ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Yeni Güç Mimarisinde Türkiye

Uzmanlar Türkiye'yi, yeni güç mimarisinde,Transatlantik belirsizlik, Rus Revizyonizmi ve stratejik açmazlar arasında yükselen aktör olarak tanımlıyor.

Trump'ın Atlantik ötesinden gelen özellikle, NATO'ya yönelik son açıklamaları ve Avrupa'nın savunmasında "her zaman yanınızda olamayabiliriz'' yönündeki sözleri, bir siyasi retoriğin ötesinde değerlendirmek şart. Çünkü Trump'ın sözleri, Rusya'nın revizyonist politikaları ile birleştiğinde, özellikle Avrupa doğu kanadında güvenlik endişelerini tırmandırdı. Dahası soğuk savaş sonrası inşa edilen Batı güvenlik mimarisinde de yapısal bir sarsıntı yarattı. Ama öte yandan, Türkiye açısından, sarsıntının neden olduğu jeopolitik sonuçlar, fırsatlar ve tehditler getirdi. Şöyle ki:

Trump'ın Avrupa'ya güvenlik garantisi vermekteki isteksizliği, NATO'nun Doğu Avrupa'daki caydırıcılık kapasitesini sorgulattı, bu da Türkiye'yi daha merkezi bir pozisyona taşıdı. Mesela Türkiye, geçmişte olduğu gibi, Balkanlar'dan Kafkasya'ya uzanan kırılgan hatta, Orta Doğu'daki istikrarsızlık ekseni ve asıl Karadeniz güvenliği üzerinde, Batı'nın köşe taşı, temel direği olma özelliğini ve bu özelliğin sağladığı avantaları yeniden kazandı. Ancak bu durum, aynı zamanda da Türkiye'ye yönelik asimetrik riskleri artırıyor. Şöyle ki, NATO'nun caydırıcılığındaki zayıflama ve ABD- AB arasındaki stratejik boşluk, Ankara'nın denge politikalarını oldukça zorlayabilir. Ankara için, Rusya ile diyalog kanallarını açık tutarak, Suriye, Libya ve Güney Kafkasya'daki rekabeti yönetirken, NATO şemsiyesi altındaki Batı ile güvenlik ilişkilerini dengelemek kolay olmayacaktır. Çünkü, her ne kadar "denge siyaseti" diplomaside, manevra alanı kazandırsa da stratejik tutarsızlık riskleri içerdiğini de unutmamak gerekir.

Son gelişmeler ışığında, Türkiye'nin önündeki fırsatları değerlendirirken, enerji jeopolitiğinde ki oldukça önemli konumunu da, not ederek devam edelim. Rusya'nın Avrupa enerji arzındaki baskın pozisyonunun, alternatif güzergâh arayışlarını hızlandırdığı malum. Bilindiği gibi, Türkiye, TANAP-TAP gibi projelerle Azerbaycan gazını, Avrupa'ya taşıyan stratejik geçit konumunda. Dahası Rus gazının, Avrupa'ya ulaşmasında, Türk-Akımı'nın kilit rolü var. İşte tüm bunlar, Türkiye'nin enerji arz güvenliği üzerinde de pazarlık gücünü de çeşitlendiriyor. Dolayısı ile Doğu Akdeniz'de artan rekabet, Türkiye'yi bir enerji terminaline dönüştürme potansiyelini barındırıyor.

Gelelim, küresel ticaret yolları açısından Türkiye'nin

önündeki fırsatlara. Çin'in meşhur Kuşak- Yol Girişimi bağlamında, Türkiye'nin sunduğu Orta Koridor, Avrupa-Çin ticaretinde zaman ve maliyet avantajı sağlayan bir rota olduğu gibi, bölgesel iş birliği ve ticari entegrasyon açısından da jeoekonomik bir fırsat. Zengezur Koridoru, Türkiye'nin konumunu Güney Kafkasya üzerinden Orta Asya'ya doğru güçlendirdiği gibi, Lojistik ve altyapı yatırımları (Marmaray, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu vs) Türkiye'yi Avrasya'nın tedarik zincirlerinde kilit konuma taşıyacaktır

Öte yandan, Türkiye'nin önündeki fırsatlar çok dikkatli stratejiler de gerektiriyor. Şöyle ki, Trump'ın yaklaşımı, NATO'nun geleceğini tartışmaya açarken, Türkiye'yi er- geç NATO içinde daha fazla sorumluluk üstlenmeye zorlayacaktır. Ayrıca Trump'ın bu yaklaşımı, NATO'dan ziyade, ikili güvenlik ilişkilerinin daha ön plana çıkmasını neden olacaktır. Türkiye'nin Rusya ile enerji ve savunma alanında yaptığı işbirliği ( S400'ler- Akkuyu vs) zaman zaman karar alma özerkliğini etkileyebilir. Rusya'nın Karadeniz'de artan militarizasyonunun, Montrö'nün hassas dengesini zora sokabileceğini de bir yere not edelim.

Peki, Türkiye ne yapmalı? Uzmanlar, Türkiye, "tek kutuplu ittifak mantığı" yerine, bölgesel ittifaklar, ikili güvenlik anlaşmaları ve ekonomik entegrasyonlarla kendi güvenlik mimarisini kurmalı diyor. Mesela bunun için Türk Devletleri Teşkilatı, bölgesel dayanışma zemini olabilir. Tabi askeri kapasite kadar, enerji hatlarının ve ticaret yollarının güvenliği de, diplomatik teamüllerle güvence altına alınmalı. Mesela Türkiye, Karadeniz ve Doğu Akdeniz'de deniz güvenliğini artıracak çok taraflı girişimlere öncülük edebilir. Siber güvenlik de önemli bir nokta olarak karşımızda duruyor. Bu durum mutlaka ulusal güvenlik stratejisine entegre edilmeli. AB ile enerji ve dijital dönüşüm odaklı yeni işbirlikleri ise, stratejik otonomiyi destekleyecektir.

Ayrıca, Türkiye Avrupa'nın yeni güvenlik mimarisinin şekillenmesinde de aktif rol oynayabilir. Mesela Avrupa Ordusu kurulumunda yapıcı aktörlük üstlenebilir. NATO içinde de, Karadeniz ve Orta Doğu stratejilerinin revizyonuna liderlik edebilir.

Toparlarsak,Trump'ın açıklamalarının belirsizlikleri arttırdığı bu dönem, Türkiye'ye fırsatlar sunuyor. Stratejik otonomi, dengeli dış politika ve bölgesel entegrasyon; Türkiye'nin 21. yüzyıl jeopolitiğinde yalnızca bir geçiş ülkesi değil, oyun kurucu bir merkez güç olmasının anahtarı olabilir. Bu süreçte, sadece askeri güce değil; diplomatik esneklik, ekonomik direnç ve stratejik öngörüye de ihtiyaç var. Tabi ki, fırsatlar kadar tehditleri de göz önüne alarak.


Yazarın diğer yazıları