ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Savaşlar – toplumlar ve gelecek

Dünya üzerinde hızla yayılan savaşlar, çatışmalar ve gerilimler, hem bireysel düzeyde hem de toplumsal düzeyde derin ve geniş kapsamlı etkiler yaratıyor. Özellikle savaş bölgelerinde çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi savunmasız gruplar, bu durumdan en çok zarar görenler arasında yer alıyor.

Dünyanın gözü önünde süren katliamlar, dünyanın büyük bir cinnet halinde olduğunu gösteriyor. Öyle ki, örneğin savaş bölgelerindeki çocukların küçücük kalplerine onlarca acıyı sığdırmakta nasıl zorlandıklarını film izler gibi sadece izliyoruz. Bakınız: Gazze.

UNHCR raporlarına göre, 2023 yılı itibariyle dünya genelinde 110 milyondan fazla kişi yerinden edilmiş. Mültecilerin yaklaşık %40'ı çocuklardan oluşuyor. UNICEF, her 6 çocuktan birinin çatışma bölgelerinde yaşadığını belirtiyor. 'Çocuklara Karşı Savaş' raporuna göre çocuklar için en tehlikeli 10 ülke, Afganistan, Yemen, Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Suriye, Irak, Nijerya, Somali ve Mali. Bu ülkelerde son yıllarda, sadece bilinene göre, 5 yaş altı, 1 milyonun üstünde çocuk hayatını kaybetti. Çocukların ölüm sebepleri ise savaşın dolaylı sonuçları olan açlık, sağlık hizmetlerine kısıtlı erişim ve alt yapı hizmetlerinin hasar görmesi. Çocuklara yönelik cinsel istismar ve kaçırılan çocukların sayısı ise hayli yüksek, akıbetleri ise bilinmiyor. Yani önümüzde kapı gibi "kayıp bir nesil" sorunu var. Savaş bölgelerinde yaşayan her 10 kişiden 7'si ruh sağlığı sorunları yaşıyor. Dahası, insan ticareti, insanın, yaşamın-yaşam hakkının ticareti olur mu? Savaşlarda oluyor. Üstelik toplumsal uyumun bozulması nedeni ile ortaya çıkan, topluluklar arası düşmanlık da, sosyolojik açıdan büyük kopuşlara neden oluyor. Yaşlılar ve engelli bireylerin durumu da içler acısı. Herhangi bir tehlike anında feda edilebilecekler kategorisinde ilk sırada yer alıyorlar.

Peki toplumsal tepkiler savaşları durdurabilir mi?

Elbette, toplumların tepkileri, savaşı durdurma ve barışı inşa etme süreçlerinde katalizör rolü oynar ancak bu tepkilerin etkili olabilmesi için ulusal ve uluslararası düzeyde koordineli çabalarla desteklenmesi gerekir. Şöyle de söyleyebilirim, geniş çapta toplum desteği ve protestolar, hükümetler üzerinde savaş karşıtı politikalar geliştirmeleri yönünde baskı oluşturabilir. Ama sivil toplum gibi örgütlenmelerin katkıları, mesela bu örgütlerin düzenlediği, savaş karşıtı kampanyalar gibi şeyler barış inisiyatifleri oluşturmakta önemli yer tutar. Yine mesela savaşın insani maliyetlerini kamuoyuna duyurarak yarattıkları farkındalık doğal olarak hükümetlere büyük baskı yapacaktır. Öte yandan, medyada sergilenen savaşın gerçek yüzü, halkın savaş karşıtı hareketlere katılımını teşvik edebilir. Örneğin, medya organları aracılığıyla savaşın yıkıcı etkilerini belgeleyen raporlar, kamuoyunun savaşlara karşı tavır almasını hızlandırabilir. Toplumlar, savaşı finanse eden ülkeler ve şirketlere karşı ekonomik boykotlar düzenleyerek, savaşın devam etmesini zorlaştırabilir. Tüketicilerin bilinçli tercihler yapması, savaşın finansal kaynaklarının kurutulmasına katkıda bulunabilir.

Peki, toplum tepkilerinin sınırları nerede biter?

Bazı hükümetler, iç ya da dış politik çıkarları nedeniyle kamuoyu baskısına rağmen savaşı sürdürmeyi tercih edebilir. Hükümetler, askeri güçlerini ve propaganda araçlarını kullanarak toplumu susturmaya çalışabilir. Öte yandan, savaşlar, genellikle uluslararası düzeyde karmaşık çıkar dengeleri ve ittifaklar tarafından belirlenir. Toplumların tepkileri, bu büyük ölçekli stratejik çıkarları değiştirmekte yeterli olmayabilir. Çünkü savaşlar genellikle büyük ekonomik ve siyasi çıkarlar üzerine inşa edilir. Silah ticareti, enerji kaynakları üzerindeki hakimiyet gibi faktörler, savaşları sonlandırmayı zorlaştırabilir. Toplumlar her zaman savaş karşıtı bir birlik oluşturamayabilir. Bazı kesimler savaşı desteklerken, diğer kesimler karşı çıkabilir. Bu durum, toplumsal tepkilerin etkisini zayıflatabilir.

Ez cümle, Savaşların toplumsal yapılar üzerindeki yıkıcı etkilerİ, savaş mağdurlarının karşılaştığı zorluklar bir gün hepimize yol-su-elektrik olarak dönecek! Dolayısı ile acil bir şekilde, küresel düzeyde barış çabalarının artırılması ve insani yardım programlarının genişletilmesi,savaşların-çatışmaların sonlandırılması gerekiyor.


Yazarın diğer yazıları