ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Siyasi zorbalık ve gerçekleri görenler

En büyük destekçisi olmakla övündüğü İsrail, Gazze Şeridi'ni devasa bir enkaza çevirdi.

On binlerce Filistinliyi şehit etti.

Buna rağmen Gazze'yi tamamen işgal etmeyi başaramadı.

ABD Başkanı Trump, sırf yemin töreninde "Ben başardım" diyebilmek için büyük baskılarla ateşkes yaptırdı.

Ateşkes elbette kötü bir gelişme değil ama sadece bir oyundan ibaret olduğunu anlamak uzun sürmedi.

Trump için çıkar hesapları ve hırsları söz konusu olduğunda insan canının ya da Filistin halkının onurunun önemi olmadığını son günlerde yaşanan gelişmelerle maalesef görüyoruz.

Anlaşıldı ki İsrail'in ateşkesin sürdürmemesi zaten en baştan beri planlanmış.

İsrail yükümlülüklerine uymadı.

Refah'tan hasta ve yaralıların geçişlerine engeller çıkarıyor.

Gazze Şeridi'ne insani yardımların girişini zorlaştırıyor.

Netzarim Koridoru'ndan çekilmeyi kasıtlı olarak geciktirdi.

Ateşkesin yürürlüğe girdiği günden bu yana onlarca Filistinli daha İsrail ateşiyle şehit oldu.

Üstüne bir de ABD Başkanı "Gazze Şeridi'ni satın alacağım ve kontrol edeceğim" deyince işler iyice çığırından çıktı.

Üstelik Trump bunda çok ciddi ve ısrarlı.

Filistinlileri sürgün edip bölgeyi baştan inşa edip büyük bir rant kapısına dönüştürmek niyetinde.

Ürdün ve Mısır'a da Filistinlileri almamaları durumunda yaptırım tehditleri savuruyor.

Dahası İsrail Gazze Şeridi'ni sanki Amerikan bombalarıyla yerle bir etmemiş gibi davranıyor.

Sanki orayı bir deprem ya da başka bir afet vurmuş gibi konuşabilecek kadar da ikiyüzlü.

Hal böyle olunca Hamas da tepkisini ortaya koydu.

Cumartesi günü yapılacak yeni esir takasını askıya aldı.

Haklı da.

Trump ise katliamcı İsrail'e yine toz kondurmayarak, ateşkesi bozan taraf Hamasmış gibi konuşuyor.

Bir de tehdit savurdu.

Cumartesi saat 12.00'ye kadar esirler salınmazsa ateşkesin ortadan kalkacağını iddia etti.

Sonrası içinse "Kıyamet kopacak" dedi.

Anlaşılan o ki aslında aklındaki tam da bu.

Hatta durumdan şikâyetçi olduğunu hiç sanmıyorum.

Aksine fazlasıyla memnun olduğu kanaatindeyim.

Tıpkı İsrail gibi...

Neticede nihai hedeflerine ulaşmak için saldırılara devam etmek istiyorlardı.

Trump'ın zoruyla durmuşlardı, şimdi onun yol vermesiyle devam etmek için ellerini ovuşturuyorlar.

Dünya tüm bu yaşananları görüyor.

ABD'nin geçmişte de şimdi de bu insanlık suçuna nasıl ortak olduğunun farkında.

Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'dan Latin Amerika'ya kadar dört bir yanda aylardır düzenlenen protestolar boşuna değil.

Bu siyasi zorbalık, bir yandan da turnusol kâğıdı oldu.

Hakkın ve adaletin yanında duranlarla, katliama destek olup kendi ajandaları peşinde koşanları ayırt etti.

Türkiye'nin onurlu duruşu ise herkesçe malum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halen süren Güney Asya turunda bizzat liderler bu onurlu duruşa vurgu yapıyor.

Trump'ın siyasi zorbalığıysa Gazze ile sınırlı değil.

Panama'dan Danimarka'ya, Kanada'dan Ukrayna'ya, Avrupa Birliği'nden Güney Afrika'ya kadar dört bir yanda bunu yapıyor.

Bu hamleleri hedef aldıkları için ne kadar zorlayıcı olsa da, başka etkiler de doğuruyor.

Zaten bir süredir yükselen çok kutupluluğun, zorlayıcı politikaların ters tepmesiyle daha da güçlenmesi ihtimali var.

Gerçekleri görenlerse tam da bu böyle bir devirde Türkiye gibi kilit ülkelerin ne kadar kıymetli olduğunun daha da farkına varıyor.

14-16 Şubat'ta Almanya'da geleneksel ve çok önemli bir toplantı var.

Münih Güvenlik Konferansı yapılacak.

Oldukça köklü bir organizasyon.

Ve her yıl bu konferans nedeniyle özel bir rapor yayınlanır.

O rapor bu yıl neyi gösterdi biliyor musunuz?

Trump'ın göreve gelmesiyle ve zorlayıcı politikalarıyla hızlanan bir ivmeye işaret etti.

Türkiye'ye bakışın olumlu şekilde değiştiğini gösterdi.

Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Brezilya, Japonya, Kanada, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'da anketler yapıldı.

Türkiye'yi müttefik olarak görenlerin oranı, Fransa haricinde tehdit olarak görenlerden fazla çıktı.

Üstelik oranlar ciddi şekilde yükseliyor.

Fransa'da ise sadece 2 puanlık bir fark var.

Anketler bir başka önemli detayı da veriyor.

Aradan geçen bir yılda, müttefiklik imajı en fazla darbe alan iki ülke kim biliyor musunuz?

ABD ve İsrail...

Anlamak isteyene çok şey anlatıyor.


Yazarın diğer yazıları