ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Suyun öte yanındaki fırsatçılar

Suriye'de Türkiye'ye karşı istediğini alamayan, ABD'den bile yüz bulamayan İsrail arka kapıdan başka hamleler yapıyor olabilir mi?

Son günlerde pek çok kişi gibi ben de bu soruyu soruyorum.

Son birkaç haftada KKTC'de okullarda başörtüsü üzerinden yaşanan yersiz tartışmalar, Rum tarafında Türkiye'ye karşı yeni bir terör örgütünün kurulduğu yönündeki haberler bunu en çok düşündürenlerden.

İsrail'in Kıbrıs'a alakası, adada ve hatta KKTC içinde huzursuzluk çıkarmayı Türkiye'ye karşı koz olarak kullanma planları olması şaşırtıcı değil.

Türkiye karşıtlığı deyince İsrail'le iş tutmaya pek hevesli olan Yunanistan da suyun diğer yanında eş zamanlı yeni bir gerginlik hamlesine girişti.

Fırsattan istifade adeta selden kütük kapmaya çalıştıkları anlaşılıyor ki bunun da arka planında bir şekilde İsrail etkisinin olması muhtemel.

Kitabın ortasından konuşalım.

Yunanistan hala Sevilla kafasında.

Bilmeyenler için kısaca hatırlatalım.

2000'li yılların başında, İspanya'daki Sevilla Üniversitesi'nden akademisyenler AB'nin talebi üzerine bir harita hazırladı.

O harita Doğu Akdeniz'de Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmazlığını çözmeyi amaçlıyordu.

Harita Yunanistan'ı bir adalar ülkesiymiş gibi kabul ediyor.

Sevilla Haritası ise Yunan kıta sahanlığını, Türkiye'ye ne kadar yakın olursa olsun Yunan adalarını temel alarak hesaplıyor.

Bu da hemen her yerde Yunan kıta sahanlığını Türkiye sahillerine dayıyor.

Haliyle Türkiye tarafından kabulü mümkün değil.

Çünkü Ege Denizi'ndeki o adaların her birinin kendi başına değerlendirilerek, kendilerine ait çok daha küçük kıta sahanlıkları olmalı.

Oysa Yunanistan adalar ülkesi değil.

Ana karası olan, ayrıca adalara sahip olan bir ülke.

Üstelik o adalar Türkiye'ye iki kilometreye kadar yaklaşıyor.

Bu, SAT komandolarımız için yüzme mesafesi demek.

Şimdi gelelim Atina'nın son hamlesine.

Hazır İsrail arka kapıdan Türkiye'ye darbe vurmanın yollarını kollarken, onlar da fırsatı kaçırmadı.

Pozitif gündemle diyalog ortamı oluşmuşken, Türkiye'nin damarına basmayı tercih ettiler.

AB'ye sunulmak üzere, kendi maksimalist emellerini içeren "Deniz Mekânsal Planlama Sahaları" adı altında yeni bir harita hazırladılar.

O harita da tıpkı Sevilla Haritası gibi Ege ve Akdeniz'in büyük kısmını Yunanistan'a ait sayıyor.

Zaten o haritayla neredeyse aynı.

Ama Avrupa Birliği 2020'de Sevilla Haritası'nın resmi geçerliliği olmadığını açıklamıştı.

Hatta Yunanlar daha da ileri gitmiş.

Haritada Ege'deki Yunan karasuları 6 mil olarak gösterilmekle birlikte, 12 mile kadar genişletme hakkının saklı tutulduğu uygun zamanda bu adımın atılacağını belirtiliyor.

Atina sanıyor ki Türkiye bunu görmezden gelecek, ses çıkarmayacak.

Aslında sanmıyorlar da şanslarını deniyorlar desek daha doğru.

Sanki Türkiye'nin tepkisiyle deniz altından kablo döşeme projesini bir buçuk ayda iki kez ertelemek zorunda kalan onlar değildi.

Elbette Ankara'nın buna da tepkisi sert oldu.

O iş öyle kolay değil.

12 mil Türkiye tarafından resmen savaş sebebi sayılıyor.

Yunanistan'ın buna cesaret etmesini beklemiyoruz tabii ki.

Zaten Atina'nın asıl amacı da bu haritayla Ege'deki maksimalist emellerin, AB tarafından tescillenen ilk resmi belge olarak kayda geçmesi.

Yani gelecekte bulmayı umdukları bir fırsat anında karasularını 12 mile çıkarmanın şimdiden bir hukuki gerekçesi olsun istiyorlar.

"Fırsat bu fırsat" diyorlar ama Ege'nin bu tarafında iyi komşuluk ilişkilerine sahip bir Türkiye yerine, gerilim istiyorlarsa en çok kendileri kaybeder.

Yakın geçmiş bunu defalarca gösterdi.

Türkiye'nin Mavi Vatan doktrini boşuna değil.

Atina'nın bu son provokasyonuna Türkiye'den sadece Dışişleri Bakanlığı değil, Milli Savunma Bakanlığı'ndan da cevap gelmesinin ne demek olduğunu umarım anlamışlardır.


Yazarın diğer yazıları