İndirim, indirim, indirim!

Alışveriş merkezlerinin vitrinlerinde büyük harflerle yazan "İndirim" tabelaları.

Markaların "son fırsat" kampanyaları,

Daha ucuza almak uğruna bir nevi hayatta kalma mücadelesine dönüşen insan kavgaları.

Modayı yakalama arzusu ve dahası...

Peki, diğer tarafta neler var?

Açlıkla savaşan milyonlarca insan... Daha bir çantası olmadan öldürülen milyonlarca bebek... Çocuğuna aldığı kıyafeti giydiremeden ölen anneler...

Sırf bir çanta ya da telefon için saatlerce kuyrukta bekleyenler, cazip indirimlerin olduğu alışveriş merkezleri, her gün hayatta kalmaya çalışan milyonlarca insan. Bu cümleleri üzerine basa basa yazıyorum. Bu çelişki, insanın vicdanını derinden sarsın diye. Her indirimde, her "çok satan" üründe, tüketim toplumunun amansız hırsını görelim diye. Asıl acı olan ne biliyor musunuz? Aynı dünya üzerinde bu "lüks" hayallerimizin bedelini, açlıkla, sefaletle, savaşla, ölümle ödeyenlerin varlığını fark etmemek.

Gerçekte olan ne biliyor musunuz? Her gün ne yiyeceğini, hangi kıyafetleri giyeceğini, hangi eve sığınacağını düşünenlerle yıllık tatil planlarını yapan, indirimdeki ürünlerin ne kadar "uygun" olduğu üzerine kafa yoran insanların "insanlık" krizi. Dünyada "kolay" kazanç, başkalarının emeğiyle ya da onların yokluğuyla elde ediliyor, farkında mısınız?

Her yıl binlerce çocuk, yoksulluk ve savaş yüzünden hayatını kaybederken, dünyanın bir alışveriş festivali havasında dönmeye devam etmesi normal mi? Bir parça fazlalığın, başkalarının hayatına nasıl mal olabileceğini görmüyor musunuz? Kendimize şu soruyu soralım mı: Gerçekten ihtiyacımız olanı alıyor muyuz?

Yoksulluğu ve savaşı bir şekilde "uzak" bir kavram olarak görmeyi bırakmamız lazım. Bizi kandırıyorlar; bir ilüzyon içindeyiz. İndirimli alışverişin bir "kutlama" olarak sunulması, en temel insani soruları unutmamıza neden oluyor.

Ve bu gerçekler, görünmeyen bir yansıma gibi... Lütfen farkında olalım.