Türk Polisinin Şanlı Yolculuğu 180. Yılında
Polisler için devletin nizamı, milletin güvencesi demek geliyor ilk olarak aklıma. Devletin varlığı adalet, güvenlik ve nizamla mümkündür. Bu üç sacayağından biri sarsıldığında toplumun huzuru da, geleceği de tehlikeye girer. İşte bu yüzden Türk milletinin binlerce yıllık devlet geleneğinde kamu düzenini sağlamak en kutsal vazifelerden biri olmuştur. Göktürklerden Selçuklulara, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar kamu düzenini sağlayan bu yapı, zamanla kurumsallaşarak bugünkü Emniyet Teşkilatımızı doğurmuştur. Tarihte Türklerde asayişin teminatı olan ilk unvanlardan biri "subaşı"dır. Subaşılar, hem güvenliği sağlar hem de gerektiğinde adaletin icrasına destek olurlardı. Selçuklu döneminde ise bu görevler daha organize bir yapıya bürünmüş, şehirlerde asayişi sağlayan görevliler ortaya çıkmıştır. Osmanlı'da ise 19. yüzyıla kadar asayiş işleri Yeniçeri Ocağı'na bağlı kolluk kuvvetleriyle yürütülmüştür. 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasıyla birlikte asayişin yeniden düzenlenmesi ihtiyacı doğmuş ve 1845 yılında Zaptiye Müşirliği kurulmuştur. İşte bu tarih, yani 1845 Nisan'ın ilk haftası olarak Türk Polis Teşkilatının kuruluş günü olarak kabul edilir. Bu teşkilat, zamanla gelişmiş, 1900'lü yıllarda İstanbul Emniyet Müdürlüğü, vilayetlerde ise Emniyet Müdüriyetleri teşkilatlanmıştır.
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Emniyet Teşkilatı da köklü bir dönüşüme uğruyor. Hukuk devrimi, eğitimli polis kadrolarının yetiştirilmesi, kriminoloji ve istihbarat alanlarında uzmanlaşma gibi birçok gelişme, teşkilatın profesyonelleşmesine katkı sağlıyor. Bugün Türk polisi, terörle mücadeleden siber suçlara, organize suç örgütlerinden trafik güvenliğine kadar geniş bir yelpazede milletin huzuru için gece gündüz görev başındadır.
Polis devletin gözüdür, milletin güvence altındaki huzurudur. Polis aslında hayatımızın her anında yer almakta. Çocuğumuzun okula güvenle gitmesinde, yaşlılarımızın sokakta huzurla yürümesinde ve ülkemizin her güvenli hissetiğimiz sınırlarında içeriden korur, bizi kollarlar. Terörün, suçun, anarşinin kol gezdiği bir yerde ne adalet kalır, ne ekonomi, ne gelecek umudu... Tam da bu nedenle polis suçla mücadele ettiği gibi aynı zamanda devletin bekasına yönelen her türlü tehdit ile de mücadele eder.
Milletin yüzünü yansıtan, devletin vakarını temsil eden Türk polisi milletimizin gururu, devletimizin teminatıdır. Görevini yaparken karşılaştığı her zorlukta, yüreğinde yalnızca "Vatan Sağ olsun" diyebilecek bir cesaret taşır. Türk polisi kanunları ve hatta vicdanı da temsil eder. Bu vatan uğruna canını veren şehit polislerimiz, görevlerini layığıyla ifa ederken toprağa düşmüşlerdir. Bu aziz vatan uğruna gözünü kırpmadan şehadete yürüyen yiğitleri de rahmetle anıyorum. Başta yıllardır bu mesleğe kendini adamış, işini her daim aşkla yapan sevgili eşim Levent olmak üzere tüm Türk Polis Teşkilatı'nın 180. Yılını kutluyorum. Allah, tüm emniyet mensuplarımızı korusun. Şehitlerimize rahmet, gazilerimize şükran olsun.