İyi geceler Gazze
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından her yıl tertip edilen bir etkinlik vardır. Edebiyat festivali. Bu sene on beş yaşına bastı. Festivalin bölümlerinden biri şiir okumaları idi. "Filistinli şehit şairler anısına" başlığı ile yapıldı. Programın ev sahipleri TYB İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı ve Rami Kütüphanesi Müdürü Ali Çelik'i gördük ilk önce kürsüde. Sonra da sunuculuğu üstlenen Selahaddin Kocaaslan bir bir isimleri davet etti, şiir dilinde Filistin'i, Kudüs'ü, Gazze'yi anmak ve anlatmak için.
İsmail Hakkı, Burak Haktanır, Ali Nuri Türkoğlu, Ayçin Kantoğlu, Peren Birsaygılı Mut, Cemaleddin Tül... Şairlerin mısralarında aradılar, aradık; hüznü, direnci, insanlığı...
Sabah saatlerinden itibaren endişelenmeye başladım, ya diğer okuyucularla aynı şiirleri seçersem, tekrar düşersem, düşersek? Sonra aklıma geldi ki duaya benzer şiir. Tekrarı zarar değil, tersine kârdır, tattır, kuvvettir, şevktir.
Prof. Dr. Cengiz Tomar çevirileri ile önce Nizar Kabbani'nin mısralarına baktım;
Ağladım tükeninceye kadar gözyaşları
Namaz kıldım sönünceye dek kandiller
Rüku ettim usanıncaya kadar
Sordum Muhammed'i, İsa'yı sordum sende
Ey nebiler menbaı Kudüs...
Camilerinin minareleri mahzun bugün
Ey Kudüs, siyahlara bürünmüş güzel
Kim çalacak Kıyamet Kilisesi'nin çanını
Sabahında pazarların?
Kim götürecek çocuklara oyuncakların
Miladında İsa'nın
Ey Kudüs, hüzünler şehri Kudüs
Göz kapaklarında dev dalgalar dolaşan
Kim durduracak düşmanı, üzerine çullanan?
Ey dinlerin incisi
Kim silecek kanarlı duvarlarından?
Kim kurtaracak İncili'i?
Kim kurtaracak Kur'an-ı Kerim'i?
Kim kurtaracak Mesihi katillerinden?
Kim kurtaracak beşeriyeti bunlardan
Ey Kudüs ey şehrim
Ey Kudüs ey sevgilim..."
Sonra Mahmud Derviş, O topraklardan memleketine bakarak dünyaya ses veren şairlerden bir diğeri...
"Öldürdün beni. Ama unuttum senin gibi ölmeyi"
Kudüs'te, yani eski sur'un içinde
Geçiyorum, bir zamandan diğerine, beni yönlendiren
Hatıralardan beri, orada paylaşır peygamberler
Mukaddes tarihi .... Yükselirler semâya
Dönerler geriye daha az kederli, Sevgi
Ve barış, gelir bu şehre her iki mukaddes"
İçeriden gelen seslerin ardından, o torağın dışından oraya bakarak okuyan şairlere düştü yolum. Biri ikaz, biri arayış, hepsi yakarış.
Cahit Zarifoğlu demiş ki;
"Filistin bir sınav kağıdı
Her mü'min kulun önünde
De gerçeği yaz: Hakikat şehitliğe koşmaktır
De isyan çağır yolun açılır cennet köşelerine"
İsmet Özel neyi kast etmiştir, başka mesele. Ama ben bu günlerde bunu anlıyorum onun "Münacaat"ında.
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?"
Son durak yine bir iç ses. Kısa süre önce şehit olan 32 yaşındaki şair, yazar
Hiba Kemal Ebu Nada'nın şiiri değil, son seslenişi ve son emaneti.
"Gazze'nin gecesi, roketlerin ışıltısı dışında karanlık, bombaların sesi ışında sessiz, duanın rahatlığı dışında korkunç, şehitlerin ışığı dışında siyahtır. İyi geceler Gazze"
Filistin duaları ve şiirleri Allahın katında kabul olunsun.