ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


YAS'AMA!

Son yıllarda Türkiye'de yargı sisteminin işleyişine dair kamuoyunda büyük tartışmalar yaşanmakta. Özellikle polislerin canı pahasına yakaladığı suçluların adli makamlar tarafından serbest bırakılması, toplumda güvenlik kaygılarını artırıyor. Ümraniye'de şehit düşen kadın polis memuru Şeyda Yılmaz'ın vefatının da bu tür olaylar bağlamında ele alınması gerekiyor. Şehidimiz görev başında, 26 suç kaydı olan bir zanlının hedefi oldu. Ancak burada asıl dikkat çekici nokta, bu kişinin daha önce birçok suç kaydı olmasına rağmen nasıl serbest kalabildiği.

Bu sorular, hukukun işleyişi, adalet sistemi ve güvenlik politikaları hakkında önemli sosyolojik ve psikolojik çıkarımlara kapı açıyor. Bir suçlunun defalarca suç işlemesine rağmen toplumda serbest dolaşması, hem mağdurların hem de suçla mücadele eden emniyet güçlerinin üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Suçluların rehabilitasyonu için cezaevine konulmaları bir çözüm olmalıydı, ancak mevcut sistemde bu kişilerin birçok kez kısa süreli cezalardan sonra tekrar toplum içine salınıyorlar.

Hukukun etkin işlemediği veya yargı kararlarının caydırıcı olmadığı durumlarda, bu boşluğu doldurmak için çeşitli sosyolojik tepkiler ortaya çıkabiliyor. Toplumun kolektif olarak hissettiği güvensizlik, uzun vadede daha fazla suçun işlenmesine de sebep olabilir. Çünkü suç işleyen kişiler, yakalanma veya cezalandırılma korkusu taşımadıkları bir ortamda hareket etmekte daha cesur davranabiliyorlar.

Bu durum, polislerin de çalışma koşullarını ciddi şekilde etkiliyor. Bir polis memurunun hayatını tehlikeye atarak yakaladığı suçlu, kısa bir süre sonra serbest bırakıldığında, bu polisin moralini ve motivasyonunu da olumsuz etkiliyor. Suçla mücadelede en ön safta yer alan polisler, hem suçluların hem de adalet sisteminin yetersizliğinin bedelini canlarıyla ödüyorlar. Meslektaşlarının şehit edilmesine tanıklık eden polisler, bu tür olayların artmasıyla birlikte kendilerini daha fazla tehlikede hissediyorlar.

Suçluların çabucak serbest kalmasında sürekli değişen ceza infaz düzenlemeleri ve biriken yargı yükünden dolayı uzun yargılama süreçleri kadar ceza infaz sisteminin ve toplumun sosyolojik bakış açısının cezalandırmaya dönük olmasının etkisi yadsınamaz. Özellikle tekrarlanan suçlar için cezaların daha ağır ve caydırıcı olması sağlanmalıdır. Cezaevleri, sadece suçluların cezalandırıldığı değil, aynı zamanda rehabilite edildiği yerler olmalıdır. Polislerin yakaladığı suçluların adalet önünde hak ettikleri cezayı almaları için adli makamlarla daha güçlü bir iş birliği kurulmalıdır. Bu süreçte polislerin ve diğer güvenlik güçlerinin haklarının korunması da büyük önem taşımaktadır. Ayrıca toplumun suçlulara karşı farkındalığı artırılmalı, vatandaşların suça karşı bilinçli ve duyarlı olması sağlanmalıdır. Suçla mücadelede en ön safta yer alan polislerin korunması ve adaletin tesisi, toplumsal huzurun yeniden sağlanması için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, yargı sistemi güçlendirilmeli, suçluların adil bir şekilde cezalandırılmaları ve rehabilite edilmeleri sağlanmalıdır. Bu süreçte devletin tüm kurumlarının ortak bir sorumluluk taşıması gerekmektedir.

Polisler, hukuk içinde hak ettikleri değeri görmeli ve güvenlik güçlerinin çabaları boşa çıkmamalıdır.


Yazarın diğer yazıları