ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Öyle bir düğüm ki…


Üçüncü yılındaki Ukrayna savaşı ve yaptırımlar Rusya'yı zorladı.

Yansıması Suriye'ye oldu.

Buradaki askeri varlığını hafifletti, bir kısmını Ukrayna savaşına yönlendirdi.

Boşluğu İran doldurdu.

Gazze'de bir yıldan uzun süren katliamlara, İsrail-Hizbullah savaşı da eşlik etti.

Çok uzun zaman karşılıklı saldırılarla devam eden çatışmalar, sonra karadaki savaşa dönüştü.

Sonunda ateşkes anlaşması gelse de Hizbullah büyük oranda zayıfladı.

Lider kadrosu, cephanelikleri ve ağır silahlarının büyük kısmı ortadan kaldırıldı.

Toparlanması hayli uzun zaman alacağa benziyor.

Aynı dönemde İsrail İranlı birçok üst düzey ismi de hedef aldı.

Dolayısıyla İran'ın bölgedeki etkisi zayıfladı ve gözler Suriye'ye döndü.

İsrail, İran'ın Suriye'deki etkinliğini de kırmak istiyor.

Zaten yıllardır İran destekli milisleri ve Hizbullah'a ait hedefleri Suriye'de de vuruyor.

Son zamanlarda güneyden, Golan Tepeleri yönünden de karadan bir miktar girmişti.

İsrail Şam rejimiyle de düşman.

Haliyle güneyden Suriye'yi işgal endişeleri doğunca, Suriye içinde hareketlenme arttı.

Şam yönetimi, İran ve Rusya güneye, Golan Tepeleri'nde İsrail işgali altındaki bölgeyle fiili sınırın yakınlarına güç kaydırdı.

İşte Halep'te bugünlerde yaşananlar bu gelişmelerin Suriye sahasına yeni bir yansıması.

HTŞ ve muhalif gruplardan bazıları aylardır durumu izliyordu.

Niyetleri rejim, İran ve zaten Suriye'deki askeri varlığını zayıflatmış olan Rusya'nın dikkatini güneye yöneltmesiyle Halep için oluşacak "fırsatı" değerlendirmekti.

Tam istedikleri gibi değilse de aslında öyle de oldu.

Rejim ve destekçileri karşılarındaki kuvvetin bu niyetinin farkındaydı.

Aslında Halep'i boş bırakmadılar.

Aksine buraya daha fazla yığınak yaptılar ve İdlib kırsalına saldırıları yoğunlaştırdılar.

İşlerin kendileri için ters gitmesi ihtimalini görünce HTŞ karşı saldırıya geçti.

Ona muhalif grup SMO'dan bazı gruplar ve aşiretler de katıldı.

Anlaşılan zaten çok uzun zamandır planlıyor, hazırlanıyorlardı.

Yöntemleri ve kullandıkları silahlar, donanım bunu gösteriyor.

Hatta Temmuz'da yapmak niyetindeydiler ama ertelediler.

Sayıca üstünler, hızla da ilerliyorlar.

Rejim ve onu destekleyen güçler karşı koysa da bu ilerleyişi durdurabilmiş değiller.

Rejim güçleri de ilk günlerde beklediklerinden güçlü bir müdahale gördü ve zayıf kaldılar.

Halep öyle bir düğüm ki Suriye iç savaşında da bölgesel mücadelede de her yere dokunuyor.

Kimileri bu işin arkasında Türkiye'nin olduğunu iddia ediyor.

Aralarında yerlileri de var yabancıları da.

İddialarına göre Ankara Şam'a diyalog elini uzattı ve reddedildi.

Ankara Şam'a müzakere masasına dönmezse nelerle karşılaşacağını gösteriyor.

Ayrıca göreve gelmesine az zaman kalan Trump'ın İran'a yönelik maksimum baskı politikası adım adım yaklaşırken, Türkiye Suriye sahasında İran'ın etki gücünü test ederek Washington'a bir mesaj gönderiyor.

Bu mesaj, "PKK/YPG terör örgütüyle iş tutacağına benimle ortaklık yap" şeklinde.

Bu tezin ana dayanak noktası, Türkiye'nin Halep saldırısının arkasında olduğu iddiasına dayanıyor.

Altını çizelim ki bu bir iddia.

Teyidi yok.

Peki Türk güvenlik kaynakları ne diyor?

Halep saldırısını uzun zaman boyunca engellediklerini açıkladılar.

Ancak rejim ve destekçilerinin tutumunun durumu bu hale getirdiğini belirttiler.

Görünen o ki süren saldırıların sonucunda başlayan karşı taarruzun ilk hedefi 2019'daki Gerginliği Azaltma Bölgesi sınırlarını yeniden tesis etmekti.

Ancak rejim ve İran güçleri hızla çekilince hedeflerin ötesine, Halep'in merkezine ilerlemeye başladılar.

Milli Savunma Bakanlığı ise durumu yakından takip ettiklerini söylüyor.

İran'a göre bu işin arkasında İsrail ve ABD var.

Saldırının, İran bağlantılı milis güçlerin Suriye sahasında, hatta onlar için çok önemli olan Halep ve civarında zayıfladıklarını ortaya çıkardığı da bir gerçek.

İran'ın iddiası doğru mudur, zaman gösterecek.

Lakin doğru olmasa bile, Halep saldırısının, İsrail'in Ortadoğu'da İran'ı zayıflatma amacına da hizmet ettiği bir gerçek.

İster doğrudan, ister dolaylı yoldan olsun.

İranlı milislerin desteği sayı ve nitelik olarak az.

Aynı gerçek Rus hava gücünün zayıfladığını da gösteriyor.

Suriye ordusu Rusya'dan yakın hava desteği alamıyor.

Son gelişmeler Rusya'nın da artık Suriye sahasında –en azından bu şartlarda- oyun değiştirici olmadığını teyit eder nitelikte.

Çünkü Ukrayna savaşı nedeniyle Suriye Moskova'nın gözünde stratejik önceliğini bir miktar kaybetti.

Moskova'ya göreyse Halep'e saldırının arkasında ABD ve İngiltere var.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin müdürü ise Fransa'nın aylar boyunca HTŞ'yi bu saldırılara hazırlamak için drone eğitimi verdiği iddiasında...

Meselenin özellikle Türkiye için asıl dikkat çekici kısmıysa, PKK/YPG terör örgütü.

Halep'in hemen kuzeyindeler.

Kendileri ülkeyi fiilen bölmüş olsa bile diğer muhalif gruplarla düşmanlar.

Yani rejimle bu noktada buluşuyorlar.

İlerleyen günlerde yeni cepheler açılır mı ve PKK/YPG terör örgütü denkleme sokulur mu?

Bence olabilir.

Sözün özü Esed rejimi, Rusya ve İran'ın çeşitli sebeplerle zayıfladığı bir Suriye görüyoruz.

Türkiye de muhakkak bu yeni gerçekliğe göre pozisyon alıyor.

Bu değişim heba edilmemesi gereken yeni fırsatlar doğurabilir.

Özelikle de PKK/YPG terörüyle mücadele konusunda.

Sahadaki diğer gelişmeler de tam olarak bunu doğrulat nitelikte.

Türkiye'nin Fırat'ın batısında PKK/YPG terör örgütünden temizlemek istediği iki önemli yer var.

Bunlardan biri Tel Rıfat.

Halep'in hemen kuzeyinde.

Bu bölge, haliyle teröristler Rusya'nın himayesinde.

Buradan sık sık Fırat Kalkanı bölgesi ve Afrin'e saldırıyorlar.

Rusya geçmişte buradaki teröristleri uzaklaştırmayı taahhüt etmiş ama Türkiye'ye verdiği sözü tutmamıştı.

Ama Halep saldırısının ardından Rus güçleri Tel Rıfat'tan ve oradaki askeri hava üssünden çekiliyor.

Yani PKK/YPG'li teröristler çok daha savunmasız kalmaya başladı.

Halep'e taarruz, PKK/YPG'li teröristlerin güneyden de sıkıştırılması anlamına geliyor.

Dahası SMO güçleri Tel Rıfat kırsalına yoğun ve sevkiyat yapıyor.

Büyük bir harekâtın eli kulağında olabilir.

İkinci bölgeyse Münbiç.

PKK/YPG'li teröristler buraya ABD tarafından yerleştirildi.

ABD de tıpkı Rusya gibi teröristleri buradan uzaklaştırma sözü verdi ve tutmadı.

İlginç şekilde şu sıralarda SMO, Münbiç kırsalına da yoğun takviye yapıyor.

Bakalım zaman ne gösterecek...


Yazarın diğer yazıları