donald Trump şimdi de Gazze'ye el attı.

Niyetini açıkça söyledi.

Ateşkes anlaşmasını baskılarla yemin törenine yetiştirip, törende "Barış yapıcıyım" demişti.

Halbuki niyeti bambaşkaymış.

Gazze'yi kontrol etmekmiş.

Açıklamayı ilk duyduğumda geçen yıl Gazze için "Orası Monaco'dan daha iyi olabilir" demesi aklıma geldi.

Meğer planlar çoktan yapılmış.

İsrail Başbakanı Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlarken söyledikleri, aslında pek çoklarını şaşırttı.

Belli ki en yakınları bile ilk kez duyuyordu.

Özetlemek gerekirse Gazzelileri Mısır ve Ürdün'e sürgün etmek istiyor.

Sonra orayı baştan inşa etmeye niyetli.

Ebette bölgede barış olsun ya da Filistinliler iyi yaşam şartlarına kavuşsun diye bir derdi yok.

Onun derdi meseleyi canı istediği gibi "çözerken", Gazze'yi baştan aşağı sıfırdan belki de yeni denizaşırı toprağı yapmak.

Bir "Ortadoğu Rivierası" ortaya çıkarmak.

21. yüzyıl tarzı sömürgecilik...

Üstelik gerekirse asker gönderebileceklerini de söyledi.

Dünyadan tepkiler yükselince Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı bu söylemleri yumuşatmaya çalıştı.

"Asker gönderme niyeti yok" dediler.

"Gazzelilerin geçici olarak taşınmasından bahsediyor" diye konuştular.

Ama Filistinlilerin de dünyanın da bu sözlere karnı tok.

Çünkü herkes farkında ki Gazzeliler o toprakları terk ederse bir daha geri dönüşleri olmayacak.

Zaten onlarda yıldır çektikleri zulme katlanmalarının sebebi de bu değil mi?

O toprakları sahipsiz bıraktıkları anda, İsrail sahiplenecekti.

O yetmedi, şimdi de ABD çıktı.

Almanya'nın eski başbakanı Angela Merkel, anı kitabının tanıtımında söylemişti.

Trump'ın her şeyi emlak meselesi gibi gördüğünü dile getirmişti.

"Ben almasam, ben yapmasam başkası yapacak" mantığıyla baktığını anlatmıştı.

Ne kadar haklı olduğunu Gazze konusundaki çıkışıyla gördük.

Şimdi Dışişleri Bakanı olan ve o sözleri makul göstermeye çalışan Marco Rubio, başkanlık yarışında aday adaylığı döneminde Trump'la tam da bu konuda münakaşa etmişti.

"Gazze bir emlak meselesi değil" diye çıkışmıştı.

Görünen o ki Rubio da o sözleri çoktan unutmuş.

Trump Gazzelileri sürüp o bölgeyi ele geçirme planlarını açıklarken, Beyaz Saray'daki Amerikalı gazetecilerden bile tepki gördü.

"Orası onların evi. Neden gitsinler ki? Gazze'yi ele geçirme yetkisini size kim verdi?" diye sordular.

Bulduğu formül de şu:

İsrail Gazze'de kontrolü sağlayacak, sonra da ABD'ye devredecek.

Üstelik "ABD askerleri oraya gitmeyecek" dedi.

O zaman kim olacak?

İsrail askerleri...

Yani ateşkes de göstermelik.

Bir aşamada İsrail saldırılara, katliamlara kaldığı yerden devam edecek görünüyor.

İnsan "Kimin malını kime veriyorsun" diye sorarlar.

Sorarlar ama ne Trump yönetimindeki ABD, ne Netanyahu yönetimindeki İsrail uluslararası hukuku takıyor.

Ve ne yazık ki dünya tepki açıklamalarından başka bir şey yapamıyor.

Oysa 4. Cenevre Sözleşmesi'nin 49. maddesinde şöyle diyor:

"Bireysel ya da toplu zorla nakillerin yanı sıra kişilerin işgal altındaki topraklarda işgalci olsun veya olması herhangi başka ülkenin topraklarına sınır dışı edilmesi nedeni ne olursa olsun yasaktır."

Aynı sözleşmenin

Dahası Trump Gazze ile yetinecek gibi de durmuyor.

Birkaç hafta içinde Batı Şeria hakkında da bazı açıklamalar yapacağını duyurdu.

Oradaki işgal edilen bölgeleri de İsrail toprağı sayması muhtemel.


Yazarın diğer yazıları