ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Korkum değil, korklum*

(*Eski Türk destanlarında geçen "güzelim, sevdiğim" manasına gelen kelime)

Bu aralar sosyal medya mecralarında ve gündelik hayat konuşmalarında evlilik ve öncesi kadın erkek rolleri üzerinden kıyasıya bir tartışma yaşanmakta. İnsanlar birbirlerini bulabildiği en sert kelimelerle eleştirmekten geri duymayıp işi en nihayetinde birbirlerinin maalesef namusuna(!) dil uzatacak seviyesizliğe taşımaktadırlar. Halbuki Türk milletinin güç merkezini oluşturan aile kurumunun oluşturulmasında evlilik çok önemli bir role sahiptir. Türk toplumunu ayakta tutan iki unsurdan biri cesareti ve savaşçılığı ile ün salmış olan ordusu, diğeri ise sarsılmaz aile yapısıdır. Türk ailesi adeta bir manga ve devletin en küçük birliği halinde kurulmuştur.(Palancı 2017) Türk topluluklarında evlilik geleneklerinin ilk izleri Hunlara kadar dayanmaktadır. Bu gelenekler Gök Türkler ve diğer Türk toplulukların da yaşamaya devam etmiştir.

Eski Türk toplumu ataerkil bir yapıya sahiptir. İslamiyet'ten önce Türklerde monogami (tek eşle) biçimi evlilik yaygın olarak görülmektedir.(Ögel 1979) Evlilikler daha çok boy dışından olmuştur. Bu durum Türklerde akraba evliliği geleneğinin çok fazla olmadığını göstermektedir.(Mandaloğlu 2022) Her ne kadar uzun bir zaman geçmiş olsa da günümüzde olduğu gibi eski Türklerde de çiftlerin evlenmek üzere kendi eşleri seçtikleri bilinmektedir. Evlenmelerde aile büyükleri kadar kız ve erkek de söz sahibi idiler. Şöyle ki eski Türk geleneklerinde kızların evlenmeye razı olduklarını göstermek için "mendil" bir sembol olarak hemen hemen tüm Türk boylarında kullanılmıştır.

Türkler, hiçbir şekilde cinsiyet ayrımı yapmamıştır. Başka toplum ve kültürlerde olduğu gibi kız evlat ayıp sayılmamış, hatta kız evlat versin diye Allah'a dua edilmiştir. Evlat bakımından bir cinsiyet ayrımı yapılmadığı gibi tüm sosyal yaşamda da her hangi bir kadın erkek ayrımı yapılmamıştır. Kadın evin bir hizmetçisi bir malı olarak değil, daima değerli bir üyesi olmuştur ve Türk erkekleri de onların sözlerine kulak vermişlerdir. Ayrıca, Türklerde kadınların da devlet yönetiminde de söz sahibi olduğu bilinmektedir. Nitekim Mete Han'ın Çin ile yapmış olduğu ilk anlaşmayı hatunu imzalamıştır.

Türklerde eş seçimi yapılırken dikkat edilen hususların başında Soy (Türkler evlenecekleri hatunların kendi soylarından olmaları.) Ahlak (Türklerin namus ve iffet düşkünlüğü yabancı kaynaklarda da belirtilmektedir. Türkçede veled-i zina sözlerine rastlanmaz, bu manalara gelen sözler diğer dillerden dilimize geçmiştir. Zira Türklerde zina diye bir şeye rastlanmamakta.İbn Fazlan Kutluk kabilesi hakkında şu bilgileri verir: "Türkler arasında onlardan kahramanını görmedim. Onlar akın yaparlar. Kadınları hayatları boyunca bir erkekle evlenir. Eşleri ölünce tekrar evlenmez. Zina eden kadın ve erkekler yakılır. Savaşçılık ( Türk erkekler savaşçı cesur kadın istedikleri gibi kızlar da yiğit, gürbüz erleri eş olarak seçmekteydiler. Türk kadını bir nevi alp idi. Binicilik, silahşörlük ve kahramanlıkta erkekleri aratmazlardı. Türk kadınının erkek gibi yetiştirildiği ve çok kere erkekler ile savaşlara katıldıkları söylenmektedir.) Hizmette Kusursuzluk(Türkler açısından iyi kadın usta idi, bilgili idi. İyi kadına Harezmşahlar "uz hatun" diyorlardı. İyi kadın evinde görünmeli, hızlı hareket etmeli, uyuşuk olmamalı idi yani iyi kadın misafirperver evine hizmetkar ve akıllı olmalıdır.) kavramları başlıca aranan özelliklerdi.

Türkler öncelikle soylarının devam etmesi açısından evlilik kurumuna büyük önem vermişlerdir. İslamiyet'ten önceki Türklerde görülen evlilik geleneklerinden bazıları günümüzde Anadolu coğrafyasında varlığını sürdürmektedir. Örneğin saçı geleneği Anadolu coğrafyasında hâlâ uygulanan gelenekler arasındadır.Bereket ve uğur getirdiğine inanılan ocak ve ateş günümüzde önemlidir. Evlerin bacasız, ocakların dumansız olmamasına özen gösterilmiştir. O yüzden evlenen bir ocak tüttürmedir. Beddualarda görülen ocağın sönsün biçimindeki yaklaşımlar ise evin barkın yıkılsın anlamındadır.(Mandaloğlu 2022)

İslamiyet öncesi Türk evlilik müessesesi, Türklerin eş seçiminde dikkat etmiş oldukları nitelikler, tek eş ile oluşan aile yapıları ve adetlerinin yanı sıra da levirat usulünün uygulanış biçimi sayesinde zamanın en mükemmel müesseseleri arasında gelmiştir. Bu durum kuşkusuz İslam sonrası dönemde de devam etmiştir. Yalnız günümüzde Türk evlilik müessesesinde ve öncesinde kadın erkek ilişkilerinde bazı bozulmalar olduğu ortadadır. Bu durum eski geleneklerin zamanla ihmal edilmesi ve yabancı kültürlerin özellikle kitle iletişim araçları vasıtasıyla yaygınlaştırılması ve özendirilmesi neticesi ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan yabancı kültürlere özenerek tesir altında kalmak yerine, zamanının en mükemmel örneklerinden olan Türk evlilik müessesesini özendirerek topluma aktarmak ve bu kültürü örnek alarak aile kurmak Türk milletinin ve devletinin devamı için şarttır.


Yazarın diğer yazıları