Âdet yerini bulsun
Geleneksiz âdetler etrafımızı sardı. Öyle şey mi olur demeyin. Kına gecesine bekârlığa veda partisini, diş buğdayına da baby showerı katarız! Bir de organizasyon firması buluruz! Sonra gelsin layklar, gitsin takipler...
Hayat doğumla ölüm arasında ve bu ikisi içindeki her durakta nefeslenerek akıp gidiyor. İnsanlar ise yaşadıkça bu duraklardaki değişim ve dönüşümü, başlangıç ve bitişleri kutsama, kutlama veya anmaya girişiyor. Geleneğimiz, adetimiz dediğimiz pek çok ritüel de buradan kaynıyor. Kısa bir süre öncesine kadar her toplum kendi inanç ve değerleri ile bu ritüelleri gerçekleştiriyordu. Âdetler, yaslandıkları yüzlerce yıllık gelenekle yaşıyordu. Temelde inançtan beslenen kültür, oradan gelişen medeniyet insana doğumdan ölüme kadar her ânı, her durağı, bezeyerek, anlam yükleyerek, çoğaltıp paylaşarak yaşatır. İnançların, kültürlerin farklılığı, geleneklere, adetlere de yansır-dı. Dünyada artık hiç böyle bir farklılık yoktur, demek de zor. Ama baskın çıkan beynelmilel kabul gören yeni adetleri var eski köyümüzün. Evet, dünya bizim eski köyümüz. Yeni yeni adetler getirdik. Bizim gibi köklü bir kültüre sahip toplumların bir sancısı da melezlik. Ne yardan, ne serden geçiyoruz; hem beybi şaavır (baby-shower), hem lahusa mevlidi! Hem gelin kınası, hem bekarlığa veda partisi! Acaba başka ülkelerde, başka kültürlerde de bu karmaşa var mıdır? Aslında her biri kendi içinde anlamlı, tutarlı şeyler olabilir. Fakat hepsini aynı toprağa ekip, aynı hayata sığdırmaya çalışınca ortaya sosyal ve manevi bakımdan zenginlik değil, yordamsızlık, kafa karışıklığı çıkıyor. Halbuki bütün gaye hayatın önemli günlerini daha güzel, daha unutulmaz kılmak. Ama o kadar çok önemli ve özel günümüz var ki olağan ve sıradan olana özlenir oldu.
Beybişaavır (Baby shower)
Bu da bir erken dönem 'hoş geldin bebek' kutlaması. Aslında Viktoryen dönemi İngiltere'sinden geldiği rivayet ediliyor. Ve 50'li yıllara kadar da doğumdan sonra yapılıyor. Ama bu dönemle beraber doğum öncesine alınıyor. Hedef; doğuma az vakti kalan anneyi bu stresli dönemde eğlendirmek. Üstelik artacağı düşünülen harcamalara biraz olsun destek vermek. Partiyi annenin yakın arkadaş veya akraba çevresi organize edermiş. Yani, orijinal hali böyleymiş. Pekiyi günümüzde uygulama nasıl? Şöyle; bir organizasyon şirketi bulunur, davetin teması organizatöre anlatılır. Bu hayallerle uyumlu renk ve süslemelerle ortam şenlendirilir. Bunun için mekân, bebeğin müstakbel evi olur veya bu tip partiler için açılmış yerlere de gidilir. Davetliler için hediyeler alınır. İkram da sipariş edilir. Ha, derseniz ki yok ben kendim hallederim, o zaman size toptancı yolu göründü demektir. E hani biz anneyi dinlendirip maddi destek sağlayacaktık? Bugünlerde verilecek tek destek sosyal medyada paylaşılan fotoğraflara beğeni garantisi.
Cins bir parti!
Bebek bekleyen ailelerin en heyecanlı dönemleri bebeğin cinsiyetini öğreninceye kadar geçen süredir. Görüntüleme sistemleri hayatımıza gireli çok oldu. Ele alınan ultrason çıktıları "ilk fotoğrafı teyzesiii!" diye yüzümüze sallanıyor. Bu da bir tören. Ama ötesine de geçildi hamdolsun. Artık cinsiyet belirleme partileri var! Bebeklerinin cinsiyetinin yazıldığı kağıdı zarfın içinde alan çiftimiz, ailenin geri kalanının ve dostların olduğu parti alanına geliyor. Her yer pembe-mavi. Büyük bir heyecan fırtınası ve final: Zarf açılır, bebeğin cinsiyeti davetliler huzurunda öğrenilir.
Kına gecesi
Kına gecelerinin farklı yörelerde başka başka uygulamaları var. Ama genel olarak gelin olacak hanım kızımızın baba evindeki son gecesi diye bilinir. Yani eskiden öyleydi. Kına gecesinde, erkek evinden kız evine, bir elde çay ve ceviz yaprağı ile karılmış kına, öbür elde de yemişlerle gidilirdi. Gelin kız başında kırmızı duvağı ile bir yerde oturur, kayınvalidesi tarafından eline kınası konulur, mümkünse bir de lira basılırdı. Türküler, manilerle genç kızın baba evine vedası seslendirilir, biraz da gözyaşı dökülürdü. Şimdilerde bu iş de organizasyon firmalarında. Neyse ki onlar var! Eskiden genç kızların kolunda evin salonundaki davetlilerin huzuruna çıkan gelin hanım, artık organizasyon firmasının dansçı kızlarıyla piste adım atıyor. Yani adı kına gecesi ama gelenekselliği tartışılır.
Bekârlığa veda partisi...
Batı kültüründeki çıkış noktası ile bugün buralardaki uygulama biçimi arasında hiçbir benzerlik yok. Evlilik bağı ile sınırlanacak olan hayatında, evlilik öncesi son hovardalık girişimini yapmak isteyenlerin favori eğlencesi. "Bekârlığa veda partiniz, evliliğe veda olmasın!" diyenlerin uyarısı da aslında olayın çıkış amacına üstü kapalı işaret ediyor. Bizim buralarda, kız-kıza, erkek-erkeğe diye tarif edilen eğlenceye denk geliyor. Son yıllarda iyice gelin kınası-damat traşı tadı veren uygulamaları da yok değil. Aslında bu eğlencenin içeriğini belirleyen de doğrusu, sosyo-ekonomik ve kültürel şartlar.
Tuzlama, ilk saç kesme, diş buğdayı, tıpış çöreği...
'Tuzlama', bebeciklerimize konserve muamelesi yapan büyük annelerimizden kalma bir adet. İlk saç kesme de gelenekte törenleştirilmiş. Bu saçtan bir tutamın saklanması, çocuğa hediyeler alınması âdetten. Diş buğdayı için rivayet çeşitli. Kimi yörelerde bebeğin ilk dişini akrabadan kim fark etmişse, o kişi bebeğe hediyeler alıyor, sonra diş buğdayı çereziyle beraber bebeği ailesi ile evinde ağırlıyor. Ayrıca diş buğdayı pişirildiği gün çocuğun önüne tespih, makas, altın, kalem gibi malzemeler konuluyor. Bunlardan hangisine elini uzatırsa, huyu, gelecekteki mesleği ile ilgili bir işaret verdiğine inanılıyor. Tıpış çöreği de isminden kendini ele veren bir başka âdet; ilk adımları kutlama merasimi. Bu ritüellerin ortak noktası elbette ailedeki "büyüklerin hayır duası".
Bebek/lohusa mevlidi
Aslında bu topraklara ait bir şey arıyorsak bebek sevinci için, işte bu o. Anne doğum sonrası halsiz ama mutlu eve dönmüştür. Etrafında aileden, arkadaştan destek verenler toplanır ve davet için gereken hazırlık tamamlanır. İkram pasta börek de olur, etli pilav da. İsterseniz menüye kinoa salatası da koyarsanız, eğer kısırdan fenalık gelmişse. Ama lohusa şerbeti mühim. Onu atlamamak lazım. Bu, işin ikram faslı. Pekiyi törenin içeriği? Mevlid-i şerif okuyacak bir hoca hanım bulunur. Güzel bir dua edilir. Varsa hatm-i şerif de bağışlanır. Sözü dinlenir bir büyük evlat yetiştirmenin sorumluluğundan söz eder. Eş dost, hısım akraba birbirini görür, haberdar olur, sohbet edilir. Evde yapılanı makbuldür ama şartlar elvermezse bir dış mekânda da olabiliyor.