Gül bahçesi "Kadın"
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren bir sıfır, belki de 5 sıfır geriden başladığımız bir hayat... Daha anne (kadın) karnında cinsiyetimiz yüzünden istenmeyen bebeksin. Hayata gelmesini sağlayan karnında 9 ay büyüten kadına düşmanlık... Toplumların iyi bir geleceği için önce kadına saygı ve sevgi ile mümkün olduğunu bilmeliyiz ve bunu aklımızdan asla çıkarmamalıyız.
İnsan türünün öteki yarısı, dişisi gözüyle yaklaşılmadığı sürece mutsuz ve sorunlu yok olmaya mahkum bir toplum ve dünya düzeni ile karşı karşıyayız.
Kadının eğitimi konusunda hemfikiriz elbette. İnsanoğlunun başlangıcını ve ilk temasın anne ile olduğunu düşünürsek, anne yani kadının eğitimi savunulmalıdır.
Aile, anne, eş... Elbette baba otoritesini de yoksaymayarak "eğitmen ve rehber" olma konusunda kadının önemini her zaman hatırlamalıyız. Kadının doğumundan -fıtraten- var olan yetenekleri, onun bu hayattaki rolünün büyüklüğüne vurgu yapar. Ey insan oğlu, sen neden bu denli kötülük için beynini çalıştırıyorsun?
Kadın, bugün iş hayatında daha fazla varlık göstermiş olsa da, eskiden beri farklı işlerde, tarlada, evde, bahçede farklı alanlarda varlık gösteriyordu. Sırtında bebeği pamuk toplayan kadının gücünü, varlığını asla unutmamalıyız. Ev işleri, bir evin düzeni, çocukların ve eşlerin sorumlulukları, bu yolculuklarda rehberlik etmesi kadının öneminin en belirgin göstergesidir. Belki bazı kadınların eğitimi yoktu ama hayat okulunda okumayı bilmeden okumanın gücünden fazlasıyla emindi. İşte bu yüzden de kadın her dönem güçlü ve değerlidir.
Beklenmedik durumlarda duygularımızı pozitif bir gülümsemeye saklayabiliyoruz; bu da bizi daha güçlü kılıyor. Bu, aklınızın bir köşesinde dursun.
Kadına yönelik her türlü fiziksel ve ruhsal şiddetin her zaman karşısında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Birliğimiz, geleceğimiz ve varlığımız için kadın sadece baş tacı edilebilir. Sevgi tomurcukları olan kadınları incitmeyin. Varoluşumuzun aracı kadınların değerini bilin ve öğretin. Öfkelerinizi kontrol edin. Bu arada, elbette ki kadının kadına uyguladığı şiddetin de karşısındayız. Yıllardır çalışan bir kadın, bir anne olarak ben de fiziksel olmasa da ruhsal şiddete maruz kaldım. Hatta hiç unutmuyorum, anne olduktan sonra "doğuran kadın çalışmasın" cümlesini bizzat yine bir kadın tarafından duydum. İçsel yolculuğu neydi bilemem. Ama beni anlamadığı, anlamak istemediği çok aşikardı.
Sözüm ona, sevgi sözcükleri arasında ötekileştirilen, küçümsenen kelimeler ile daha niceleri... yapmayalım, etmeyelim... gereksiz hırslar, gereksiz beklentiler ile hayatı daha zor hale getirmeyelim...
Şiddeti hayatımızdan uzak tutmanın yolları konusunda el ele verip, her kadının bahçesindeki tohumlara gül açmaları için izin verelim..