ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Yalnız Efe

Bazı insanlar vardır ki, onların hayatı bir roman gibi akıp gider. Bugün ki mevzu bahsim Ömer Seyfettin. 1884 yılının soğuk bir Mart günü, Osmanlı Devleti'nin sınırlarında, Gönen'de dünyaya geldi. Babası Ömer Şevki Bey, Osmanlı ordusunda görev yapan bir subay. Ömer Seyfettin, çocukluk yıllarında babasının tayinleri sebebiyle farklı şehirlerde yaşadı. En çok da Balıkesir günlerini unutamadığını yazılarında sıkça görebilirsiniz. Balkanlar'ın çalkantılı yıllarında büyüyen bir çocuk, kaderin onu nasıl şekillendirdiğini bilmeden kalemini kuşanıyordu. Küçük yaşta başladığı okumalar onda kelimelere karşı bir aşk oluşturdu. Çünkü Osmanlı'nın en sancılı döneminde doğmuştu. Bir çağ kapanıyor, yenisi doğuyordu.

Ömer Seyfettin, asker bir babanın oğlu olarak Harbiye'ye girdi. Askerlik ruhuna işlemişti ama kader onu bir edebiyatçı olarak tarihe kazıyacaktı. 1908'de Genç Kalemler dergisinde yazmaya başladı ve edebiyat dünyasında bir çığır açtı "Yeni Lisan Hareketi". Arapça, Farsça tamlamalarla dolu, anlaşılması güç bir dil olan Osmanlıca yerine halkın anlayacağı duru Türkçeyi savundu. "Dilimiz, halkın konuştuğu dil olmalı!" diyerek, edebiyatta büyük bir dönüşümü başlatan isimlerden biri oldu. 1912'de Balkan Harbi patlak verdiğinde, Ömer Seyfettin de silahını kuşandı. Yunanlılara esir düştü, aylarca zor şartlar altında yaşadı. Ama o esir kamplarında bile kalemini bırakmadı, zihni daima yazacak bir şeyler aradı. Serbest kaldığında edebiyat onun için artık bir savaş meydanıydı. Kalemiyle milletinin ruhunu canlandıracaktı. Ömer Seyfettin ne yazık ki genç yaşında, şeker hastalığına yakalandı. Maddi zorluklar içinde hastaneye yattığında kimse onun büyük bir edebiyatçı olduğunu bile fark etmedi. Son günlerini Şişli Etfal Hastanesi'nde yalnız geçirdi. Vefat ettiğinde yani 6 Mart 1920'de, hastanede sahipsiz sanıldığı için bedeni kadavra olarak kullanıldı. Birkaç gün sonra durumu fark eden dostları naaşını alıp toprağa verdiler. Türkçülüğün en güçlü kalemlerinden biri, ne yazık ki yokluk içinde hayata veda etmişti. "Diyet"in ne olduğunu, "Kaşağı" ile iftira atmamayı, "Ant" için gerekirse can vermek gerektiğini, "Pembe İncili Kaftan" ile kula kulluk etmemeyi öğreten şair,öğretmen ve yazar Ömer Seyfettin'in en büyük mirası, bizlere kazandırdığı yalın ve etkili Türkçedir. Kalemi milletini uyandıran bir tokat, hikayeleri milli şuuru ateşleyen bir meşaleydi.


Yazarın diğer yazıları