ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Yeni Yıl, Eski Düzen

Yılın ilk günü. 2025... Bu yazıyı yazarken bile bir el alışkanlığı, eski takvim sayfasına gözüm kayıyor; 2024'ü 2025 yapmak ne kadar da zor. Bir süre daha 2024'ü yazacağım, biliyorum. Çünkü zaman, sadece bir rakam değil, adeta bir alışkanlık gibi. Ama her yılın ilk günü olduğu gibi, bir umut da başlıyor içimde. Belki de dünyanın her köşesinde herkesin aynı dileği vardır: "Savaş olmasın, insanlar mutlu olsun, dünya güzelliklerle dolsun." Gözlerim, sosyal medyada paylaşılan neşeli, renkli fotoğraflara kayarken bir yanda bu dileklerin, bu temennilerin her geçen yıl biraz daha anlamsızlaştığını hissediyorum.

O kadar çok şey değişiyor, ama bir o kadar da değişmiyor. Dünyada huzur, barış, sevgi temennileri her yıl yeni bir takvime başlarken yenileniyor. Ama sonra aynı düzen, aynı acılar, aynı çatışmalar bizi buluyor. İnsanlar aç, evsiz, hastalıklar her yanda. Çocuklar savaşlarda ölüyor, doğa katlediliyor. Hangi dileği tutturdu ki insanlık bugüne kadar? Duygularımızla, umutlarımızla sınandığımız o anları hep birlikte yaşıyoruz, fakat bir adım bile ileri gitmek ne kadar zor.

Ve şimdi, yılın ilk günü. Birçok insan için bu tarih, bir şeylerin değişeceğine dair naif bir beklentiyi, umudu taşıyor. Ama ben hala bu geçişin sihrine inanamıyorum. Hangi mantıkla, hangi duyguyla 31 Aralık'tan 1 Ocak'a geçerken her şeyin değişeceğini düşünüyoruz? Sanki bir sihirli değnek dokunacak ve tüm dünya düzelecek. Her şey yeni yılın sabahında çözülmüş olacak. Hani umut hep var, hani sevgi hep en güçlü yol, ama her geçen gün o sevgiye olan inanç biraz daha zayıflıyor. Düzenin değişeceğine dair inancımız ne kadar gerçekçi, ne kadar saf?

Yine de, her yeni yıl başlangıcıyla bir umut daha doğuyor. Belki de insanlar, umut ettikçe yaşar. Çünkü bu, insanın varoluşuyla ilgili bir şey. Çıkmazda hissettiğinde bile, bir umut ışığı arar, bir değişim bekler. 31 Aralık'tan 1 Ocak'a geçerken her şeyin değişmesini beklemek, belki de hepimizin kalbinde gizli olan bir hayal. Belki de her yıl bir şekilde "belki bu sefer" diyebilmenin, en çok ihtiyacımız olan şey olduğudur. Çünkü o "belki" bile, karanlıkta bir ışık gibi parlıyor.

Evet, belki de her yıl bir daha başlıyor ve biz yine aynı dileklerle yeni yıla adım atıyoruz. Ama içimde bir yerlerde biliyorum ki, bu dileklerin peşinden gitmek, onları yine de tutmak, bir yerlerden bir umut almak, insan olmanın gereği. Bazen şüphelerim, kaybolan inançlarım olsa da, o umudu taşımak, o güzel dilekleri yaşatmak, insanın içindeki en insani şey.

2025'e dair duygularım karışık; umutsuzluk ve umut arasında bir yerlerdeyim. Ama yine de "aman boşver canım," diyorum. Çünkü her yıl bir şekilde bir umut bırakıyor ve o umut, belki de yaşadığımız dünyada kaybolmaması gereken tek şey.


Yazarın diğer yazıları