İsrail'in Lübnan'a kara harekatı
İsrail'in Lübnan'a başlattığı kara harekatı, dünyada çeşitli tepkilere yol açtı. İsrail, bu harekatın amacını Hizbullah güçlerini İsrail sınırından uzaklaştırmak olarak açıkladı ve operasyonun "sınırlı" kalacağını belirtti. Hizbullah ise, bu saldırılara misilleme olarak İsrail'in kuzeyindeki bölgeleri vurdu. İsrail Başbakanı Netanyahu, Orta Doğu'da İsrail'in ulaşamayacağı hiçbir yer olmadığını vurgulaması, bölgede geniş çaplı bir çatışma korkusunu derinden tetikledi.
Dünyanın dört bir yanındaki siyasi liderler de, İsrail'in Lübnan'a yönelik kara harekatına çok çeşitli tepkiler verdiler. ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in kendini savunma hakkını desteklemekle birlikte, harekatın genişletilmesi konusunda kaygılı olduğunu ifade etti ve diplomatik çözümün zorunlu olduğunu belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Hizbullah'a karşı sınırlı kara operasyonları yürüttüğünü belirterek, bu saldırıların İsrail'in vatandaşlarını koruma amacı taşıdığını vurguladı. Pentagon ise ek askeri güç gönderileceğini duyurarak, ABD'nin harekata verdiği desteği gösterdi. Buna karşın İran, İsrail'i uyararak Hizbullah'ı desteklemeye devam edeceğini açıkladı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Lübnan'daki durumu büyük bir endişeyle izlediklerini ve İsrail'in kara harekatını durdurması gerektiğini söyledi. Barrot ayrıca, Hizbullah'ın da İsrail'e yönelik saldırılarına son vermesi gerektiğini belirtti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail'in Lübnan'daki kara harekatına karşı olduğunu, harekatın insani bir krize yol açabileceği uyarısında bulundu. İngiltere Başbakanı Keir Starmer'de, İngiltere'nin İsrail'e desteğinin "sarsılmaz" olduğunu, ancak çatışmanın sona erdirilmesi gerektiğini dile getirdi. Alman Dışişleri Bakanlığı, çatışmanın daha fazla tırmanmasının engellenmesi gerektiğini söyleyerek itidal çağrısında bulundu. Ayrıca, Almanya, bu çatışmanın uluslararası hukuka uygun olup olmadığını sorgularken, Alman insani yardım kuruluşları da Lübnan'daki sivillerin maruz kaldığı büyük yıkımı gündeme getirdi.
Verilen bu tepkiler ışığında, uluslararası toplumun genel olarak İsrail'in harekatına karşı dikkatli bir tavır aldığını, diplomasi ve ateşkes çağrılarının ön planda olduğunu söylemek mümkün. Görünen o ki, BM ve AB gibi kuruluşlar, operasyonun daha geniş bir savaşa dönüşmesinden ciddi endişe duyuyor.
İsrail'in Lübnan'a başlattığı kara harekatı, dünya basınında da geniş yankı buldu ve farklı tepkilere yol açtı. ABD basını, İsrail'in harekatını "kendini savunma hakkı" çerçevesinde değerlendirip destek verdi. İran medyası, bu harekatı sert bir şekilde kınayarak, bölgedeki gerilimi artıran bir unsur olarak gördü. Kuzey Kore ve bazı Arap ülkelerinin medyası ise harekatı "savaş suçu" olarak niteleyip kınadı. Özellikle Al Arabiya, Hizbullah'ın İsrail'e karşı gerçekleştirdiği karşı saldırılara dikkat çekti.
Avrupa basınında, özellikle The Guardian ve The Daily Telegraph gibi büyük gazeteler, İsrail'in bu harekatının bölgesel sonuçlarına dikkat çekti. The Daily Telegraph, İsrail Başbakanının İran'a yönelik tehditlerini öne çıkarırken, Netanyahu'nun 'Orta Doğu'da İsrail'in ulaşılamayacak bir yer yok' açıklamasının bölgeyi nasıl etkilediğini, tansiyonu nasıl yükselttiğini yazdı. The Guardian, harekatın İsrail ve Hizbullah arasındaki dengeleri nasıl değiştirebileceği üzerinde durdu. ITV News, bu harekatın eski diplomatik oyun kurallarını yıktığını vurguladı. Geleneksel beklentilerin aksine, İsrail'in bölgeyi daha büyük bir çatışmanın eşiğine getirdiğini ve özellikle ABD'nin İsrail üzerindeki etkisinin giderek azaldığını belirtti. İspanyol El País gazetesi, İsrail'in Lübnan'daki hava saldırılarının, şimdiye kadar yıl boyunca gerçekleşenlerden daha fazla can kaybına yol açtığını ve bunun ciddi bir insani kriz yarattığını vurguladı. Alman Deutsche Welle harekatın arka planını değerlendirerek İsrail'in hedeflerinin Hizbullah'ın füze kapasitesini azaltmak olduğunu belirtti. Bild gazetesi, İsrail'in bu harekatının uzun zamandır planlandığını ve bölgesel dengeleri tamamen değiştirebileceğini vurguladı. Yani genel olarak, Avrupa gazeteleri İsrail'in askeri harekatını hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde tartışmalı bir hamle olarak değerlendirirken, harekatın hem insani hem de siyasi sonuçlarına geniş yer verdiler.
Rus gazeteleri, İsrail'in Lübnan'a yönelik kara harekatını ele alırken çeşitli perspektifler sundu. Russia Today, Rusya'nın, İsrail'i Lübnan'dan çekilmesi konusunda uyardığını, Rusya'nın bu çatışmada diplomatik çözüm arayışında olduğunu yazdı. Kommersant ise İsrail'in saldırılarının Moskova'daki yankılarını ele aldı. Gazete, Rus yetkililerin İsrail'in bu operasyonunun uluslararası hukuka uygun olup olmadığı konusundaki endişelerini dile getirdiğini ve BM'ye bu konuda harekete geçme çağrısı yaptığını yazdı. Bu yorumlar, Rusya'nın İsrail-Lübnan gerilimine karşı temkinli bir tavır aldığını ve çatışmanın diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini savunduğunu gösteriyor.
Çin gazeteleri, İsrail harekatını bölgedeki gerilimi tırmandıran ciddi bir tehdit olarak değerlendirdi ve uluslararası topluma bölgedeki tansiyonu düşürme çağrısı yaptı. China Daily, harekatın bölgesel bir savaşa dönüşme riskine dikkat çekti. Xinhua'da İsrail'in saldırılarını eleştirerek siviller üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti ve diplomatik çözüm önerilerine vurgu yaptı.
İsrail basını, Lübnan'a yönelik başlatılan kara harekatına ilişkin geniş çaplı bir değerlendirme yaptı. The Times of Israel, bu harekatı "sınırlı bir kara operasyonu" olarak tanımlarken, harekatın Hizbullah'ın askeri kapasitesini ciddi ölçüde zayıflattığını vurguladı. İsrail'in hedefi, Hizbullah'ın sınır bölgelerindeki tehditlerini ortadan kaldırmak ve bölgedeki İsrail vatandaşlarının güvenliğini sağlamak olarak açıklandı. Aynı zamanda, İsrail ordusu, Hizbullah lideri Hassan Nasrallah'ın öldürülmesinin ardından Lübnan'daki çatışmaların daha da şiddetlendiğini belirtti.The Jerusalem Post ise İsrail ordusunun son haftalarda Hizbullah'a karşı gerçekleştirdiği hava saldırılarının beklenenden daha etkili olduğunu ve Hizbullah'ın savunma kapasitesinin büyük ölçüde zayıfladığını bildirdi. Harekatın, özellikle sınır bölgelerinde bir güvenlik hattı oluşturmayı amaçladığını belirten gazete, İsrail'in operasyonlarını, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararı doğrultusunda, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini sağlamak için gerçekleştirdiğini yazdı.
Arap medyasında, kara harekatına karşı sert tepkiler yer aldı. Arab News, Lübnan Hizbullah'ının İsrail'e karşı savaşı sürdüreceğini açıkladı. Egyptian Streets ise, Hizbullah liderlerinden Sheikh Naim Kassem'in İsrail'e karşı saldırılarını "en düşük seviyede" tuttuklarını, ancak bu harekatın devam etmesi halinde daha büyük bir yanıt vereceklerini söylediğini aktardı. Mısır ve Arap Birliği'nin henüz resmi bir tepki vermediği belirtilirken, harekatın bölgedeki gerilimi hızla tırmandırdığı vurgulandı. Bu haberler, Arap dünyasında İsrail'in harekatına karşı geniş çaplı bir tepkinin oluştuğunu ve bölgesel güçlerin durumu yakından izlediğini gösteriyor.
Kuzey Avrupa ülkeleri medyası, İsrail'in Lübnan'a yönelik kara harekatını dikkatle takip etti ve özellikle meselenin çözümünde diplomatik boyutlara vurgu yaptı. Norveç basını, İsrail'in Lübnan'daki kara harekatını yoğun bir eleştiriyle karşıladı. Norveç, özellikle insani durumun kötüleşmesine dikkat çekerek bölgedeki sivillerin güvenliği konusunda endişelerini dile getirdi. Norveç'in İsrail'deki diplomatlarının statüsünün geri çekilmesi üzerine, Norveç hükümeti bu adımı "haksız ve yardımcı olmayan" bir gelişme olarak nitelendirdi ve İsrail'e diplomatik ilişkilerin korunması çağrısında bulundu. Danimarka ve Filandiya medyası da benzer şekilde, harekatın bölgesel güvenliği tehdit ettiğini belirterek, Lübnan'daki sivillerin yaşadığı zorlukları ön plana çıkardı. Yani genel olarak, bu üç ülkenin medyası ve hükümetleri, İsrail'in harekatına karşı eleştirel bir tavır sergileyerek barışçıl çözüm çağrılarını yineledi.
Japon medyası, İsrail'in Lübnan'a yönelik başlattığı kara harekatına karşı ciddi endişeler dile getirdi. The Japan News ve Japan Today gibi önde gelen gazeteler, Japon hükümetinin maksimum itidal çağrısı yaptığını ve bir an önce ateşkes sağlanmasını gerektiğini vurguladığını belirtti.
Ez cümle, dünyadan gelen bu tepkiler, bu harekatın uluslararası düzeyde askeri ve diplomatik bir kriz doğurduğunu, bölgedeki dengeleri köklü bir şekilde değiştirebileceğini gösteriyor. Mesela, bu saldırıların sonuçları Lübnan'da insani krizi derinleştirebileceği gibi Hizbullah'ın yanı sıra İran gibi aktörlerin de daha fazla müdahil olmasına yol açabilir. Bu da, tekraren söylemek gerekirse, tüm Orta Doğu'yu etkileyen bir çatışmaya dönüşebilir. Öte yandan, Ankara'da bu harekatı son derece dikkatli izliyor ve sert açıklamalar yapıyor. Çünkü çatışmaların yayılması durumunda diplomatik ve ekonomik sonuçlarından en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye'nin mülteci akışıyla tekrar karşı karşıya kalması, ekonomisini, sosyo-politik stratejilerini vs derinden etkileyecektir. Ayrıca, bölgedeki tansiyonun artması, Türkiye'nin ticaret yollarını ve enerji projelerini nasıl etkileyeceğini de dikkate almak gerekir. Sonuçta, İsrail, 'kendini savunma hakkı' çerçevesinde operasyonu haklı göstermeye çalışsada, operasyonun sivil kayıplara ve Lübnan'da yıkıma neden olması, uluslararası arenada İsrail'e yönelik sert eleştirilerin artmasına yol açıyor. Ama belli ki, operasyonun sonucu büyük oranda uluslararası diplomasi ve bölgesel aktörlerin tavırlarına bağlı olacak.