ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


İngiltere'deki yangının kodları

Uzun süredir Avrupa'da, dolayısı ile İngiltere'de de yaşanan sokak olayları ve isyanlar, Avrupa baharının! sinyallerini veriyor. En son İngiltere'de, Southport kasabasında yaşanan bir bıçaklı saldırıda, üç kız çocuğunun hayatını kaybetmesi üzerine, ülke genelinde patlak veren büyük protestolar, gelinen son tehlikeli eşiği gösteriyor. Saldırının ardından, sosyal medyada hızla yayılan, saldırganın "Müslüman bir göçmen" olduğu yönündeki yanlış bilgiler, aşırı sağcı grupların sokağa dökülmesine ve çeşitli kentlerde göçmen karşıtı protestoların başlamasına neden oldu.

İngiliz basını, olayları geniş bir şekilde ele alarak, Sunderland, Liverpool ve Middlesbrough gibi kentlerde yaşanan şiddet olaylarına dikkat çekti. Olaylarda dükkânların yağmalandığı, araçların ateşe verildiği ve polise saldırılar olduğu bildirildi. Başbakan Keir Starmer, şiddet olaylarını kınayarak, polisin istihbarat paylaşımını artıracak yeni bir ulusal programı devreye sokacağını ve gerekirse yüz tanıma teknolojisinin daha geniş çapta kullanılacağını açıkladı. Ayrıca, olayları bastırmak için futbol holiganlarına uygulanan seyahat yasaklarının benzeri tedbirlerin de değerlendirileceğini belirtti

Öte yandan, halkın bir kısmının sokak olaylarına verdiği destek, özellikle göçmen karşıtı saldırılar (camilere, dükkanlara, evlere...) ırkçılık karşıtı grupların da sokağa dökülmesine neden oldu. Bu arada, yetkililer de, saldırganın 17 yaşında İngiltere doğumlu, Ruanda asıllı Hristiyan bir genç olduğunu açıkladı.

Peki ne oldu da, tarihsel olarak bir imparatorluk geçmişi olan ve bununla övünen İngiltere'nin, tarihsel hoşgörü ve çok kültürlülük anlayışında bu kadar önemli bir değişim-kırılma oldu? İngiltere'de aşırı sağ nasıl oldu da bu kadar güçlendi?

Uzmanlar bu konuda, küreselleşme ve çok kültürlülük politikalarının, bazı kesimlerde kimlik krizlerine neden olduğunu, bunun da ulusal kimlik vurgusunun artmasına dolayısı ile de, aşırı sağın 'milliyetçi söylemlerinin' güçlenmesine yol açtığını belirtiyorlar. Ayrıca özellikle Müslüman karşıtı önyargıların artmasının, aşırı sağın İslamofobik söylemlerine destek sağladığının da altını çiziyorlar.

Bu arada, dünya basını'da, İngiltere'deki sokak olaylarını yakından takip etti ve olayların ardındaki dezenformasyona, aşırı sağcı grupların etkisine dikkat çekti. Özellikle sosyal medyanın rolü ve hükümetin bu olaylara karşı aldığı sert tedbirler, dünya basınında geniş yankı buldu.. İşte bazı önemli tepkiler ve değerlendirmeler:

Fransa24

Fransa24, aşırı sağcı protestoların sosyal medyada yayılan dezenformasyonun etkisiyle şiddetlendiğini ve İngiltere genelinde yayıldığını vurguladı. Özellikle Sunderland'de yaşanan şiddet olaylarına dikkat çekti.

Al Jazeera

Al Jazeera İngiltere hükümetinin sert bir yanıt verme sözü verdiğini belirtti.

Sky News

Sky News, hafta sonu boyunca yaşanan olayların İngiltere'deki gazete manşetlerine taşındığını ve İçişleri Bakanı Yvette Cooper'ın olayları kışkırtanların "hesap vereceğini" söylediğini aktardı.

ITV News

ITV News, adalet sisteminin bu olaylara hızlı bir şekilde müdahale etmeye hazır olduğunu ve suçluların hızlıca yargılanacağını belirtti. Hull, Liverpool, Bristol ve Belfast gibi şehirlerde polisin ciddi yaralanmalar yaşadığını ve birçok kişinin tutuklandığını bildirdi

Spectrum News

Spectrum News, Başbakan Keir Starmer'ın, göçmenlerin kaldığı bir otele yapılan saldırıyı "aşırı sağcı zorbalık" olarak nitelendirdiğini ve bu tür şiddet olaylarına karşı sert tedbirler alınacağını belirtti. Starmer, bu olayların protesto değil, organize şiddet eylemleri olduğunu vurguladı.

Sonuç olarak, medya İngiltere'deki bu gelişmeleri endişeyle izlerken, benzer sosyal dinamiklerin başka toplumlarda da yaşandığını belirtti. Ayrıca, özellikle sosyal medyanın bu olaylardaki rolü ve aşırı sağcı grupların etkisi haberlerde geniş yer aldı.

Olaylarda İslamofobi etkisi

Bu yaşanan son olaylar ve gelişmeler, İngiltere'nin toplumsal ve siyasi dinamiklerinde önemli değişikliklere işaret ediyor. Olaylarının tetikleyicilerinden biri de son dönemde hızla yükselen İslamofobi. Uzmanlar, bu olayların arkasında yatan İslamofobi'nin etkilerini birkaç ana başlık altında değerlendiriyor.

Dezenformasyon ve Yanlış Bilgilendirme

Southport'ta üç kız çocuğunun ölümüne yol açan bıçaklı saldırının ardından sosyal medyada saldırganın "İslamcı bir göçmen" olduğu yönünde yayılan yanlış bilgiler, aşırı sağcı grupların hızla mobilize olmasına neden oldu. Bu dezenformasyon, İslamofobik söylemlerin artmasına ve halk arasında korku ve öfkenin yayılmasına yol açtı

Aşırı Sağcı Grupların Mobilizasyonu

Aşırı sağcı gruplar, İslamofobik söylemleri kullanarak geniş kitlelere hitap etmeyi başardı. Southport olayları sonrasında Sunderland, Liverpool, Middlesbrough ve diğer kentlerde yaşanan şiddet olayları, bu grupların organize ettiği göçmen karşıtı protestoların bir sonucu olarak ortaya çıktı

Halkın Tepkisi

Halkın bir kısmı, güvenlik endişeleri ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle İslamofobik söylemlere ve aşırı sağcı grupların propagandasına daha açık hale geldi. Bu durum, toplumsal kutuplaşmayı ve göçmenlere karşı önyargıları artırdı.

Olaylarda İsrail parmağı iddiası

İngiltere'de yaşanan son sokak olaylarının arkasında İsrail'e silah satışının engellenmesi iddiası da var. Bu iddiayı ortaya atanlar arasında çeşitli insan hakları grupları, bazı akademisyenler ve hukukçular var.

İddiaların ortaya çıkış nedeni

Hatırlarsanız, Uluslararası Filistinliler için Adalet Merkezi (ICJP) gibi kuruluşlar, İngiltere'nin İsrail'e silah satmaya devam etmesini şiddetle kınamış ve bu durumun İsrail'in Gazze'deki eylemlerine destek anlamına geldiğini belirtmişti. İngiliz aydınlar ve bazı milletvekilleri de, İsrail'e silah satışının askıya alınması gerektiğini savunmuşlardı. Örneğin, İşçi Partisi Milletvekili Richard Burgon, Gazze'de İngiliz vatandaşlarının da öldürüldüğü saldırılarda İngiltere'nin sağladığı silahların kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasını talep etmişti. Bunun yanı sıra, yaklaşık 600 avukat ve akademisyen, İngiltere hükümetine İsrail'e silah satışını durdurma çağrısında bulunmuştu . Bu iddialar ve eleştirilere, Dışişleri eski Bakanı David Cameron, İsrail'e silah satışının yasal olduğunu ve bu satışların devam edeceğini belirterek yanıt vermişti. Bugün ise, İngiltere'nin İsrail'e silah satışlarına ilişkin son gelişmeler, belli ki özellikle insan hakları örgütlerinin ve uluslararası hukuk kurumlarının baskılarıyla şekilleniyor. Çünkü, İngiltere, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonları sırasında uluslararası insancıl hukuku ihlal ettiği iddiaları nedeniyle, İsrail'e silah satışlarını gözden geçirmeye başladı. Bu konuda özellikle Uluslararası Adalet Divanı'nın (ICJ) İsrail'in işgallerinin yasadışı olduğuna dair verdiği kararın etkili olduğu da söylenebilir. Öte yandan, yeni İşçi Partisi hükümeti, Dışişleri Bakanı David Lammy'nin talebiyle, İsrail'in uluslararası insancıl hukukla uyumunu, kapsamlı bir şekilde incelemeye başladı. Bu da İsrail'e yönelik silah satışlarına sınırlama getirilmesi olasılığını arttırdı. Dolayısı ile, İngiltere'de yaşanan sokak olaylarının, İsrail'e silah satışının engellenmesi bağlantılı olduğu yani sokakları İsrail'in karıştırdığı iddiaları yüksek sesle dile getiriliyor.

Sonuç olarak, İngiltere'de yükselen İslamofobi, son dönemde yaşanan sokak olaylarının önemli bir tetikleyicisi olduğu ortada. Bu durumda İngiltere hükümetinin geliştireceği stratejiler ve bu stratejilerin kazanımları, ülkenin gelecekteki toplumsal dinamikleri açısından kritik öneme sahip.


Yazarın diğer yazıları