ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Sarsılan zemin, yıkılan psikoloji

Depremler insanlık tarihi boyunca hem şehirleri hem zihinleri derinden sarsmıştır. Ancak günümüzde başka bir gerçek daha ortaya çıkıyor. Artık yer sarsıntısından olduğu kadar, sosyal medya kaynaklı bilgi kirliliğinden ve akıllı telefonların yanlış kullanımından da etkileniyoruz. Peki bu yeni dönemde asıl tehdit nedir? Depremler mi, psikolojimizin yıkımı mı?

Deprem anında, doğru bilgiye ulaşmak bir altın değerindedir. Ne var ki, günümüzde sosyal medya platformları, doğruluğu teyit edilmemiş haberlerle dolup taşmakta ve insan psikolojisini bir deprem kadar sarsmaktadır. Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, kriz anlarında sosyal medya kullanımı yanlış bilgiye inanma oranını %67 oranında artırıyor. Bu, modern çağın en tehlikeli yan etkilerinden biridir. Öte yandan akıllı telefonlar, adları her ne kadar "akıllı" olsa da, bilinçsiz kullanıldıklarında bilgi kirliliğinin başlıca kaynağına dönüşebilmektedir. Deprem anında telefonla video çekmek bir soğukkanlılık göstergesi sanılsa da, çoğu zaman aslında "dissosiyasyon" adı verilen bir psikolojik savunma mekanizmasının tezahürüdür. Yani kişi, şok etkisiyle yaşadığı travmayı dışsallaştırır ve gerçeklikten geçici bir kopuş yaşar.

Deprem korkusunun, bilim dünyasında adı Seismophobia. Büyük depremler yaşamış toplumlarda bu korkunun yaygınlığı oldukça yüksektir. 2021 yılında yapılan bir meta-analiz çalışmasına göre, Japonya, Türkiye ve Şili gibi ülkelerde toplumun %20'si bu fobiden etkilenmektedir. Seismophobia, günlük hayatı ciddi şekilde sekteye uğratabiliyor. Uyku bozuklukları, sürekli tetikte olma hali ve yoğun kaygı gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Ancak Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT) ve EMDR gibi yöntemlerle bu korkuyla baş etmek mümkün diye ekliyor araştırmalar. Binalar yıkılıyor, evet. Ancak asıl yıkım insan ruhunda yaşanıyor. Sağlam binalarda yaşayan toplumlar, deprem anlarında daha az psikolojik zarar görüyor. Oysa belirsizlik ve güvensizlik duygusu, özellikle kötü yapılaşmaya sahip bölgelerde yaşayan bireylerde her sarsıntıyı yeniden bir travmaya dönüştürüyor. Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre, doğa olayları fobisi tüm spesifik fobiler arasında %5'lik bir oranla yer alıyor. Özellikle Japonya gibi sık deprem yaşayan ülkelerde bu oran çok daha yüksek. Deprem anlarında ilk yapılması gereken şey, bilgiyi teyit etmek, güvenli bir yerde olmak ve sağduyuyu korumaktır. Geleneklerimizdeki "tedbir, tevekkül ve dayanışma" ilkeleri, çağın her türlü sarsıntısına karşı en güçlü kalkandır.


Yazarın diğer yazıları