ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Bilim insanına güven sorunu ve olası sonuçları

Özellikle COVID-19 pandemisi ile birlikte, toplumlarda belirgin hale gelen 'bilim insanlarına duyulan güvenin azalması'' son derece tehlikeli bir yere evriliyor. Elbette bu güven kaybının birkaç temel nedeni var. Mesela bunlardan en önemlisi, sosyal medya üzerinden hızla yayılan, bilimsel verilerle çelişen dezenformasyon ve yanlış bilgilendirme. Hele buna, pandemi döneminde bilimsel tavsiyelerin ve halk sağlığı politikalarının, bilimsel bilginin doğası gereği hızlı bir şekilde değişmesi- güncellenmesi eklenince, dahası bilim insanları da bu politikaları ulu orta tartışınca toplumda büyük bir kafa karışıklığı oluştu.

Bilim insanına güven kaybının bir diğer önemli etkeni de bilimsel araştırmaların büyük şirketler tarafından finanse edilmesi. Bu durum araştırma sonuçlarının bu şirketlerin çıkarları doğrultusunda yönlendirildiği iddiasına neden oluyor. Dahası, bilimin politize edilmesi özellikle aşılar ve iklim değişikliği gibi konularda toplumlarda bölünmeleri tetikliyor.

Peki bilim insanına güven kaybının potansiyel sonuçları ne olabilir?

Bilim insanlarına olan güvenin azalması, en basitinden halk sağlığı tavsiyelerine uyumun düşmesine, aşılanma oranlarının azalmasına dolayısı ile salgın hastalıkların yayılmasına neden olabilir. Dahası bu güvensizlik, bilimsel araştırmaların finansmanını ve kamu desteğini olumsuz etkiler, bilimi yavaşlatır. Bilimsel gerçeklikler yerine, kişisel inançların ön plana çıktığı bir toplum düşünsenize? Herkes kırıkçı- çıkıkçı, hacı-hoca arasa? Böyle bir ortamda bilimsel eğitime olan ilgi nasıl etkilenir, bir sorun karşısında toplum birlikte nasıl hareket edebilir? Ne dersiniz?

Aşı tartışmaları ve Maymun çiçeği hastalığı (Monkeypox)

Pandemi döneminde aşıların olağanüstü bir hızla geliştirilmesi tartışmaları da beraberinde getirmişti, bu tatrtışma bugünde son sürat devam ediyor. Oysa bilim insanları, o günde bugün açıkladıkladıkları gibi, bu hızın pandeminin acil doğasından kaynaklandığını ve aşının güvenlik testlerinin hızlandırılmış süreçlerle titizlikle yapıldığını, daha önceki SARS ve MERS gibi koronavirüslere dair yapılan çalışmaların da bu süreci hızlandırmada rol oynadığını söylemişlerdi. Tartışmayı tetikliyen bir diğer unsur da, mRNA teknolojisi gibi daha önce yaygın olarak kullanılmayan teknolojilerin ilk kez bu kadar geniş ölçekte uygulanmasıydı. Bazı uzmanların bu yeni teknolojilerin uzun vadeli etkilerinin tam olarak bilinmediğini açıklaması, bazı nadir fakat ciddi yan etkilerin rapor edilmesi de kamuoyunda endişe yarattı. Bilim insanları, bu artan endişe karşısında, aşıların faydalarının, olası yan etkilerden çok daha ağır bastığını vurgulasalarda, hızla yayılan şehir efsanelerinin önüne geçmekte zorlandılar. Toplumun bir kısmının zorunlu aşılamayı, bireysel hakların ihlali olarak görmesi de işin tuzu biberi oldu.

Dezenformasyon ve komplo teorilerinin etkisi

Pandemi boyunca sosyal medyada ve bazı medya kuruluşlarında aşılarla ilgili çok sayıda yanlış bilgi ve komplo teorisi yayıldı. Bu teoriler, aşıların zararlı olduğu, mikroçipler içerdiği, ya da nüfus kontrolü için kullanıldığı gibi asılsız iddiaları içeriyordu. Bilim insanları ve halk sağlığı yetkilileri, bu tür yanlış bilgilerin toplum sağlığına ciddi zararlar verebileceğini vurgulasa da, kimilerince pek kulak asılmadı.

Aşıların etkinliği konusunda araştırmalar ne diyor?

Pandemi dönemi aşılarının toplum sağlığı üzerindeki istatistiksel sonuçlarına dair, birçok ülkede geniş çaplı araştırmalar yapıldı. Sonuçlar, aşıların, COVID-19 pandemisinin kontrol altına alınmasında kritik bir rol oynadığını ve dünya genelinde milyonlarca hayatın kurtarılmasına katkı sağladığını gösteriyor. Bu konudaki ana bulgular ve sağlık araştırmacılarının paylaştığı veriler şöyle:

COVID-19 aşı bulguları, hastaneye yatış ve ölüm oranlarını önemli ölçüde azalttığını gösteriyor. Özellikle mRNA aşıları (Pfizer-BioNTech ve Moderna), ağır hastalık ve ölüm riskini %90'ın üzerinde azalttığı gibi, COVID-19 enfeksiyonlarının yayılmasını da büyük ölçüde önlemiş. Aşılanmış bireylerin virüsü başkalarına bulaştırma olasılığının da daha düşük olduğu saptanmış, Tabi bu da toplumda genel olarak daha az vaka sayısı anlamına geliyor.

Yine verilere göre, aşılamanın yaygınlaşmasıyla birlikte, birçok ülkede sürü bağışıklığına yaklaşılmış ve virüsün toplum içinde yayılması zorlaşmış. Dolayısı ile, bu durum salgın hızının yavaşlamasına ve sağlık sistemleri üzerindeki baskının hafiflemesine imkan tanımış. Aşılamanın başlamasıyla birlikte de, yoğun bakım ünitelerine başvurular ve genel hastane yatışları önemli ölçüde azalmış. Öte yandan da, yoksul ülkelerde aşılama oranlarının düşük olması, bu bölgelerde daha fazla ölüm ve sağlık sistemi krizine yol açmış.

Araştırma yapan kurumlardan örnek açıklamalar

Oxford Üniversitesi ve Johns Hopkins Üniversitesi: ''COVID-19 aşılarının araştırma sonuçları, dünya genelinde milyonlarca ölümün önüne geçtiğini ve aşılama kampanyalarının pandemiyi kontrol altına almakta kilit rol oynadığını ortaya koymuştur''

CDC (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi): ''Aşıların etkisiyle ABD'de yüzbinlerce ölüm engellendi ve hastaneye yatış oranları dramatik şekilde düştü''

Imperial College London: ''Aşılamalar olmasaydı, pandeminin küresel sağlık sistemi üzerindeki yükü çok daha ağır olacaktı ve hastane kapasitesi birçok ülkede aşılacaktı.''

Aşıların yan etkileri ve güvenlik

Bilim insanları, geniş çaplı aşılamalar sırasında aşıların güvenlik profillerinin sürekli olarak izlendiğini söylüyor. Nadir, fakat ciddi yan etkiler (örneğin, miyokardit gibi) tespit edilmiş, ancak bunların aşının genel faydalarıyla karşılaştırıldığında oldukça düşük olduğu görülmüş. Öte yandan, bazı bölgelerde aşı karşıtlığı nedeniyle düşük aşılanma oranları, yerel salgınların sürmesine ve daha fazla ölüme neden olmuş.

Maymun çiçeği hastalığı (Monkeypox)

Bilim insanları, maymun çiçeği aşılarının daha önce çiçek hastalığına karşı kullanılan aşılarla benzer olduğunu ve bu nedenle genel olarak güvenli ve etkili olduklarını savunuyorlar. Ancak, aşıların etkinliğinin hastalığın yayılmasını ne kadar önleyebileceği konusunda daha fazla veriye ihtiyaç olduğunu da kabul ediyorlar. Öte yandan, özellikle, maymun çiçeği vakalarının görülmediği bölgelerde aşının etkinliğini belirlemek elbette ki çok zor.

Ez cümle, günümüzde bilim ve bilim insanlarına yönelik güvenin azalması, toplumda sağlık, ekonomi, eğitim ve sosyal uyum üzerinde ciddi etkiler yaratabilir. Dolayısı ile, günümüzde bilimsel iletişimin acil olarak- derhal güçlendirilmesi çok önemli. Nasıl mı? Bilim insanları ve kurumlar, ivedilikle halkla iletişimlerini daha şeffaf ve anlaşılır hale getirmeli. Bilimsel süreçlerin ve sonuçların nasıl çalıştığı konusunda halk bilinçlendirilmeli. Sosyal medya platformları ve medya kuruluşları, yanlış bilgilerin yayılmasını önlemek için daha aktif önlemler almalı. Hem bilimin sosyolojisini ! yapmakla, bilim insanı olmak birbirinden çok farklı şeylerdir. Bilimin- bilim insanının malum şüpheli olduğu her yerde karanlık ve cehalet kol gezer. Bu nedenle, bilimin toplumdaki rolünün güçlendirilmesi ve bilim insanları ile toplum arasındaki güvenin yeniden inşa edilmesi kritik önemdedir.


Yazarın diğer yazıları