Petro-dolar ve değişen dengeler
ABD'nin uzun zamandır dünya üzerinde baskınlığı var.
Küresel dengeler buna göre şekilleniyor.
Bu baskınlık hem askeri hem siyasi, hem de ticari ve ekonomik.
Zaten hepsi de birbiriyle bağlı.
Ancak bir süredir bu dengeler değişiyor.
Tek kutuplu dünyadan çok kutuplu, belki daha doğru ifadesiyle çok merkezli dünya düzenine seyir var.
Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS'in günden güne daha ön plana çıkması da bundan.
Türkiye'nin batı ile iş birliğini sürdürürken doğudaki bu bloklara ilgi duymasını da son derece sağlıklı buluyorum.
Türkiye ayrıca kendi merkezini de oluşturuyor ki Türk Devletleri Teşkilatı bunun için oldukça kritik önemde.
ABD sadece siyasi açıdan değil, ticari ve finansal açıdan da bir geri gidişin içinde.
Petro-doların artık eskisi kadar güçlü olmaması küresel finans düzeninde de yeni bir değişimin rüzgarlarını hissettiriyor.
Mesele ABD ve Suudi Arabistan'ın 50 yıl önce, 8 Haziran 1974'te imzaladığı anlaşmaya dayanıyor.
1973'teki Arap-İsrail savaşında bölge ülkeleri ABD'nin İsrail'e verdiği desteğe karşı Washington'ın canını yakan bir ambargo uyguladı.
ABD'ye uygulanan petrol ambargosu ciddi bir krizdi.
Çünkü o dönemde ABD, petrol ihtiyacının ancak küçük bir kısmını kendi topraklarından karşılayabiliyordu.
Bir yıl sonra imzalanan anlaşmayla ambargo aşıldı.
Lakin o anlaşmada petrol satışlarının ABD Doları üzerinden fiyatlandırılması kabul edildi.
Yani anlaşma petrolün sadece ABD Doları ile satın alınabilmesini sağladı.
Karşılığında Amerikan yönetimi Suudi Arabistan'a askeri yardım ve koruma vadetti.
İşte petro-dolar döngüsü böyle başladı.
Sadece bu da değil.
Anlaşma Suudi Arabistan'ın Amerikan ekonomisine yatırım yapmasını da zorunlu kıldı.
Fazla petrol gelirlerini ABD bonolarına yatırma mecburiyeti getirdi.
Bu ne demekti biliyor musunuz?
Ülkede istikrarlı şekilde sürekli olarak yüklü miktarda yabancı sermaye girişi olacak demekti.
Ülkedeki faiz oranlarının düşük seyretmesi anlamına geliyordu.
Bu verileri gören diğer ülkeler de ABD'ye yönelecekti ki öyle de oldu.
Para parayı çekti.
Günün sonunda dolara sonu gelmeyen bir talep oluştu.
Haliyle ABD doları en güçlü ve istikrarlı para birimi haline geldi.
ABD bunu kullanarak zaman içinde bölgedeki diğer Arap ülkeleri üzerinde de etkisini artırdı.
Amerikan ekonomisi ve finansal sistemini için muazzam bir küresel güç demekti.
Çünkü Amerikan hegemonyasının temel taşı, küresel finans piyasalarının dolar üzerinden şekillenmesidir.
O anlaşma geçtiğimiz haftalarda sona erdi.
Henüz yenilenmedi.
Petro-dolar devri resmen ve fiilen sona erdi demek çok da doğru olmaz ama çok önemli bir kritik bir boşluğun içindeyiz.
Şu anda fiilen durum pek değişmemiş olsa da petrolü dolarla satın alma zorunluluğu resmen yok.
En azından şimdilik.
Bu durum küresel finans piyasalarını derinden etkileyebilir ama yerine bir alternatif koymak da pek kolay değil.
Rusya ve Çin gibi bazı ülkeler ikili ticaretlerde yerel para birimlerini kullanmaya başladı.
Türkiye de bunu kısmen yapıyor.
Petrol ticaretinde kalıcı olarak yapabilmek için yepyeni bir düzen kurma ihtiyacı var.
Aslında Rusya ve Çin'in başını çektiği BRICS ülkeleri uzun yıllardır bir ortak para birimi üzerinde konuşuyor ama dediğimiz gibi bunlar çok uzun altyapı çalışmaları gerektiren ve üye ülkelerin ekonomilerinin birbiriyle uyumlu hale gelmesine ihtiyaç olarak ağır değişimler.
Bu noktada BRICS'in son dönemdeki genişlemesini hatırlamakta fayda var.
Ocak ayında platforma Suudi Arabistan, Mısır, İran, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri de katıldı.
Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol ihracatçılarından.
BRICS'e ve ona ait kalkınma bankasına katılması, petro-dolar sistemini hayata geçiren imzacı ülkelerden biri olması nedeniyle hayli dikkat çekici.
Bir başka deyişle, küresel ekonomideki Amerikan hakimiyetini kırmak için petro-doları döngüsünü kırmak şart.
Bunun için de Suudi Arabistan'ın BRICS cephesinde olması hayati önemde.
Riyad petrol alıcılarına dolarla mı satış yapmaya devam edecek, yoksa başka bir para birimi mi kullanacak?
Bu sorunun kalıcı olarak bir cevabı bulunduğunda, dünya büyük değişimlere gebe olabilir.
Petrol dışındaki birimlerle satış yapan bazı ülkeleri hatırlayalım.
Saddam Hüseyin dönemindeki Irak bunlardan biri.
İran ve Venezuela da diğerleri.
Washington petro-dolar döngüsünün kırılmaması için gerekirse sert güç kullanabileceğini geçmişte önce gösterdi.
Günümüzdeki durumlarına bakarsak, ABD'nin gazabını göze alabilmek gerektiğini de unutmamak lazım.
Fakat bugün küresel dengeler geçmişten farklı.
ABD ve Batı'nın karşısında ekişine göre çok daha güçlü bir blok var.
Böyle bir hamlenin siyasi, ekonomik hatta askeri sonuçlarının ne olacağını ise zaman gösterecek.
Özellikle de 3. Dünya Savaşı ihtimalinin konuşulduğu bugünlerde, doğru zamanda doğru hamleyi yapmak hayati önemde.