Konuşacak çok şey vardı,
Konuşacak birileri olsaydı...
Dün gece, deprem korkusunun içimi kemiren sessiz çığlığını yüreğimde yankılandığını hissettim. Uykum, uzak bir hayalden ibaret kalmış, 6 Şubat'ın soğuğu da yüreğime donmuş izler bırakmıştı. Gecenin ayazı, yaşanan acının, belirsizliğin ve yaralarımızın soğukluğunu da beraberinde getirmişti.
Ruhum enkaz, evlerin duvarları arasında kayıp. Depremin acı izleri, sadece yıkıntılar arasında değil, zihnimizde ve kalbimizde de yer etti. Hepimiz, belki de farkında olmadan, bu travmanın etkisi altında soluk alıyoruz.
Acıydı, tecrübenin faturası ödenemeyecek kadar büyüktü 11 ilde 54 bin canımızın kaybı. Acı, bir boya kutusunun tonları gibi belirgin ve sabit değil, sende de bende de her yürekte farklı bir iz bıraktı. 6 Şubat'ta yaşanan depremin ardından, yıkılan duvarların ötesinde kalan umut kırıntılarıyla, göz göze geldiğimiz o sarsıcı gerçek, kalpte nakşolunan bir iz, sönmeyen bir sitem. Her enkaz parçasında her toz zerresinde hayatını kaybedenlerin yarananların gözü yaşlıların çaresizliğine, yitip giden hikayelerine seyirci olduk.
Kaybedilenlerin anısı, acının ağır rengi arasında dahi, yeniden filizlenecek sevgi ve dayanışmanın, umudun rengini andırır. Her bir yürek, karanlık gecelerde bile aydınlığa ulaşabilen bir yıldızın parıltısını arar. Kimi zaman acının ortasında, en ufak bir sıcaklık kıvılcımı bile yüreklerimizi ısıtır, yaralarımıza merhem olur. İşte tam da bu yüzden, o soğuk gecenin ardından, sokaklar, evler, hatta kalpler arasında bir kenetlenme rüzgarı esti. Birbirimize sarıldık, omuz verip, birlikte ağladık. Depremzedeler, hayatın tüm zorluklarına rağmen, yeniden ayağa kalkmayı dendiler. Her bir geriye kalan yaşam, yıkıntılar arasında bile yeniden inşa edilen umut dolu bir hayatın temsilcisiydi. Bizler, onların bu mücadelesinden ilham aldık, acılarımızı paylaştık, dertlerimizi birleştirdik. Çünkü biliyoruz ki, gerçek birlik beraberlik, en zor anlarda ortaya çıkar ve bizler bu zorluğu, el ele vererek aşmayı öğrendik.
Toplum olarak, travmalarımızı yenmek için en önemli adımın, birbirimize olan inancımızı tazelemek olduğunu fark ettik. Soğuk gecelerde, içimizi ısıtan dostluklar, komşuluk ilişkileri ve yardımlaşma ruhu, en büyük destek noktalarımız oldu. Bizler depremzedelerin acılarını yüreğimizde hissedip onların yanında olduğumuzu var gücümüzle göstermeye çalıştık. Bu dayanışma, yaralarımızı sarmanın, umudu yeniden yeşertmenin en güzel örneğiydi. Her birimiz, kendi hayatlarımızda belki küçük acılar, belki büyük zorluklar yaşıyoruz. Ama sakın sabaha barışırız diye küsmeyin kimseye.
Dün gece gökyüzündeki yıldızların yerini alan sevdiklerimize ithafen...
Yazarın diğer yazıları

Kritik eşik aşıldı! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kardeşlik vurgusu: Emperyalist hevesleri kursaklarda bırakalım

Şinasi Yurtsever'den hayranlarını üzen haber: Ünlü oyuncu hayatını kaybetti

Şinasi Yurtsever öldü mü, neden öldü? Şinasi Yurtsever kimdir, kaç yaşındaydı?

Putin'den barış açıklaması: Savaşın sona ermesinde hemfikiriz
