Mengene etkisi: Türkiye'nin fırsatı
Donald Trump göreve geldiğinden beri ABD'nin pek çok müttefikinin ve ortağının canını sıkıyor.
Başında da Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy geliyor.
Cuma günü Beyaz Saray'da kameralar önünde yaşanan sözlü kavga tam bir skandaldı.
Zelenskiy için hayli yıkıcı oldu.
Trump için de kısa vadede otoriter ve "dediğini yapan" bir lider imajına katkıda bulunacağını düşünse de uzun vadede ülkesinin zararına olabilir.
Çünkü böyle yaparak aslında bir yandan da ABD'nin pek çok ülkenin gözündeki "güvenilir müttefik" imajına ağır darbeler vuruyor.
Zelenskiy aslında orada bir kumar oynadı.
Trump'ın, Ukrayna'da bir nevi Düyun-ı Umumiye kurmasına sebep olacak anlaşmayı imzalamadı.
Beyaz Saray'dan kapı dışarı edilme pahasına, ülkesinde kendisini destekleyenlerin gözünde "en zor şartlarda bile Ukrayna'nın çıkarlarını savunan lider" imajını güçlendirmek istedi.
Bence bunu kısmen de başardı.
Lakin görünen o ki hesaba katmadığı şey Trump'ın ne kadar ısrarcı olabileceğiydi.
ABD Başkanı, adeta bir mengene gibi Zelenskiy'i sıkıştırıyor.
O maden anlaşmasını imzalamasını, ABD'nin Rusya ile görüşecek olgunlaştırdığı şartlarda ateşkese "evet" demesini istiyor.
Bunu yapabilmek için elindeki tüm imkânları da kullanıyor.
ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı tüm silah yardımlarını askıya aldı.
Sonra da bir açıklama yaptı.
Nadir toprak elementleri anlaşmasını yapmanın hala mümkün olduğunu söyledi.
"Zelenskiy savaşın uzun süre devam edeceğini düşündüğünü söylemiş. Bu konuda haklı olmasa iyi olur. Ben bu savaşın bir an önce bitmesini istiyorum" dedi.
Yani Ukrayna Cumhurbaşkanı'na "İki elim yakanda" diyor ki bu tavrıyla hayli canını sıkacağa benziyor.
Elbette bu kadarla da kalmadı.
Tesadüf bu ya!..
Ukrayna'da bir milletvekili, ülkeyi içine düşürdüğü durumu gerekçe göstererek parlamentoda Zelenskiy hakkında azil süreci başlatmak için girişimde bulundu.
ABD'den darbe yiyen Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın umudu Avrupa'da.
Onlarsa Kiev'e tam destek söylemini sürdürüyor.
Bir yandan da en kötü senaryoya karşılık, ABD'nin güvenlik şemsiyesi olmadan Rusya ile burun buruna kalma ihtimaline karşı siyasi ve askeri pozisyon alma çabasındalar.
AB bu sebeple 800 milyar Euro'luk ek savunma harcaması yapacak.
Kendi güvenlik mimarilerini oluşturmaları gerekli.
Bunun yolu da aslında şu anda Ukrayna'nın ABD'nin istediği şartlarda imzalar atmamasından geçiyor.
Böyle olacağına savaşın uzamasını kendileri açısından daha faydalı görüyorlar.
Çünkü Rusya'nın Ukrayna ile yetinmeyeceği endişesindeler.
Pazar günü Londra'da düzenlenen zirvede Avrupalı liderlerin Ukrayna'ya ek destek paketleri açıklaması da bundandı.
İngiltere ve Fransa'nın Ukrayna ile birlikte hazırladıkları alternatif plan Atlantik'in diğer yakasında kabul görecek mi merak konusu.
Zaman gösterecek.
İddia o ki henüz Trump'a sunulmayan o planda öncelikle bir aylık ateşkes önerisi var.
Avrupa girişiminin lokomotiflerinden İngiltere'nin Başbakanı Keir Starmer, bizzat Trump'ın "Güçlü bir müzakereci" dediği bir isim.
Aslında bu da bir yanıyla Avrupa adına umutları güçlendiriyor.
Buna karşılık İngiliz Başbakan bir şeyin farkında.
Trump'ı ikna edebilmenin yolu, "Avrupa'nın desteği olmadan bunu başaramam" fikrinin oluşmasından geçiyor.
Bunun olması için de Ukrayna'ya desteği güçlendirmek birinci öncelik.
Yani İngiltere, Trump'ın "Savaşı bitirebilecek tek kişi benim" söylemini boşa düşürürse, Avrupa tekrar masaya dönebilir.
Görünen o ki hesaplar bu yönde.
Tam da bu noktada, Avrupa'nın imdadına yetişebilecek, uzun zamandır yanı başında olan bir güç var.
Evet, Türkiye'den bahsediyorum.
Ve Avrupa bunun farkına varmak mecburiyetinde kaldı.
Londra'daki zirvede yer almasının sebeplerinden biri de buydu.
O zirvede mesela Yunanistan'ın yer almadığına dikkatinizi çekmek isterim.
Yunan Kathimerini gazetesi de bundan hayli rahatsız olmuş.
Ama durumu da hakkıyla tahlil etmişler.
Avrupa'nın yaşadığı sıkıntının Türkiye için bir fırsat olduğunu yazmışlar.
"Daha birkaç yıl önce Fransa, Almanya, İngiltere ve diğer AB ülkelerinin Türkiye ile aynı masaya oturup Avrupa güvenlik mimarisini tartışması düşünülemezdi" demişler.
"Zaman değişti ve mevcut gerçekler Türkiye'yi Avrupa'nın 'oturma odasına' sokmakla kalmıyor; NATO ve Avrupa'da lider bir rol üstlenmek için Türklere birinci sınıf bir fırsat yaratıyor." diye yazmışlar.
Doğru söze ne denir...
Rusya'dan gelen tehdit göz önüne alındığında, Türkiye Avrupa güvenliğinin temel taşı haline geliyor.
Ankara da bu durumun ve doğurduğu fırsatların fazlasıyla farkında
İşte o nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan "Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez" diyor.
"Türkiye'nin hak ettiği şekilde yer almadığı bir Avrupa'nın küresel aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkânsız hale geliyor" diyor.
Doğrudan söylemese de herkesçe malum ki bahsettiği Avrupa Birliği üyeliği.
Ve tablo öyle bir hal almaya doğru gidiyor ki, gelecekte Brüksel'in Türkiye'ye kucak açmaya hiç olmadığı kadar istekli davrandığı zamanlar yaşamak şaşırtıcı olmayabilir.
Yazarın diğer yazıları

İBB mobil iftar aracında sıra kavgası biber gazlı müdahaleyle sonuçlandı!

Liverpool kaptanı Virgil van Dijk PSG çok kaliteli bir takım

Kremlin Sözcüsü Peskov: Ukrayna'daki acil ateşkes teklifine ABD'den bilgilendirme bekliyoruz

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy: İstiklal Marşı, milletin yeniden şahlanışının destanıdır
