ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Kayseri'deki olaylar ve ırkçılık

Kayseri'deki olaylar, Türkiye'de göçmenler ve mülteciler meselesine dair artan toplumsal gerilimin bir yansıması. Peki neden? Yerel halk ile göçmenler arasındaki gerilimi ne tetikliyor? Mesela, Kayseri'de ki olaylar; göçmenlerin ekonomik hayata katılımı, sosyal entegrasyon sorunları ve toplumsal tepkiler bağlamında nasıl denklemlenir?

Kayseri'deki Suriyeli göçmenler-mülteciler, ticaret ve üretim sektörlerinde faaliyet göstererek, ekonomik hayata entegre olmuş durumdalar. Sonuçta, hayatta kalmaları için para kazanmak ve çalışmak zorundalar değil mi? Ancak bu durum, bazı yerel halk tarafından haksız rekabet olarak algılanıp tepkiyle karşılanıyor. Yani, göçmenlere- mültecilere karşı toplumsal tepkilerin artma nedenleri arasında, ilk sırayı ekonomik sıkıntılar yer alıyor. Yerel halk, mültecileri daha ucuza çalıştıkları için, işsizliğe neden olmakla suçluyor. Ayrıca, kültürel farklılıklar, entegrasyon süreçlerinde yaşanan zorluklar da, tepkileri artırıyor. Yine, bazı insanlar, mültecilerin suç oranlarını artırdığına inanıyor ve tüm veriler tersini söylese de güvenlik endişeleri yaşadıklarını iddia ediyor. Tabi medyanın popülist yaklaşımını da nedenlere eklemek şart. Medyanın yaptığı olumsuz haberler, mültecilere yönelik önyargıları ve korkuları topyekün körüklüyor. Öte yandan, bazı politikacıların, mültecileri siyasi gündemlerinde kullanarak toplumsal desteği artırmayı amaçlaması işin tuzu biberi oluyor. Bizlerde doğal olarak, tıpkı, Kayseri'de olan olaylar gibi, bu tepkilerin de, zaman zaman şiddet olaylarına dönüştüğüne, çatışmalara neden olduğuna üzelerek şahit oluyoruz. Peki ya mülteciler, göçmenler cephesinde ne oluyor? Mülteciler- göçmenlerde, Türkiye'deki hayat pahalılığı, çocuklarının okullarda ayrımcılığa maruz kalması ve şiddet olaylarına dair endişe içinde yaşıyorlar. Dolayısı ile kendilerini korumak için, hızla gettolaşıyorlar.

Ez cümle, öncelikle; İnsanlık onuru ve değerleri, tüm insanların eşit, saygın ve adil bir şekilde muamele görmesini gerektirir. Ancak, mültecilere yönelik saldırılar ve ayrımcılık, bu temel insan hakları ilkelerini pervasızca ihlal ediyor. Oysa, insanların adil, eşit ve saygılı bir şekilde muamele görmesi, her bireyin doğuştan gelen, en vazgeçilemez insan hakkıdır. Evrensel insan hakları bildirgesi de bu prensiplere dayanarak, her bireyin özgürlük ve güvenlik içinde yaşama hakkını savunur.

Sonrasında: Türkiye kendine bir utanç sayfası daha eklemek istemiyorsa, toplumsal tepkilerin azaltılması ve mültecilere yönelik saldırıların önlenmesi için destek projeler üretilmeli. Dahası, mesela mültecilerin yaşadığı bölgelerde güvenlik önlemleri artırılmalı ve olası şiddet olaylarına karşı hızlı müdahale ekiplerinin oluşturulmalı. Yerel halkın mültecilere yönelik önyargılarını azaltmak, diyalog ve işbirliği sağlamak için topluluk destek grupları oluşturmalı. Kayseri'de gelişen olaylar ışığında acil önlemler şart..


Yazarın diğer yazıları