Narin'im
Sevginin, umudun, gülümsemenin adıydı Narin. Okşanacaktı saçları, soru soracaktı sevdikleri ona, "Büyüdüğünde ne olacaksın?" Cevapları olacaktı, belki de vardı. Başarıları olacaktı. Sırtındaki tek yükü okul kitapları olacaktı. Oyun oynamaktan yorulacaktı. Beyazdan temiz hataları olacaktı; kızacak, öfkelenecek, gülümseyecekti. Kendisine pembe peluş defterler alıp, okulda neler yaşadığını yazacaktı. Eve gidip dersini yapacak, televizyon izleyecek, sevdiği kitabı okuyacak, dinlemekten keyif aldığı şarkıyı söyleyecekti. Halay çekecek, arkadaşlarıyla ağız dolusu kahkaha atarak eğlenecekti. Saçlarını çok sevdiği için ayna karşısında tarayacaktı. Okuyup belki öğretmen, belki doktor olacaktı. Ayağındaki terliğiyle ip atlayacaktı. Sadece çocukluğunu yaşayacaktı.
Çocuktu Narin... sadece çocuk. Dünyadaki tüm çocuklar gibi. Umudun adıdır çocuk. Hem güzelliklere açılan kapı hem de kapının açıldığı yerdir çocuk. Neler yaşıyoruz biz, Allah'ım. İnsanlık bu denli kötü olamaz. Hele en yakının, kanın, canın dediğin. Umudunu kaybediyor insan, yere batsın dünya diyorsun, sonra ne suçu var ki dünyanın diyorsun. Binlerce ses, binlerce öfke. Gözümüzün önünde şehit ediliyor kundaktaki bebeler. Solduruluyor henüz açmış çiçekler... Güzel kızım Narin, güzel çocuklarım, Filistin'im. Biliyorum, affetmeyeceksiniz bizi. Biliyorum, hakkımız yok af dilemeye; sadece okula gidip büyüyüp mutlu olup gidecektik şu dünyadan. Sahip çıkamadınız dediğinizi duyuyorum... Sahip çıkamadığımız her birinizin hesabını Allah soracak bizlere, biliyorum.
Sınav ağır ey insan... Hesap günü yakın... Defterlerimizin sayfaları kalın... Gözünle gördün, kulağınla duydun... Hiçlikler içinde kaldın... Ve sen, insan oğlu, insan doğdun, insan kalamadın...
Huzurla uyu, Melek Narin..