Kör Dünya, Sağır Vicdan
Gazze'de bombalar sustu sanmıştık. 19 Ocak'ta başlayan ateşkesin bir umut taşımasını bekledik. Ama 18 Mart sabahı, İsrail ateşkesi alenen ihlal ederek, şiddetli saldırılarına yeniden başladı. Top, tüfek sustuğu yerde açlık konuşmaya başladı. Bu kez hedefte yine çocuklar var, yine kadınlar, yine yaşlılar... Hedefte yine ölüm, mermiler ise bu kez yoklukla, susuzlukla, açlıkla geliyor.
İsrail, ateşkes sürecinin ardından 2 Mart itibarıyla Gazze'ye insani yardımların girişini engelleme kararı aldı. UNRWA'nın ellerindeki son malzemelerle verdiği mücadele artık tükenmek üzere. Stoklar bitiyor, canlar tükeniyor. Yardım tırlarının geçişine izin verilmiyor. İnsani koridorlar kapalı. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in "Bir buğday tanesinin bile girişine izin vermeyeceğiz" açıklaması, modern çağın en açık soykırım niyet beyanıdır. Bu, bir devlet politikasının insan hayatını bilinçli ve sistematik biçimde hedef almasının ilanıdır. Gazze'de çocuklar bombalarla, soğukta donarak öldü şimdi ise açlıktan ölüyorlar. Binlerce bebek anne sütüne, yaşlılar bir bardak suya, hastalar tek bir antibiyotiğe muhtaç. Bu yaşanan, hiçbir insani değerle açıklanamaz. Bu, bir savaş mı yoksa düpedüz bir insanlık suçu mu? Bu bir katliam, bu bir etnik temizlik değilse ne? İsrail'in zulmü sivilleri olduğu gibi hakikatin sesini de hedef alıyor. Geçtiğimiz günlerde, Gazze'de görev yapan gazetecilerin kaldığı çadır doğrudan hedef alınarak bombalandı. İçerideki basın mensupları diri diri yanarak can verdi. Bu vahşet, canice bir saldırı, gerçeğin üzerini külle örtme çabasıdır. Gazetecileri hedef almak, dünyanın tanıklığını engellemek bu düpedüz savaş suçudur.
Soykırımın tanımı bellidir, bir halkı, bir toplumu sistematik şekilde yok etmek. Bugün Gazze'de yaşananlar, bu tanımın birebir karşılığıdır. İsrail'in uyguladığı abluka, sistematik saldırılar ve aç bırakma politikası uluslararası hukukta açıkça savaş suçu ve soykırım olarak nitelendirilmelidir. Peki dünya nerede? Neden herkes kör, sağır ve dilsiz? Neden sözde medeniyetler suskun? İnsan hakları örgütleri, uluslararası mahkemeler nerede? Neden çifte standart var? Batı'nın bir yerinde çocuk öldüğünde ayağa kalkan dünya, Gazze'de binlercesi can verirken neden sessiz?
Gerçi mesele insanlık değil ki çıkar, mesele adalet değil ki, güç dengeleri. Vicdanlar sus pus, basın görmez, sözde liderler kulaklarını tıkamış. Ama biz susmayacağız! Zulüm, kimden gelirse gelsin zulümdür! Soykırım, kim tarafından yapılırsa yapılsın soykırımdır! Bugün İsrail'in Gazze'de işlediği suçları görmezden gelenler, yarın kendi topraklarında benzer bir felaketle karşılaştığında sessizliğin utancıyla baş başa kalacak. Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Devletimiz diplomatik yollarla mücadele ederken, milletimiz de dualarıyla, yardımlarıyla, vicdanıyla bu davanın önderi. Ama yetmez! Daha sert adımlar atılmalı, daha gür sesler yükselmeli. Zulme rıza göstermek, zulümdür. Sessizlik, ortaklıktır. Yazıma çok sevdiğim büyük şair üstat Sezai Karakoç'un şu cümleleriyle son vermek istiyorum ;
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.
Yazarın diğer yazıları

ABD'de dikkat çeken zirve! Şimşek'ten “kısıtlama” vurgusu

İstanbul'daki deprem sonrası DMM'den 'GPS SATURN' iddiasına yalanlama

Deprem sonrası Türk Kızılay'dan 350 bin kişilik gıda desteği

Bakanlık deprem fırsatçılarına karşı harekete geçti: Haksız fiyat artışlarına büyük yaptırım!
