Samimiyetinizi görelim
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten beri Gazze Şeridi'nde imza attığı katliamlar, tarihin en çok belgelenen soykırımı olma yolunda ilerliyor.
Gelişen teknoloji ile artık hiçbir suç karanlıkta kalmıyor.
Üstelik bu suçlar uluslararası yargı tarafından da tescilleniyor.
Netanyahu ve hükümeti tarihe adlarını "soykırımcı" olarak yazdırmaya adım adım gidiyor.
Kendilerinden sonraki nesillere kanlı ve utanç verici bir miras bırakıyorlar.
Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi, 6 aydır beklenen kararını Perşembe günü açıkladı.
İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.
Haklarındaki sivillere karşı ağır silahlar kullanmak, katliamlar yapmak, açlığı silah olarak kullanmak gibi suçlamalardan tutuklanmaları için makul gerekçeler olduğu duyuruldu.
Tarihi öneme sahip çok büyük bir gelişmeydi.
Uluslararası Adalet Divanı'ndan sonra Uluslararası Ceza Mahkemesi ile de kendini "dokunulamaz" olarak gören İsrail'e gerçek anlamda dokunuldu.
Vicdan ve adaletin kazanabileceği, mazlum ve mağdur Filistin halkının haklarının korunabileceği yönündeki umutları artırdı.
Zulüm ve barbarlığın kaybedeceğine dair inancı güçlendirdi.
UCM, 124 ülkenin imzaladığı Roma Statüsü ile kuruldu.
İsrail mahkemenin tarafı değil ama Filistin öyle.
Resmiyette tutuklama kararı 124 ülke için bağlayıcı.
Mahkemenin kendi kolluk kuvveti olmadığı için, bu emri UCM'yi tanıyan ülkelerin güvelik güçlerinin yerine getirmesi gerekiyor.
Mahkemeye göre kararı yerine getirmek için Roma Statüsü'ne imza atmış olmak da şart değil.
Çünkü UCM en üst uluslararası yargı organlarından biri.
Kararları ulusal yargıların üzerinde.
İşte tam da bu noktada dünyayı büyük bir samimiyet testi bekliyor.
İsrail yönetimi ve Netanyahu kararı zaten endişeyle bekliyordu.
Çıkınca da klasik taktiğe başvurdular.
Hemen mahkemeyi antisemitizmle suçladılar ama bu kara propagandaya artık dünyanın karnı tok.
Görünen o ki hala anlamıyorlar.
ABD zaten baştan beri katliamların destekçisi.
Bu kararı da tanımadılar.
Tutuklama talebinde bulunan UCM Başsavcısı Kerim Han'ı ve mahkeme üyelerini baştan beri tehdit eden onlardı.
Açıklamaları şaşırtmadı.
İnsani değerleri, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü sürekli yücelterek bunlar üzerinden dünyaya parmak sallamayı pek severler.
Irak'tan, Afganistan'dan itibaren kendileriyle ters düşüp bu değerleri ayaklar altına almaya başlamışlardı.
Artık üzerinde tepiniyorlar.
Aynı UCM Putin için tutuklama kararı çıkardığında ayakta alkışlamışlardı.
Netanyahu için talepte bulunulunca "O mahkeme Putin gibi diktatörler için kuruldu" deyip çifte standartta çıtayı arşa çıkarmışlardı.
İsrail hükümetinin sütten çıkmış ak kaşık olmadığının bal gibi farkındalar.
Katliamlara göz göre göre ortak olup sonra da ahkâm kesiyorlar.
Zaten durumu daha da acıklı ve ibretlik hale getiren tam da bu değil mi?
Gelelim Avrupa'ya...
İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, İrlanda, Norveç, Hollanda ve daha birçok ülke mahkeme kararını uygulayacaklarını duyurdu.
Yani Netanyahu ya da Gallant oralara giderse tutuklayıp UCM savcılığına teslim edecekler.
Gitmezler ya, eğer bir gün giderlerse gerçekten yaparlar mı göreceğiz.
Macaristan Başbakanı Orban kararı tanımıyor.
"Netanyahu'yu davet edeceğim ve tutuklamama garantisi vereceğim" diyor.
Benim en merak ettiğimse İsrail'in ABD'den sonra en büyük destekçisi olan Almanya'ydı.
Önce sessiz kaldılar.
Açıklama bir gün sonra geldi.
"Tutuklamak istemiyoruz ama şu aşamada bunu açıkça söylemekten çekiniyoruz" der gibiydiler.
Hükümet sözcüsü "Daha fazla ayrıntıya ancak Netanyahu ve Gallant'ın Almanya'yı ziyareti öngörüldüğünde ulaşılabilir" dedi.
Günümüzün gerçeklerine bakarsak Netanyahu'nun risk alacağı bir ülkeye gitmesi, dolayısıyla tutuklanması beklenmiyor.
Gıyaben de yargılanamayacağı için, hakkındaki davanın başlaması olası değil.
Sadece tutuklanıp mahkemeye çıkarılırsa yargılanabilir.
Ama bu karar yine de İsrail ve Netanyahu için felaket niteliğinde.
Başbakanın seyahat etmesini zorlaştıracak.
Şu aşamada parmaklıklar ardına koymayacak olsa da İsrail Başbakanı'nı büyük ölçüde kendi ülkesine hapsedecek.
Sudan'ın eski lideri Ömer el Beşir, tutuklama kararının ardından Afrika ülkelerinin çoğuna gidemez olmuştu.
Hatta Sudan diğer ülkelerle ekonomik ilişki kurmakta bile zorlanmıştı.
Benzer durum büyük ihtimalle İsrail için de yaşanacak.
Şimdiden ilk etkileri görülmeye başlandı.
İsrail, "Netanyahu'yu tutuklarız" diyen Hollanda'nın dışişleri bakanının Tel Aviv'e ziyaretini iptal etti.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Borrell de İsrail ile ortaklık anlaşmasının dondurulmasını istedi.
Bir diğer deyişle Netanyahu ve destekçilerini zor bir süreç bekliyor.
İsrail Başbakanı kendi ülkesi içinde de çok sert ve yoğun tepkilerin odağında.
Hakkında dava süreçleri, yeni soruşturma girişimleri var.
UCM'nin kararı bu açıdan da tetikleyici olabilir.