ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Artık gerçeği kabullenme vakti


Yine sokaklara döküldüler.

Nefret kurstular, Türkiye ve Azerbaycan bayrakları yaktılar.

Radikal Ermeniler 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece bir kez daha başkent Erivan'da yürüyüş yaptı.

Ermenistan'ın bölgeyle bütünleşmesinin, refaha doğru ilerlemesinin önünde engel olduklarını gösterdiler.

1915 olaylarının yıldönümünde yine bildik manzaralar var.

Ama bu sefer diğerlerinden biraz farklıydı.

Ne oldu biliyor musunuz?

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Erivan'daki yürüyüşte Türkiye ve Azerbaycan bayraklarının yakılmasına tepki gösterdi.

Eylemi kınadı.

Yapılanın kabul edilemez olduğunu belirtti.

Ermenistan büyük bir yol ayrımında.

Özellikle Azerbaycan'ın Karabağ'ı yeniden vatan topraklarına katması sonrasında, Erivan için de aslında büyük bir şans doğdu.

Bu şansın en büyük göstergesiyse, o savaşı kaybetmesine ve sert protestolara rağmen, Nikol Paşinyan'ın yeniden başbakan seçilmesiydi.

Yani Ermenistan'da artık ülkenin düşmanca politikalara son verip geleceğe bakmasını isteyen önemli bir kesim var.

Paşinyan'a göre ikinci Karabağ savaşından sonra aslında Ermenistan bir ayak bağından kurtuldu.

Ve bu sayede artık geleceğe bakabilecek.

Başbakan, ülkesinin uzun yıllardır sürdürdüğü politikalardan vazgeçmesi gerektiği görüşünde.

Örneğin barış görüşmeleri sırasında Karabağ dışında bulunan, tartışmalı sınır bölgelerindeki bazı köyleri Azerbaycan'a iade etti.

Dahası, Ermenistan devlet armasında Ağrı Dağı'nın yer almasını eleştirdi.

Hatta sözde soykırım iddiasının da ülkesinin Türkiye'ye karşı ana politikası olmasını istemiyor.

O da bu meseleyi tarihçilere bırakmak gerektiği görüşünde.

Paşinyan'ın hedefi ülkesini Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere bölge ve dünya ile daha fazla bütünleştirmek.

Böylece kalkınmasını sağlayıp refahı artırmak.

Geride kalmışlığa son vermek için adımlar atmak.

Bunun için de öncelikle Azerbaycan'la kalıcı barış anlaşması imzalamaları gerektiğinin farkında.

Bu yöndeki son mesajı, Antalya Diplomasi Forumu'nda Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan vermişti.

"Geçmişi eşelemenin herkes için faydalı olacak yapıcı çözümlere ulaşmakta yararlı olacağını düşünmüyorum." demişti.

Bu yıl 24 Nisan'da, Ermenistan'da geçmişe göre biraz daha farklı bir hava var.

Başbakan Paşinyan, bu meselenin daha çok Sovyetler'in telkiniyle gündeme geldiği görüşünde.

"1939'da kimsenin gündeminde olmayan bir mesele, nasıl oldu da 1950'lerden itibaren dünya sahnesine taşındı?" diyor.

"Resmi tutumumuz, 1915 olaylarının uluslararası alanda tanınmasının güncel dış politika önceliklerimiz arasında olmadığı yönündedir." ifadesini kullanıyor.

Sözde soykırımı anma törenleri de bu mesajların gölgesinde geçti.

Muhalefet, hükümeti bu yılki törenleri düşük seviyede gerçekleştirip önemsizleştirmeye çalışmakla suçluyor.

Öyle ki bir gün öncesinde bile Paşinyan'ın anma törenlere katılıp katılmayacağı belli değildi.

Çarşamba gecesi Erivan'da sokağa dökülenler de aynı bakış açısıyla nefretten beslenenlerden oluşuyor.

Paşinyan ise ülkenin geleceğini kurtarmak için cesur adımlar atmaya devam etmekte kararlı.

Ama bunu başkalarının da anlaması gerekli.

Ermenistan'ın geleceğinin önündeki en büyük engel, ordu ve siyasette hala güçlü olan Karabağ gruplaşması.

Bir de diaspora var.

İkisi de kendilerini "vatansever" olarak pazarlasalar da ülkelerine en büyük kötülüğü yapıyorlar.

Çünkü nefret ve çözümsüzlükten besleniyorlar.

ABD Başkanı Donald Trump bile 24 Nisan'ın yıldönümünde Biden'ın söylemini değiştirdi.

Onun gibi "soykırım" kelimesini kullanmak yerine "büyük felaket" dedi.

Ancak Ermeni diasporasının en güçlü olduğu ülke olan Fransa'dan henüz bu tutumu göremiyoruz.

Cumhurbaşkanı Macron, "soykırım" kelimesini kullanmayı sürdürüyor.

Ermenistan ve Azerbaycan barış anlaşmasına hiç bu kadar yaklaşmamışken, askeri olarak da Erivan'ı destekleyip cesaretlendirmeye uğraşıyor.

Ama bölgede yeni bir gerçeklik var.

Paşinyan bu gerçekliğin fazlasıyla farkında.

Nefretten beslenenler de bir gün farkına varırsa, yepyeni bir huzur ve iş birliği iklimi doğabilir.

Bundan en çok da Ermenistan faydalanır.


Yazarın diğer yazıları