ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Tehlike çok büyük

Ortadoğu kaynıyor.

Başrolde elbette yine İsrail var.

Pazartesi günü Şam'da İran Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasını vurdular.

ABD'nin verdiği F-35 savaş uçaklarıyla 6 füze fırlattılar.

Bina yerle bir oldu.

Şu anda yerinde kocaman bir enkaz var.

En az 8 kişi öldü ki ikisi Devrim Muhafızları'nın üst düzey generallerindendi.

Ölenlerden biri tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi.

Kimdir derseniz, İran-Irak savaşında sahadaydı.

Daha yakın geçmişte Kudüs Gücü'nün Suriye ve Lübnan sorumlusuydu.

Muhtemel ki sonraki dönemde de geri planda bu işlerin içinde oldu.

Dolayısıyla buralardan İsrail'e vekillerle saldırılar ondan sorulurdu.

Kudüs Gücü, Devrim Muhafızları'nın İran dışındaki operasyonlarından sorumlu elit biriminin adı.

Aslında İsrail bunu ilk kez yapmıyor.

Suriye'de daha önce de Devrim Muhafızları komutanlarını vurdu.

Ama ilk kez bu kadar ileri gitti.

Haliyle tepki çok sert oldu.

İran yine intikam yeminleri etmeye başladı.

Bu sefer diğerlerinden farklı olabilir.

Çünkü vurulan nokta İran sınırlarında olmasa da diplomatik kurallar gereği İran toprağı sayılıyor.

Peki İsrail bunu neden yaptı?

Çok uzun yıllardır İran'la Ortadoğu'da karşılıklı olarak varlık mücadelesi veriyorlar, bu sır değil.

Suriye iç savaşıyla bu mücadele alevlendi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki katliamlarıyla da patlama noktasına geldi.

İsrail 6 aydır Gazze'de katliamları sürdürürken, İran'ın vekil güçleri tarafından düzenli olarak sıkıştırılıyor.

Lübnan'da Hizbullah,

Suriye'de Hizbullah'la birlikte İran destekli milisler,

Yemen'de İran destekli Husiler

ve Irak'ta yine İran destekli Şii milisler...

Öyle ki Yemenli Husiler İran teknolojisi füzelerle 2 bin kilometreyi aşıp İsrail topraklarını vurmaya çalışıyor.

Birkaç gün önceyse İsrail'in en güneyindeki Eylat şehrine İHA saldırısı oldu.

Gözler Yemen'de dönmüştü ama arkasından Irak'taki İran destekli milisler çıktı.

Anlaşılan işi ilerletmişler.

O İHA Ürdün hava sahasını geçip İsrail'e ulaşmıştı.

Tahminim, Şam'daki saldırının buna bir cevap ve rest olduğu yönünde.

Dünya ateşkes ile kalıcı çözüme gidecek bir yol açılmasını beklerken, İsrail Gazze Şeridi'nde iyice gaddarlaşıyor.

Refah'a saldırı inadından vazgeçmiş değil.

Öncesindeyse gözünü kan bürümüş şekilde saldırmaya devam ediyor.

Son olarak Gazze Şeridi'nin en büyük hastanesini iki haftalık kuşatmadan sonra harabeye çevirdiler.

Geriye onlarca şehit, parçalanmış mezarlıklar, hastane binası yerine de devasa bir enkaz kaldı.

Manzara tam anlamıyla içler acısı.

Bu vahşette ısrar etmeleriyse onları istikrarlı olarak yalnızlaştırıyor.

Öyle ki 4 Avrupa ülkesi yaza kadar Filistin Devleti'ni tanımaya hazırlanıyor.

Bu ülkeler İspanya, İrlanda, Slovenya ve Malta.

Hatta bu ay içinde Filistin'in BM'ye tam üyelik başvurusu da oylanabilir.

İsrail nefret ve vahşet duygularıyla katliamı sürdürürken bir yandan uluslararası alanda soyutlanıyor.

Diğer yandan Netanyahu hükümeti her geçen gün biraz daha zor duruma düşüyor.

Benim anladığım, Netanyahu'nun bu durumdan kurtulmak için tek çıkar yol gördüğü.

O da Gazze'deki şiddeti bir bölgesel savaşa dönüştürmek.

Yani en baştan beri korkulanı yapmak.

Bunun için de İsrail'e bir bahane verilmesi yeterli.

O bahanenin de İran'ın İsrail topraklarına doğrudan saldırması olmasını umuyor.

İran, daha önce Suriye'deki İdlib'e fırlattığı füzeyle, İsrail'i vurabilecek kapasitede olduğunu göstermişti.

İşte o zaman İsrail'in İran topraklarına doğrudan saldırması için sebep doğacak.

ABD ve Rusya'nın da hemen pozisyon alacağını düşünmeyen yoktur herhalde.

Alın size bir üçüncü dünya savaşı provası.

Mesele oraya varırsa kimse dönüp de İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaptıklarına bakacak fırsatı bulamayabilir.

İranlılar İsrail'in kışkırtmaları karşısında ne kadar soğukkanlı ve aklıselim davranacak? Misilleme yaparken ne kadar ileri gidecekler?

Bunlar durumun seyrini etkileyecek.

İsrail de bu karşılığın nasıl geleceğini izleyecek.

Güçlü mü olacak, zayıf mı kalacak?

Füzeler mi yoksa siber âlem mi tercih edilecek?

Ona göre bir sonraki hamlesini belirleyecek.

Tabii bu arada ABD, İsrail'e silah desteğine son sürat devam ediyor.

Sıra 18 milyar dolarlık yeni paket var.

F-35'ler, uçak motorları ve bombalar yer alıyor.

Bombalar dediyse, şu atıldığı yeri yerle bir eden MK serisi güdümsüz bombalar.

ABD Dışişleri bakanlığı bu yardımı savunuyor elbette.

Söylem klasik.

"İsrail'in kendini savunma hakkı var" diyorlar.

O 900 kiloluk bombaların savunma değil saldırı için olduğunu söylemeye gerek yok diye düşünüyorum.

Çünkü atıldığı yerde taş üstünde taş bırakmıyor.

Peki Filistin'in kendini savunma hakkı ne olacak?

Sıra PKK'ya geldi.

Yerel seçim bitti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devletin diğer kademeleri duyurmuştu.

Bu yaz PKK terör örgütü için epey sıkıntılı geçecek.

Irak'ın kuzeyine atılan pençe kilitlenecek.

Öncesinde yoğun bir diplomasi ve ziyaret trafiği var.

Nisan ayında Bağdat'a ve Mayıs başında Washington'a yapılacak ziyaretler bu açıdan önemli.

Tabii bu süre içinde Irak'ın kuzeyinde askeri hareketlilik kademeli olarak artacak.

Zaten düzenli olarak operasyonlar var.

Daha da yoğunlaşacak.

Sonra asıl hamle gelecek.

Ancak geçtiğimiz günlerde gelen üzücü bir haber, PKK terör örgütüyle ilgili yeni bir bilgi verdi bize.

Türkmen Beyatlı aşiretinin lideri Hüseyin Alluş, Süleymaniye'nin Kifri ilçesinde düzenlenen terörist saldırıda şehit oldu.

Mekânı cennet olsun.

Türkmen davasına bağlı mert bir liderdi.

O saldırının arkasında PKK terör örgütü vardı.

Daha da dikkat çekici olansa, saldırının İHA ile gerçekleştirilmiş olmasıydı.

Artık daha etkili şekilde kullandıkları anlaşılıyor.

Süleymani'ye, Talabani'nin KYB'sinin kalesi.

Talabanilerse PKK'ya son dönemde çok yoğun destek veriyorlar.

İHA ile saldırılar düzenleme konusunda da onların yardımıyla ilerleme sağlamış olabilirler.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar boşuna.

O sırtlarını yasladıkları yerler de güç gelir onları terk eder.


Yazarın diğer yazıları