ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Bu düzen değişmeli!

Güçlü olanın değil, haklı olanın hukuku hüküm sürmeli.

Ancak ne yazık ki onlarca yıldır tam tersi oluyor.

Uluslararası düzen, güçlü olanın istediğini yapmasına karşı harekete geçemiyor.

BM Güvenlik Konseyi'ndeki beş daimi üyenin bir vetosu, dünyanın vicdanını felce uğratıyor.

Üstelik yargıyı da deyim yerindeyse takmıyorlar.

Bırakın hükümleri uygulamayı ve saygı göstermeyi, tehditler savuruyorlar.

Son örneğini 8 aydır yaşıyoruz.

Uluslararası Adalet Divanı ne demişti?

"Refah'a saldırılar derhal dursun, Refah Sınır Kapısı açılsın."

Bu kararın açıklandığı sırada İsrail bırakın saldırıları durdurmayı, daha da yoğunlaştırdı.

Çok değil, sadece birkaç gün sonra o korkunç haber geldi.

Refah'ta sivillerin sığındığı çadır kenti vurdu.

Onlarca kadın, çocuk yanarak can verdi.

Sonuçta ne oldu?

Hiçbir şey...

Netanyahu çıktı, "Trajik bir hata" dedi.

Dünyanın gözünün içine baka baka "Biz bildiğimizi okumaya devam edeceğiz, kimse de engelleyemez" demekti bu.

ABD'nin de ilk açıklaması "Haberleri izliyoruz" oldu.

Ertesi gün birkaç beylik cümle...

"Sivillerin can kayıpları" falan...

Sanki bunca katliama kapı aralayan kendileri değilmiş gibi...

Bu zulme "dur" denilmesinin önünde duran onlar değilmiş gibi...

ABD'yi arkasına alan İsrail onlarca yıldır işgali genişletiyor, derinleştiriyor.

Uluslararası Adalet Divanı "dur" derken, İsrail tankları Refah kent merkezine bile girdi.

O da yetmedi.

Aynı gün bir de El-Mevasi bölgesindeki çadır kenti vurdular.

Yine onlarca şehit...

Sözde orası da güvenli bölge ilan edilmişti.

Dahası İsrail Başbakanı Netanyahu 8 aydır süren savaşı durdurmaya hiç de niyetli değil.

Ama bütün bunlar değişmeli.

Ve o değişim hem tabandan, hem yukarından her geçen gün daha da zorlanıyor.

Adım adım geliyor.

Sonuysa soykırımcı İsrail ve onun en büyük destekçisi ABD için hiç de iyi olmayacak.

Umarız...

Dünyanın dört bir yanında sokaklara, üniversitelere bakın.

Daha önce hiç olmamış bir şey gerçekleşiyor.

Gerçekleri gören, zulme kayıtsız kalmayan, siyonizmden nefret eden vicdanlı bir nesil yetişiyor.

Harvard'dan Oxford'a, batı dünyasının en iyi üniversitelerinde bu tutum dalga dalga yayılıyor.

Bugün sokaklarda, kampüslerde gördüğünüz protestocu gençler birkaç yıla kadar hayata karışacak.

Mezun olup karar alma mekanizmalarına katılacaklar.

Ve bugünleri unutmayacaklar.

100 yıl önce temelleri atılmış siyonist düzenin temellerini sarsacaklar.

Kolay olmayacak, belki uzun yıllar alacak ama gençler umut veriyor.

Bu neslin bir özelliği daha var.

Siyonizmi ayakta tutan kapitalist düzenin iki ana ayağından birini, tüketimi temsil ediyorlar.

Arz talep dengesinde ağırlıklarını koymaları durumunda, İsrail'in ve siyonistlerin önce mali gücünü, ardından lobi kapasitesini kırmaları bence mümkün.

Bu da kapitalizmin, siyonizmin ve Yahudi lobisinin artık zararlı olduğunu düşünmesini sağlayabilir.

Niye olmasın?

Gençlerin gücünü küçümsememek lazım.

Bu meselenin bir boyutu.

Diğer boyutuna gelince.

Uluslararası Adalet Divanı'ndaki tedbir kararlarına rağmen İsrail'in bunu yapması, asıl soykırım yargılamalarının başlamaması için bir neden bırakmadı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama talep etmesi olumlu karşılanırsa, UAD'deki dava için de önemli bir dayanak olacak.

BM Genel Kurulu'nun Srebrenitsa için "Soykırımı Anma Günü" ilan etmesi de İsrail'in soykırım mağduriyetini tekeline almasını kıracak.

Malumunuz kendi yaptıkları farklıymış gibi gelen sert tepkilere hemen Holokost'u hatırlatıp karşıdakine antisemitist yaftası yapıştırarak cevap veriyorlar.

Bu söylemin on yıllardır süren ve İsrail'e fayda sağlayan gücü de gittikçe zayıflıyor.

Son olaraksa İspanya, Norveç ve İrlanda Filistin'i tanıdıklarını resmen ilan etti.

Yani Batı dünyası bile artık İsrail'e "Senin varlığın ve güvenliğin Filistin devletinin güvenli şekilde var olmasına bağlı. 1967 sonrasındaki işgal topraklarından çekil" diyor.

Bu baskılar günün sonunda ya İsrail'e geri adım attıracak, ya da İsrail ABD'yi kendisiyle birlikte bataklığa çekecek.

Ama bu düzen değişecek.

Değişmeli!


Yazarın diğer yazıları