İsrail ne zaman duracak?
Gazze'deki katliamlar birinci yılını doldurmak üzere.
İsrail dünyanın gözünün içine baka baka bölgeyi harabeye çevirdi.
Yaklaşık bir yıldır Lübnan'da konuşlu, İran destekli Hizbullah'la da çatışma halinde.
Son haftalarda saldırıların dozu artmıştı.
Birkaç gün önce Hizbullah'ın lideri Nasrallah'ı ve hareketin üst düzey yönetim kadrosunun tamamını öldürdü.
Ne zamandır olması beklenen de oldu.
İsrail, 2006'dan beri ilk kez askerlerini Lübnan topraklarına soktu.
Sınırdaki Lübnan köylerinde kara harekâtı yapıyor.
Hizbullah'ın kuruluşundan beri içine düştüğü en zayıf durumdan yararlanıyor.
Bu, Lübnan hükümeti için tam bir kâbus senaryosuydu.
Ülke zaten onlarca yıldır çok derin ekonomik ve siyasi krizlerin içinde.
Şimdi de bölünme riski var.
Lübnan'ın vekâleten bu görevi yürüten başbakanı Necib Mikati'nin elindense, birlik-beraberlik çağrış yağmaktan başka bir şey gelmiyor.
Mikati, "Ülke, tarihinin en tehlikeli dönemlerinden birinden geçiyor" diye boşuna demiyor.
Peki bundan sonra ne olacak?
Hizbullah "Mücadeleye devam" diyor.
İsrail askerleri ilk gün ciddi bir direnişle karşılaşmadı.
Hizbullah'ın medyasına göre, örgüt İsrail askerlerinin Lübnan'ın derinliklerine birkaç kilometre ilerlemesine izin veriyor.
Sonra da pusuya düşürmeyi planlıyor.
Lakin tüm lider kadrosu ölen, çağrı cihazı ve telsiz saldırılarıyla haberleşmesi felç olan Hizbullah nasıl koordinasyon sağlayacak, orası meçhul.
Görünen o ki şu aşamada ulaklarla haberleşmekten başka çare yok ama o da oldukça yavaş bir yöntem.
İsrail bir yandan başkent Beyrut'u bombalarken, diğer yandan Lübnan'ın güneyinde ne kadar ilerleyeceği merak konusu.
"Kısıtlı bir operasyon" diyorlar.
ABD basınına bakarsanız da bir-iki haftayı geçmeyecek.
İsrail'in Gazze'de söylediklerine ve yaptıklarına bakınca sözüne güvenmemek gerektiğinde herkes hemfikir.
"Güvenli bölge" diye sivilleri zorla gönderdiği yerleri nasıl bombardımanlara maruz bıraktığı hafızalarda.
Surum böyleyken "kısıtlı operasyon" mesajı ne kadar inandırıcı, meçhul.
İran'ın aylardır İsrail'e doğrudan yanıt vermemesi de bir başka tartışma konusu.
İsrail'in vekilleriyle çatışmak yerine İran'ı doğrudan savaşa çekmeye çalıştığı sır değil.
Tahran ne yapacak zamanla göreceğiz ama Hizbullah'tan gelen mesaj, şimdilik savaşa İran'ın karışmayacağı yönünde.
"Savaş genişlerse müttefiklerimiz destek verecek" diyorlar.
ABD'den çok yoğun destek alan İsrail sınır köyleriyle duracak mı?
Bu da başka bir önemli soru.
Çünkü sınırdan Litani Nehri'ne kadar olan bölgeyi kontrol altına alma potansiyeli uzun yıllardır olmadığı kadar fazla.
Bu hırsa kapılır ilerlemeye kalkarsa, Hizbullah'ın planı işler ve başarılı olur mu, o da başka bir merak konusu.
Pek çok belirsizlik olsa da, belli olan bir şey var.
İsrail'in Lübnan'ın güneyinde başladığı işgalin ya da onların deyimiyle "Kuzey Okları" operasyonunun seyrin belirleyecek asıl güç İsrail olmayabilir.
Bu kara savaşının ne kadar şiddetleneceği, ne kadar uzayacağı ve nerelere yayılacağı aslında Hizbullah'ın vereceği karşılıkla belli olacak.
İsrailli yetkiler de bunun farkında olacak ki net bir takvim vermiyorlar.
Ve bir başka önemli soru...
Lübnan'dan sonra sıra nerede?
Golan tepelerinin hala Suriye'nin elinde olan kısmı mı?
Yemen'deki Husiler mi?
Irak'taki İran destekli şii milisler mi?
Yoksa doğrudan İran'ın kendisi mi?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz günlerde İran halkına seslendi.
Mealen "sizi rejiminizden kurtaracağız" dedi.
"İsrail, İran halkının yanında" ifadesini kullandı.
Bunlar hayra alamet değil.