Milli bayram kutlamaları, bizde ki gibi, dünya genelinde de benzer şekilde, toplumsal kimliği pekiştiren, aidiyet duygusunu güçlendiren, ulusal tarih ve değerleri yeni nesillere aktaran önemli günler olarak görülüyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nin Bağımsızlık Günü ya da Fransa'nın Bastille Günü gibi milli bayramları, kendi toplumsal birlikteliklerini ve milli bilinçlerini pekiştiren önemli bayramlar olarak kabul ediliyor.

Uzmanlar da, milli bayram kutlamalarının gençler ve çocuklar üzerinde pozitif etkiler yarattığını, bu günlerin kutlanmasıyla birlikte tarih bilincinin geliştiğini ve toplumsal dayanışmanın arttığını belirtiyorlar. Yani toplumsal bütünlüğü ve milli kimliği koruma noktasında milli bayram kutlamaları kritik rol oynuyor. Milli bayramların, eğitim sisteminde önemine özellikle dikkat çeken uzmanlar, okullarda milli bayram kutlanmasının öğrencilerin tarihsel bilgi ve bilinç düzeylerini artırdığını, milli değerleri tanımalarına imkan sağladığını ifade ediyorlar. Diğer yandan, ülkemizde de milli bayramlar, özellikle Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi özel günler, toplumsal hafızanın canlı tutulmasında ve genç nesillere bu hafızanın aktarılmasında önemli bir araç olarak kabul ediliyor. Bu tür kutlamaların, çocukların ve gençlerin milli kimliklerini anlamalarına ve bu kimliği sahiplenmelerine yardımcı olduğu da açıktır.

Öte yandan, Türkiye'de son yıllarda, milli bayram kutlamaları sürecinde, kimi siyasi ve toplumsal dinamikler bu kutlamaların tonunu ve biçimini etkilemeye çalışıyor. Kimileri, kutlamalar daha resmi ve devlet merkezli etkinliklerle sınırlı kalıyor, halkın katılımı ve coşkusu azalıyor diye eleştiriler de bulunurken, (oysa, sosyal medyanın da etkisiyle bireysel kutlamalar ve sanatsal etkinlikler büyük artış gösteriyor) bazıları da, bayram kutlamaları gösterişliydi- değildi yorumları ile toplumun dibine kirbit suyu döküyor. Evet, büyük şehirlerdeki kutlamalarla kırsal bölgeler arasında farklar olabiliyor, dahası geçmişte geniş katılımlı ve çok coşkulu olan sokak törenleri, günümüzde çok daha sade hale gelmiş durumda. Ama, dünya genelinde de milli bayram kutlamalarının tarzında ve yaygınlığında bazı değişiklikler yaşanıyor. Küreselleşme, dijitalleşme ve toplumların giderek daha bireysel hale gelmesi bu değişikliklerde etkili olmuş durumda. Özellikle pandemi sonrası, birçok ülke milli bayram kutlamalarını dijital platformlara taşıdı. Bu durum, toplu katılımın azalmasına neden olurken, daha bireysel ve dijital kutlamaların ön plana çıkmasına yol açtı. Örneğin, Avrupa'daki bazı ülkelerde ekonomik zorluklar nedeni ile resmi törenler sadeleştirildi, kutlamalar daha minimal düzeyde gerçekleşti. Uzmanlar, milli bayram kutlamalarındaki bu değişikliklerin toplumsal dinamiklerin değişimiyle yakından ilgili olduğunu vurguluyorlar. Ayrıca, dijitalleşme ve sosyal medyanın etkisiyle kutlamaların biçim değiştirdiği, ancak bu durumun ulusal kimlik ve tarih bilinci üzerindeki etkilerinin hala belirsiz olduğu da belirtiliyor. Yani, dünya da olduğu gibi Türkiye'de de toplumsal kutlama kültüründe bir değişim var.

Sonuç olarak, milli bayramların gençler ve çocuklar üzerindeki etkisi, tarih bilinci ve toplumsal aidiyet duygusu gibi unsurlar açısından son derece önemlidir. Hem Türkiye'de hem de dünya genelinde bu kutlamalar, ulusal kimliği koruma ve geleceğe taşıma noktasında kilit bir rol oynar. Bu yüzden, bu kutlamalar sırasında kullandığımız dile çok dikkat etmemiz gerekir. Bu vesile ile, bağımsızlığımızı ve bir devlet olmamızı sağlayan 30 Ağustos Zafer'ini bize armağan eden ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'e, silah arkadaşlarına, Kahraman Ordumuza, şükranlarımı sunuyorum. Yüce milletinin bu büyük bayramı kutlu olsun. Mithat Cemal Kuntay'ın da söylediği gibi; ''Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır! Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır''