ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Suikast girişimi kime yaradı?

ABD'nin eski başkanı Donald Trump...

Cumhuriyeti Parti'nin Ulusal Kongresi'nde büyük bir coşkuyla karşılandı.

Suikast girişiminin ardından kamuoyunun karşısına çıktığı ilk organizasyondu.

Tezahüratlar ve ıslıklar onun içindi.

Daha üç gün önce mitingde kulağını sıyırıp geçiren mermiye rağmen oldukça sakin görünüyordu.

Kulağındaki bandajla öylece durması bile "Mücadeleye devam" mesajıydı.

Çok da bir şey söylemesine gerek yoktu.

Cumhuriyetçi Parti, kongrede onu resmen başkan adayları ilan etti.

Zaten fiilen böyleydi, resmileşmiş oldu.

Suikast girişiminin ardında pek çok sebep var.

Amerikan toplumun son dönemde iyice kutuplaşması bunlardan biri.

Bana kalırsa bireysel silahlanmanın yoğunluğu da bir başka önemli sebep.

ABD bu konuda dünyada ilk sırada.

320 milyonluk ülkede bireylere kayıtlı 393 milyon silah var.

Yani her 1 kişiye 1,2 bireysel silah düşüyor.

Üstelik bunlar sadece kayıtlı olanlar.

Dahası ABD'de askeri nitelikteki saldırı silahlarını bile kolaylıkla satın alabilirsiniz.

Mühimmat satılan otomatlar bile var.

Son saldırıda kullanılan AR-15 tipi tüfek de en tartışmalı olanlardan biriydi.

Bireysel silahlanmayı şiddetle savunanlardan olan Donald Trump'ı hedef alması hayli ironik.

Şimdi gelelim asıl soruya...

Bu suikast girişiminin kime yaradığına.

Aslında buradan bakınca fayda sağlayan üç kesim görüyorum.

Ama şimdiden şunu belirteyim, bu tespitler "Saldırıyı kim organize etti?" ya da "Saldırının arkasında kim var?" sorularına ilişkin değil.

Onu bulmak güvenlik güçlerinin işi.

Ben daha çok sonuçlarıyla ilgileniyorum.

Suikast girişiminden fayda sağlayanlardan biri bizzat Donald Trump...

Ölümün kıyısından henüz dönmüşken, Gizli Servis onu apar topar uzaklaştırmaya çalışırken kalkıp yumruğunu sıkarak "mücadele" mesajı vermesi, anlık fırsatları değerlendirmeyi ne kadar iyi bildiğini de gösteriyordu.

Trump aslında saldırıdan sonra halkın karşısında yapacağı ilk konuşmayı oldukça sert ifadelerle doldurmuştu.

Ama bu konuşmadan vazgeçtiğini açıklamıştı.

Belli ki biraz sakinleşmenin herkesin faydasına olacağını anladı.

Buna karşılık suikast girişimini oy oranın ciddi şekilde artırma potansiyelinin de farkında.

Belki de sakinliği bundan.

Zaten arkasındaki safları sıklaştırdı.

Gerginliğin daha da tırmanmasını istemeyenlerin oylarını alabilmek için de hesap yapması şaşırtıcı olmaz.

Suikast girişiminden sonra oy kullanmak için kayıt yaptıranların sayısı hızla arttı.

Geçmişte ise Ronald Reagan'ın oy oranı da vurulduktan sonra 8 puan artmıştı.

Üstüne bir de hakkındaki bir federal davada suçlamanın düşürülmesi Trump için muhteşem bir rüzgâra dönüştü.

Artık kimse onun hakkındaki davalardan, suçlu olduğu yönündeki tartışmalardan bahsetmiyor.

En azından son günlerde...

Bundan sonraki süreci nasıl yöneteceği de önemli olacak elbette.

Demokrat rakibi, Başkan Joe Biden'a gelince.

Son dönemde onun için de işler hiç iyi gitmiyor.

Özellikle de Trump'la canlı yayın münazarasından sonra sağlığı ve performansı hakkındaki olumsuz düşünceler iyice artmıştı.

Bir bağış toplantısında Trump'ı hedef tahtasına oturtmaktan bahsetmesiyse günümüzde en çok tartışılan ifadesi.

Bunun doğru bir ifade olmadığını kabul etti.

O da ortamı sakinleştirici açıklamalar yapıyor.

Ama tüm bu hengâme içinde dikkat çekici bir detay daha var.

Son günlerde Biden'ın yaşlılığı ve sağlık sorunları da konuşulmaz oldu.

Bu da onun için seçim yarışında avantaja dönüştürülmeye müsait bir fırsat olabilir.

Üçüncü kazanansa bana kalırsa halk.

Çünkü az önce de bahsettiğim gibi seçimlere doğru toplum iyice kutuplaşmaya başladı.

Suikast girişimi de yüksek ihtimalle bunun sonucu olarak nitelenecek.

İşte böyle bir ortamda, herkesin biraz sakinleşmesi ve rakiplerin buna önayak olması bence çok önemli.

Sükûnet ve huzur herkese lazım.

Öte yandan Trump'ın başkan seçilme ihtimali gittikçe güçleniyor.

ABD'de de uzmanların genel kanısı bu yönde...

Trump parti kongresi öncesinde Başkan Yardımcısı adayını da açıkladı.

Ohio Senatörü James David Vence oldukça ilginç bir profil.

ABD Başkanı Biden onu "Trumpın klonu" diye niteliyor ancak geçmişte Trump'a karşı çok sert açıklamaları vardı.

39 yaşında.

İşçi bir aileden geliyor.

Hukuk mezunu.

Irak'ta da savaşmış eski bir asker.

Parti içinde oldukça popüler.

Sert muhafazakar.

Hatta birçoklarına göre aşırı sağcı.

Oldukça dindar.

Kürtaja ve eşcinsel evliliğe karşı.

Ayrıca göçmen karşıtı.

Ukrayna'ya yardımlara karşı çıkıyor.

"Ukrayna'ya ne olacak umurumda değil" diyordu.

Çok sıkı bir İsrail destekçisi.

Gazze konusunda İsrail'e "Dur" denilmesinden bile rahatsız.

Daha fazla para ve silah gönderilmesini istiyor.

Ayrıca Ortadoğu'da bu kadar ABD askeri olmasına da karşı ki bu tutumu Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde işine yarayabilir.

Tüm bunlara karşılık Türkiye hakkında kamuoyuna yansımış bir açıklaması, fikir beyanı yok.

Daha ilginç olanıysa şu...

2016'da Trump'a "Hitler" yakıştırması yapıyordu.

"Asla onun adamı olmadım, ondan hiç hoşlanmıyorum" diyordu.

Berbat bir aday olduğunu söylüyordu.

"Trump'a oy veren aptaldır" diyordu.

Klinik bir vaka olduğunu söylüyordu.

"Zehirli" ve "Kültürel uyuşturucu" diyordu.

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Söylemlerinde hızlı ve ilginç bir dönüşüm yaşadı.

2021'de senato yarışına katıldı, Trump'tan özür diledi.

Sonrasında senatör seçildi ki bu özrün payının büyük olduğu düşünülüyor.

Çünkü 2022'de senatör olmasında Trump'ın da desteği etkili olmuştu.

Sonrasında Donald Trump'a büyük bir sadakatle bağlandı.

Trump seçilirse, yeni Başkan Yardımcısı ile birlikte uygulayacağı politikaların Türkiye için nasıl sonuçları olacak merak içindeyim.


Yazarın diğer yazıları