Heimlich Ülkesi güzel ülkem
Amerikalı Dr. Henry Heimlich tarafından 1974 yılında geliştirilen heimlich manevrası, solunum yoluna bir şey kaçması durumunda hava yolunu açmak için uygulanır. Heimlich manevrası, tıbbi müdahalede hayati bir yöntem olarak bilinir. Özellikle yemek yerken ya da bir nesnenin solunum yoluna kaçtığı durumlarda, kişinin boğulmasını engellemek amacıyla yapılan bu teknik, birçok hayat kurtarmış ve dünya genelinde sağlık eğitiminin bir parçası haline gelmiştir. Ancak son yıllarda Türkiye'nin "Heimlich ülkesi" olarak anılmaya başlaması, basit bir tıbbi manevradan öte, çok yönlü bir ironi ve eleştiriyi barındırıyor.
Türk toplumunda Heimlich manevrasının bilinirliği, sağlık kampanyaları ve sosyal medyanın etkisiyle arttı. Özellikle televizyonda yayınlanan sağlık programları, viral olmuş eğitim videoları, kebapçıda, pastahanede, okullarda bol bol yaygınlaşan bu hayat kurtarıcı yöntemin bir anda halk arasında yaygınlaşmasında etkili oldu. Hepimiz az çok tekniği öğrendik, doğrusu yanlışı tartışılır ama bu kadar hayat kurtarıldıysa biliyoruzdur. Ancak "Heimlich ülkesi" kavramı, sadece bu bilinirliğin artmasıyla değil, aynı zamanda Türkiye'nin toplumsal krizlere karşı sürekli bir manevra yapma zorunluluğuyla ilişkilendirmekte haksız sayılmayız.
Türkiye, tarih boyu hem iç politikada hem de dış ilişkilerde sürekli krizlerle karşı karşıya kalan bir ülke oldu. Ekonomik dalgalanmalardan siyasi sorunlara, doğal afetlerden diplomatik gerilimlere kadar geniş bir yelpazede, devletin ve toplumun "nefes alabilmesi" için sürekli bir kurtarma çabası gerekti.
Bence Heimlichlerin ülkesi ifadesi, bir yandan eleştirel bir bakış açısını yansıtırken, diğer yandan Türk milletinin kriz anlarındaki dayanıklılığını ve çözüm üretme kabiliyetini de ortaya koyuyor. Türk insanının tarih boyunca karşılaştığı zorlukları aşma becerisi, tıpkı Heimlich manevrası gibi hızlı ve etkili bir çözümle hayat kurtarma refleksini çağrıştırıyor. Ancak bir fark var: Bu kez "manevralar", sadece bireysel yaşamları değil, toplumsal ve ulusal nefes almayı sağlamak için yapılıyor.
Bu tanımlamanın ardındaki ironi, aslında Türkiye'nin zor koşullar altındaki mücadelesine dair bir takdiri de içeriyor. Her ne kadar sürekli "manevra" yapmak zorunda kalmamız yorucu olsa da, bu durum Türk milletinin ne kadar esnek, çözüm odaklı ve dirençli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak şunu unutmamalıyız ki sürekli krizlere karşı manevra yapmak yerine, krizleri önleyici ve sürdürülebilir politikalar geliştirmek, topluma gerçek bir nefes aldırabilir.
Kıssadan hisse ; Heimlich manevrasını biliyor olmamız, hayat kurtarmak için büyük bir avantaj. Ancak Türkiye'nin gelecekte yalnızca "manevralarla" değil, kalıcı ve güçlü bir düzenle anılmasını sağlamak hepimizin görevi. Bu yazıyı, bir "nefes" hatırlatması olarak kabul edelim ve geleceğe umutla bakalım.