ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Eko-sistem ve Eko-lojik tahribat

Ekosistem, doğanın kusursuz bir denge içinde işleyen organizasyonudur. Canlılar, kaynaklar, besin zinciri ve döngüler... Hepsi birbirine bağlıdır. Bir yaprak toprağa düşer, çürür, minerale dönüşür ve başka bir canlının besini olur. Hiçbir şey kaybolmaz, sadece el değiştirir. İşte siyasette de bazen bazı "ekosistemler" kurulur. Ama doğanın aksine, bu sistemler sadece belirli grupların beslenmesine hizmet eder. Öyle ki, bu sistemlerde rant bir ağacın kökünden yaprağına kadar dolaşan su gibidir; akar, döner, dağıtılır ama hep aynı ellerde toplanır.

Şimdi bu doğa yasalarını CHP'nin İstanbul'daki belediye ekosistemine ve Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınışıyla bağlantılı olarak düşünelim bakalım ortaya ne çıkacak? CHP'nin yerel yönetim düzeni tıpkı doğadaki gibi bir "besin zinciri" oluşturmuştu. Üstte büyük avcılar, ortada kaynakları dağıtan aracı mekanizmalar ve en altta sessizce beslenenler vardı. Ancak bu sistemin özelliği şuydu, sadece belirli bir çevre içinde çalışıyordu, dışarıdan bir müdahale olduğunda bozuluyordu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde ihale döngüleri, belirli şirketlerin sürekli kazandığı projeler, fonlanarak büyüyen ve "sosyal projeler" adı altında aktarılan kaynaklarla bir çark oluşturulmuştu. Çarkın içinde dönen para, bir yaprak gibi süzülerek en üste kadar ulaşıyor, sonra yeni projelerle tekrar aşağı iniyor, sonra tekrar yukarı çıkıyordu. Bu bir tür "belediyecilik fotosenteziydi", ama güneşi halk değil, CHP'nin kendi içindeki "kayırma mekanizması" oluşturuyordu.

Şehirde dönen milyonlar, sit alanlarına yapılan villalar ve dahası belediye ekosistemine giriyor, orada bir süre soluklanıyor ve ardından ihale, maaş, fon veya hizmet bedeli adı altında tekrar eski sahiplerine dönüyordu. Ve böylece geri dönüşüm tamamlanıyordu.

Ancak her ekosistem, dış bir etkenle sarsılabilir. CHP içindeki kavgalar büyürken, birisi sisteme dışarıdan bir darbe vurdu yoksa içerden mi demek daha doğru? Eski bir yönetici, içeride olup dışlanmış biri, belki de neyse neyse? Ama sonuçta, doğadaki gibi bir zincir reaksiyonu başladı. İhbar, belediye içindeki kaynak aktarımlarına ve ihale sistemine dairdi. Kimse ses çıkarmıyordu çünkü herkes ekosistemin bir parçasıydı. Ama bir yerden bir delik açıldı ve dış dünya içeriyi görmeye başladı. Ve işte, Ekrem İmamoğlu ve ekibiyle ilgili süreç bu şekilde başladı.

CHP'nin içindeki ekosistem de bir tür simbiyotik ilişkiydi diyebiliriz. Parti içindeki gruplar birbirine bağımlıydı ama aynı zamanda rekabet de ediyordu. Ve sistem zayıfladığında en güçlü olan hayatta kalıyordu. Kılıçdaroğlu sonrası CHP'nin doğası değişmeye başladı. Yeni yönetim, eski sistemin artık sürdürülemeyeceğini biliyordu ama bir yandan da o sistemin içinde büyümüş isimlerden biriydi.

Ekrem İmamoğlu'nun, belediye üzerinden oluşturduğu bu kaynak döngüsünün bozulması, aslında CHP içindeki savaşın bir yansıması gibi değil mi? Çünkü ekosistem kendi içinde çökmeye başladığında, bazıları hayatta kalmak için eski "besin zinciri üyelerini" yemeye başlar.

Şimdi gözler CHP üstünde... İstanbul ekosisteminin hangi unsurları hayatta kalacak, hangileri çürüyüp toprağa karışacak? Belediye rantının yıllardır süregelen dönüşüm zinciri nasıl kırılacak? Ve en önemlisi, bu sistemin çarklarını döndürenler, doğanın yasalarına uygun olarak, eninde sonunda kendi yarattıkları çöküşe mi kurban gidecekler? Velhasıl kelam sözün özü her ekosistem kendi içinde bir düzen barındırır. Ama doğadaki ekosistem sürdürülebilir olandır. CHP'nin kurduğu sistem ise sürdürülemezdi. Çünkü doğada sömürü değil, denge vardır. İstanbul'da ise dengenin yerini çıkar ilişkileri almıştı. Ve her dengesiz ekosistem gibi, çöküşü kaçınılmazdı. Yani mesele sadece diploma değil arkadaş, sen hala anlamadın mı?


Yazarın diğer yazıları