İlişkilere Z kuşağı bakışı
Kim bu "Z" kuşağı?
1990'ların ortası ile 2000'lerin başı arasında doğanları temsil eden, internet ve sosyal medya çağında doğan nesle Z kuşağı nesli diyoruz. Bu durum onların romantik ve sosyal ilişkilerini büyük ölçüde etkilemektedir. Geçmişte görücü usulü evlilikler yaygınken şu anda flörtleşme çeşitli dating uygulamaları ile gerçekleşmeye başlayan ilişkileri, ilişki kültürünün ve ilişkileri çevreleyen beklentilerin modern çağda yaşadığı değişimi de göstermektedir. Z Kuşağı ilişkilere daha liberal yaklaşırken, geleneksel beklentilere bağlı kalmamaktadır.
Günlük ortalama olarak internette 7 saatten fazla vakit geçirdikleri düşünülen Z kuşağı için, sanal dünya bir yaşam alanı haline geldi. Bu jenerasyonun bilgiye ulaşmak, sosyal ilişkiler kurmak ve eğlenceli vakit geçirmek için interneti kullandığı biliyoruz. Bizler ise bu durumdan oldukça rahatsız ve endişeliyiz. Bizler Z neslinin internetin yararından çok zararına maruz kaldığını ve psikolojik olarak İnternete bağımlı bir nesil haline geldiğini düşünüyoruz. Elbette ki zamana ayak uydurmamız gerçeğini bunların hiçbiri değiştiremez.
Yeni nesil ilişkiler konusunda etrafımda olana bitene isteyerek ya da istemeyerek tanık oldum, oluyorum da. Bazen ''ben bunu nasıl düşünemedim, helal olsun, ben asla böyle davranamazdım.'' dediğim konularda kendimle çelişsem de, yine de baya umutsuzdum bu neslin ilişkilerinden. Evlenmek istemeyen, evliliği yapay bulan bir nesil var karşımızda. Giderek azalan evlilikler, ya da çocuk yapmama konusu aslında ülkelerin de ciddi sorunlarından bir tanesi.
Zihinsel gelişimleri oldukça hızlı olan bu nesil, tüm dünyada olup biten her şeye bir tık uzaklıkta ulaşabiliyor olmanın rahatlığı ile bağımsız bir hayat yaşıyor. Beklentileri doğrultusunda bilginin ve mobilitenin sınırlarının olmadığı bir hayatı tanıyan bu kuşak tüm dünyayı akıllı cihazlarının ardından izleyebiliyor. Bu durumda sosyal ilişkiler konusunda oldukça farklı bir pencere açıyor onlara. Arkadaşlık kurma yolu sosyal medya olan bu kuşak, ekleme, beğeni yapma, izlenme oranları derken sanal bir iletişim yöntemi tercih ediliyor.
Saatlerce konuşabiliriz Z kuşağı nesli ve öncesini. Daha iyi diyebileceğimiz ya da keşke böyle olmasa dediğimiz birçok konu var. Bu arada Z kuşağı neslini yetiştiren bizlere de çok önemli bir görev düşüyor. Çocuk yetiştirirken zamana ayak uydurmak zorunda olan ailelerin durumu hem zor hem karmaşık. Sıkışıp kalan neslin yani bizlerin üzerine daha çok düşünülmeli. Şaşırdık kaldık. Hangisi daha iyi olur diye düşünürken asla orta yolu bulamıyoruz. Yeni neslin ilişkilere bakış açısından umudumu kesmiştim ki henüz sekiz yaşındaki yeğenim Yusuf'un sohbet arasında elinde telefon, oyun oynarken ''ben karımı asla aldatmam olmuyorsa anlatırım ayrılırız ben asla böyle biri değilim, öyle şey mi olur?'' dediğinde ne yalan söyleyeyim duyduklarıma çok şaşırdım. Bana umut aşılayan sekiz yaşında bir erkek çocuğuydu. Belki anne babasından duydu belki de tamamen çevresel etkilerden bilemiyorum ama bunu elinde telefon tam bir Z kuşağı profili ile yaptı. Gerçi o yaşı itibariyle alfa kuşağı sayılıyor ama olsun, yeni neslin hepsi için bu söylediklerim geçerli.
Yeni Dünya düzeni, yeni nesiller, hayat bir şekilde akıp gidiyor. Ayak uydurabildiklerimiz, bocaladıklarımız, hatta hiç anlamadıklarımızla bir şekilde yaşıyoruz. Sevgi her şeyi olmasa da çoğu şeyi çözer tartışmaya açık bir konu ama bence ilişkilerde öz saygı çok ama çok önemli. Bugün bana ders niteliğindeki cümlesi ile aslında Yusuf kendi öz saygısını dile getirmişti. Kendisine yakıştıramadığı bir konuyu kendi üslubu ile ifade etmişti. İster Z kuşağı ister alfa kuşağı ne olursa olsun, bizler mayası sağlam milletiz. Hani bir söz vardır, büyüdükçe anneme benziyorum. İşte bu kuşaklarda büyüdükçe eminim ki A'dan Z'ye kadar olan tüm kuşakların bir bütünü olacaktır. Umut hep var, hem kendimizden hem de yeni neslin kuşaklarından.