Dijital bebeler
Sağlık Bakanlığı'nın teknoloji bağımlılığı hakkında yaptığı yazılı açıklamada, her yıl 3-9 Eylül'ün "Halk Sağlığı Haftası" olarak belirlendiği, hafta boyunca halk sağlığı konularında toplumu bilgilendirmeye ve farkındalığını artırmaya yönelik çalışmalar yapıldığı hatırlatıldı. Halk Sağlığı Haftası'nın bu yılki ana teması "Sağlığını Erteleme, Harekete Geç" olarak belirlenmiş olup, dördüncü gününe tekabül eden 6 Eylül'ün konusunun ise "Ekranı Değil, Hayatı Yaşa" olduğu ifade edilmiştir.
Her yerde çocuklara dikkat diye uzmanlar uyarıyor. Peki, ne kadar mümkün ve mümkün olması için neler yapılmalı? Biraz araştırdım, sonra kendi tecrübelerime baktım, etrafımdaki insanları şöyle bir taradım falan filan. Sonuç ne mi? Üzgünüm, bu pek mümkün gibi durmuyor. Ama inanırsak başarırız umudunu da asla yok sayamam. Çünkü gerçekten inanırsak başarabiliriz.
Sanki doğduklarında kodlanmış ve teknolojinin kitabını yazmışlar gibi geliyorlar dünyaya. Bir de hızlılar, sormayın gitsin. Siz daha tuşları anlamıyorken bu bebelerin telefonları bu denli hızlı ve ezbere kontrol etmelerine şaşırıp kalıyorsunuz. Her açıdan sıkıntılı bir durum; beden sağlığı, psikoloji vs. Teknolojinin içine doğan bu bebekleri nasıl koruyacağız?
Beyin gelişiminin en önemli dönemleri olan 0-6 yaş grubu için birçok önemli konu var. Konuşma, sosyal beceri, sağlıklı iletişim ve bağlanma gibi. Özellikle 3 yaşa kadar çocuk, anne ve babası ile sosyal etkileşim içerisinde olarak gelişim gösteriyor. Gelişimsel gerilik yaşanmaması açısından bu konu çok önemli.
Bizler annelerimizin ninnileri, masalları ve okudukları kitaplarla büyüdük. O gün yapılan her şeyin bugünden baktığımızda ne kadar doğru olduğunu ben değil, uzmanlar söylüyor. İletişimde olmak, sevgi ve bağımlılığı güçlendiriyor ve böylece çocuktaki gelişim normal bir şekilde ilerliyor. Motor becerisi, iletişimi gibi tüm gelişim evreleri tamamlanıyor.
Yaşanmış bir olayı sizlere anlatmak istiyorum. Tanımıyorum, ama bundan birkaç yıl önce bir arkadaşımdan duymuştum. Bir çocuk 8 yaşına kadar konuşmuyor; aile çaresiz, tabii ki çeşitli yollara başvuruyor ve çıkan sonuç inanılır gibi değil. İstediği tablet alınmadığı için ailesini konuşmayarak cezalandıran bir çocuk düşünün. Bu olay beni çok etkilemişti. Bunun gibi birçok olay var. Çocukla sürekli iletişimde olmak gerekiyor. Ayrıca yapılan hatalardan biri de çocukların gelişiminde çocukla kısa yoldan iletişim kurmaktır. Nedir bu kısa yoldan iletişim? Genelde bu, anneanne, babaanneler ve dedelerde çocuğu pamuklara saran sevgi pıtırcıklarıyla oluyor. Daha çocuk "leb" demeden leblebiyi vermek. İstediğini ifade etmeye ihtiyaç duymadan çocuğa istediklerini vermek onun gelişimine zarar veriyor.
Bilirkişi olarak söylemiyorum, zamanla tecrübe edinerek, okuyarak bilgiye dayalı söylüyorum. Elinde tablet su dediğinde çocuğa suyunun gelmesi gibi, hayatımızda önemsiz gibi görünse de fazlasıyla önemli bir konuyu dikkate almalıyız diyorum.
Çok yoruluyoruz, haklısınız. Anne babalar bazen tahammül seviyemizde kalmıyor, biliyorum. On dakika nefes alalım, arkadaşımla rahat çay içelim diye çocuğumuzun gelişimini görmezden gelmeyelim. Zor, evet ama onu oyalayacak başka materyaller bulabiliriz. Ve sabretmeyi de öğrenmeliyiz. Yapacak bir şey yok. Çok fazla oyuncak da hayal dünyalarını olumsuz etkiliyor. Elis(kızım)daha bir yaşındaydı kaşıkları bebek yapardık. Hayal ederdi. Ya da bir çorabı hepiniz yapmışsınızdır, eminim. Top yapar, oynardık. Bunun gibi küçük ama etkili birkaç şey. Önce kendimiz bilinçleneceğiz, sonra da çocuklarımızı eğiteceğiz. Telefon elimizde, bebek kucağımızda saatlerce bakarken, bebeğin nelere maruz kaldığını düşünüp ona göre hareket etmeliyiz. Sonra istesek de istemesek de teknoloji ile iç içe büyüyecekler. Ama kuralları biz koyacağız; bağımlılıklardan uzak bir çocuk istiyorsak bunu yapmak zorundayız.