ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Türkiye'de üslup sorunu

Türkiye'de son yıllarda, toplumun farklı kesimlerini derinden endişelendiren bir üslup sorunu yaşanıyor. Öyle ki sokakta, siyasette, medyada, iletişimde artan bu üslup sorunu ve şiddet içerikli söylemler, toplumsal huzuru, bir arada yaşama kültürünü olumsuz etkilediği gibi kutuplaşmayı da derinleştirdiği ortada. Bu durumu sosyolojik, psikolojik ve siyasi boyutları ile açıklamak, değerlendirmek mümkün.

Mesela, siyasette kullanılan dilin sertleşmesi, asıl önemlisi bu sertleşen dilin toplumda karşılık bulması çok tehlikeli bir durum. Şöyle de söyleyebilirim, siyasi liderlerin ve partilerin söylemlerinde kullandıkları şiddet içerikli ve kutuplaştırıcı dil, taraftarları arasında da aynı üslubun benimsenmesine yol açıyor, bu da seçim zamanları gibi kritik dönemlerde toplumsal gerginliği artırıp, demokratik anlayışa büyük zarar veriyor.

Uzmanlar da, siyasetteki bu üslup sorununu değerlendirirken, demokratik bir toplumda eleştirinin ve farklı görüşlerin ifade edilmesinin doğal olduğunu, ancak bunun şiddet diliyle yapılmasının toplumsal barışa zarar verdiğini belirtiyorlar. Bu konuda en büyük tehlike gençler üzerinde şekilleniyor. Gençler arasında artan şiddet, bu sıkıntılı dili satın aldıklarını gösteriyor.

Öte yandan, sokakta ve günlük hayatta da kullanılan dilin sertleştiği, şiddet içerikli söylemlerin yaygınlaştığı görülüyor. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle, klavye delikanlılığına soyunan bireyler arasındaki tartışmaların ve anlaşmazlıkların hızla şiddet içeren bir boyuta evrildiği görülüyor. Anonimlik ve yüz yüze olmayan iletişim, utanmayı ortadan kaldırdığı için bireylerin daha saldırgan bir üslup kullanmasına neden oluyor. Psikologlar ve sosyologlar, bu durumun bireylerin stres seviyelerini artırdığını, sosyal ilişkileri zedelediğini ve toplumda güvensizlik duygusunu pekiştirdiğini söylüyor. Dolayısı ile şiddet içerikli söylemlerin normalleşmesi, bu tür davranışların daha fazla kabul görmesine ve yaygınlaşmasına yol açıyor.

GENÇLİK - ÜSLUP VE ŞİDDET

Gençler arasında üslup sorunu ve şiddetin artışı, özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla daha da belirgin hale geldi. Dijital platformlarda gençler arasında yapılan iletişimde kullanılan dil, çoğu zaman kırıcı, saldırgan ve saygısızca oluyor. Ne yazık ki, artık bu durum, yüz yüze ilişkilerde de etkisini gösteriyor. Dolayısı ile gençler arasında tartışmaların fiziksel şiddete evrildiği olayların sayısı her geçen gün artıyor. Uzmanlar, gençler arasında artan şiddetin sebepleri arasında aile içi iletişimsizlik, sosyal medya ve dijital oyunlar gibi etkenleri işaret ediyor. Ayrıca, toplumda neredeyse normalleşen şiddet içerikli söylemlerin ve toplum önündeki kimi rol modellerin gençler üzerinde yarattığı olumsuz etkiler de ortada. Gençlerin bunları taklit etmesi ölümcül tehlikeler barındırıyor.

ÇÖZÜM NE OLABİLİR?

Hepimizin bildiği gibi aile eğitimi, gençler arasında şiddet ve üslup sorunlarının çözümünde kritik bir rol oynar. Uzmanlar, ailelerin çocuklarına erken yaşlardan itibaren doğru iletişim yöntemlerini öğretmesi gerektiğini vurguluyor. Aile içinde sağlıklı iletişim kurulamaması, çocukların dışarıda da benzer sorunları yaşamasına neden oluyor. Örneğin, bir çocuğun aile içinde şiddet veya saygısız bir üslupla muhatap olması, onun da bu tür davranışları normal olarak görmesine yol açıyor. Yani ne öğrettiyseniz onu normal görüyorlar. Ne ekiyorsanız, onu biçiyorsunuz. Şöyle ki:

Sevgili ebeveynler, mesela Türkiye'de son yıllarda artan aşk cinayetlerinin toplumu derinden sarsan olaylar arasında ilk sıralarda yer almasında katkınız nedir diye hiç düşündünüz mü?

Genellikle gençler arasında yaşanan bu tür vakalar, kıskançlık, kontrolcü davranışlar ve sevgilinin üzerinde baskı kurma gibi sorunların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Uzmanlar, bu tür olayların temelinde yine sağlıksız aile yapıları, yetersiz eğitim ve medya aracılığıyla yayılan yanlış ilişki modellerinin yattığını ifade ediyor.

Dahası birçok aşk cinayeti vakasında, failin aile içi şiddete maruz kaldığı, çocuklukta yaşadığı travmaların etkisiyle sağlıksız ilişki dinamikleri geliştirdiğini gösteriyor. Bu tür vakalar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ataerkil değerlerin gençler üzerindeki olumsuz etkilerini de gözler önüne seriyor. Peki çözüm ne olabilir sorusunu sormuştuk, şimdi cevabını arayalım. Elbette ilk sırada aile içi ilişkilerin güçlendirilmesi var. Ama okullarda gençlere yönelik iletişim becerileri, empati kurma ve duygusal zeka eğitimlerinin verilmesi de şart. Bu tür eğitimler, gençlerin kendi duygularını ve başkalarının duygularını anlama becerilerini geliştirebilir.

Medya kuruluşları ve sosyal medya platformları, acil olarak şiddet ve zararlı içeriklerin yayılmasını engelleyecek politikalar geliştirmeli ve uygulamalı. Dahası gençlerin bu tür içeriklerden korunması için daha sıkı denetimler ve farkındalık kampanyaları da düzenlenmeli. Öte yandan gençlerin sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi de çok önemli.

Sonuç olarak, gençler arasında artan üslup sorunları, şiddet ve aşk cinayetleri, toplumun tüm kesimlerinin birlikte mücadele etmesi gereken ciddi sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunların çözümü için ailelere, eğitim kurumlarına, medyaya ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşüyor.


Yazarın diğer yazıları