Güzellik algısı
''BİRAZ DUDAKLARIMI BÜYÜTMELİYİM, YANAKLARIMA BİRAZ DOLGU, BELKİ BİRAZ GENÇLİK AŞISI, GÖBEK YAĞLARINI DA ERİTTİK Mİ OHH İŞTE ŞİMDİ OLDU!''
Hayat boyunca var olduğu her alanda, diğer insanların kendi hakkında ne düşündüğünü, nasıl bir izlenim bıraktığını merak eden insan için, çekici görünmek, iz bırakmak en büyük beklentidir. Erkek ya da kadın ve bence yaş sınırı da olmaksızın, insanların hakkımızda ne düşündüğünü hep merak etmekteyiz. Tarihin her döneminde güzellik algısı çaba gösterilen bir özelliktir. Fakat bugün hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Dış görünüme verilen önem ile insanlar daha fazla çekici ve tercih edilme arzusu içinde boğuşup duruyor. Estetik ve güzellik kelimelerinin kökeninde "aisthesis", yani duyulur algı tanımı vardır. Bu tanıma göre güzellik, duyumsanır bir nesneye ve ona yönelen bir etkinliğine işaret etmektedir.
Geçen haftalarda İstanbul'a dönüş yolunda uçakta inanılmaz tatlı bir hostes ile yan yana denk geldik ve biraz sohbet ettik. Kısa süre olmasına rağmen samimiyetle geçen konuşmanın sonunda ''yalvarırım burnunu yaptırma'' diye onu ikna etmeye çalışıyordum. Çünkü burnu gerçekten çok güzeldi! Ama o, kendisini bunun tam tersine inandırmış ve yaptırmak konusun da oldukça da ikna olmuş gibiydi. O günden beri ara ara aklıma geldiğinde ''tüh ya keşke numarasını alsaydım'' diyorum. Konuşmada kullandığı bir cümle beni baya baya düşündürdü durdu çünkü...
'' Bu işe başladığımdan beri güzellik algım değişti! '' Evet tam olarak bu cümleyi düşünüyorum günlerdir. Böyle açıklamıştı estetik yaptırmak isteme sebebini. Modern çağın getirdiği bir algı ile aynaya baktığında kendisini ona dayatılanlarla değerlendirmeye başlamış ve sağlık açısından da görsellik açısında da gerçekten güzel olan bir burnu yaptırmak istiyordu maalesef. Umarım biraz olsun onu vazgeçme konusunda etkilemişimdir.
Çocukluğumdan beri asla kabul etmediğim ''güzellik yarışmaları'' için söyleyeceğim tek şey saçmalıktan öte bir şey olmadığı. Genç kızları, sadece birkaç kişinin oyları ile güzel seçilme ve onaylanma arzusuna iten bir sistemin bugün hala etkisini yaşıyoruz. Sosyal medya, bu konuda maalesef ki çok fazla etkili. Daha güzel olma, kendini beğenmeme, onaylanmış bir beğeni ile hayatın içinde kıvranıp duruyoruz. O kadar saçma bir hal aldı ki kimse olduğu yaşı dahi kabul etmiyor. Tamam! Bakımlı olmak iyi, hoş görünmek güzel. Peki ya sonra? Takıntı derecesinde ki psikolojik durumu nasıl çözeceğiz?
Kusursuz güzellik!
Son yıllarda kusursuz bir güzellik arayışımız karşısında hepimizin güzellik algısı derinden sarsıldı. Bu kadar güzel, "kusursuz" olma isteği içinde olmanın bizi nereye götüreceğini de açıkçası merak ediyorum. Hatta güzel olmak ile genç olmak eşdeğer görülür oldu. Estetik olarak mükemmel iyinin düşmanıdır veya güzel en güzelden daha güzeldir. En güzeli veya mükemmeli elde etmek için yapılan her işlem sonucu kötü yönüne kaydırabilir. Uzmanlar "Overdose" yanı aşırı düzeltme isteğinin ölümcül olabileceğini, düzeltilemeyecek sonuçlara neden olabileceğini söylüyorlar. Cilt kusurlarını kabullenme ve sağlıklı bir özsaygı geliştirme herkes için çok çok önemlidir. Estetik kaygılar, depresyon, anksiyete, beslenme bozuklukları, estetik operasyonlara bağımlılık gibi birçok olumsuz duruma sebep olabilir. Toplumsal baskılar da insanları fazlası ile estetik kaygıya sürüklüyor.
Gençler, kusur olarak düşündükleri görünümlerinin düzeltilmesi halinde, özgüvenlerinin de sağlanmış olduğunu söylüyor. Güzellik algısının çok yakın bir geçmişle ilgisi olduğunu düşünmüyorum. ''Mükemmel'' görünüme sahip olma algısının daha çocukken sevdiğimiz oyuncak bebekler ile zihnimize yerleştirildiğine inananlardanım. Eskiden kusursuz beden ölçülerine sahip olmak için sadece aç kalarak yapılan diyetler olurdu, şimdi insanlar korkusuzca bıçak altına yatıyor. Bununla nasıl baş edeceğiz? Şimdilik pek bilmiyorum. Mümkün mü? Ondan da emin değilim. Tek bildiğim ve emin olduğum bir şey var ki o da üzerimizdeki bu baskı ile mutlu olmak çok zor. Bizler çok kıymetliyiz, bizler çok değerliyiz, her bir beden kendince harika ve mükemmel. İçinde bulunduğumuz bu karmaşadan bir an önce kendimizi severek, kabul ederek, dilerim çabucak çıkabiliriz. Ve gelecek nesillere var olan güzellikleri ile mutlu olabilme mirasını bırakabiliriz.