"Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!"
İstanbul'un güzide semtlerinden Fatihte doğmuştur ve Merkez Rüşdiyesi'nden mezun olmuştur. Edebiyat hocalığını Muallim Naci'nin yaptığı bu okulun üç yıllık eğitimden sonra babasının vefatı üzerine daha kısa yoldan meslek sahibi olarak hayata atılmak için o sırada yeni açılmış olan Mülkiye Baytar Mektebi'ne girmiştir. Şiire ve spora olan ilgisi hiç dinmeyen şair ayrıca yazar, veteriner, eğitimci ve milletvekilliği de yapmıştır.
Mehmet Akif Ersoy, yalnızca Türk milletinin değil, İslam dünyasının da unutulmaz bir şairi, düşünürü ve dava adamıdır. İstiklal Marşı'nın yazıldığı o sancılı dönemde halkın ruh halini en iyi yansıtan isimdi. Anadolu'nun dört bir yanında işgal altındaki milletin acılarını bizzat gördü. Camilerde yaptığı vaazlarla halkı mücadeleye çağırırken, onların yüreğindeki korkuyu ve çaresizliği hissediyordu. Bu nedenle İstiklal Marşı'nı kaleme almak, onun için bir ödül kazanmak değil, milletin derdine tercüman olmak anlamına geliyordu. Nitekim ödül parasını reddederek bunu açıkça gösterdi. Mehmet Akif'in bu süreçteki ruh hali, bir milletin kurtuluş mücadelesiyle doğrudan bağlantılıydı. Geceleri uykusuz kalıyor, yüreğindeki sıkıntıyı ve halkın dertlerini şiirlerine döküyordu. Ankara'da Taceddin Dergahı'nda, oldukça soğuk bir odada kalırken, İstiklal Marşı'nın mısraları adeta ruhundan taşarak kağıda dökülüyordu.
Marşı yazarken yalnızca bir şiir yazmıyor, adeta milletin yeniden dirilişini ilmek ilmek işliyordu. Şiir boyunca geçen "Korkma!" hitabı, milletin kaybetmekte olduğu cesareti yeniden kazandırmak için bir haykırıştı. Akif'in kalemi, sadece mısralar değil, bağımsızlık ateşiyle yanan bir milletin çığlığını da kağıda geçiriyordu. İstiklal Marşı'nı yazarken yalnızca bir şair olarak değil, bir nefer gibi hissediyordu. Bu nedenle Marş sadece kişisel duygulara değil, milletin ortak acısına ve ümitlere de yer verdi. En zor koşullarda dahi geleceğe olan inancını kaybetmedi. Onun gözünde bağımsızlık, bir milletin namusu, Allah'a olan inancı ise en büyük sığınağıydı.
Akif'in hislerini en iyi yansıtan sözlerinden biri şudur:
"Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!"
Bu söz, onun yaşadığı acıları ve milletin verdiği mücadeleyi özetliyordu.
1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından düzenlenen İstiklal Marşı yarışmasında, "Kahraman Ordumuza" ithaf ettiği şiiri birinci seçilmiş ve milli marş olarak kabul edilmiştir. Ancak Akif, bu şiiri yazdığı için ödül kabul etmemiş, eserini milletine armağan etmiştir.
1923'te Türkiye'den ayrılan Mehmet Akif, bir süre Mısır'da yaşadı. 1936 yılında ağır hastalanınca Türkiye'ye döndü ve 27 Aralık 1936'da İstanbul'da vefat etti. Kabri, Edirnekapı Şehitliği'ndedir. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki fedakarlıklarını ve İslam ahlakını en güzel şekilde yansıtan hem manevi derinliği hem de vatanseverliğiyle Türk milletinin unutulmaz değerlerinden birini anmaya devam etmek dileğiyle...Allah rahmet eylesin