Hastalık, çoğu zaman bedenimizde başlar gibi görünse de, ruhumuzun bir yansıması gibidir. Bedenimizdeki ağrılar, yorgunluklar, sıkıntılar genellikle iç dünyamızın sessiz bir çığlığıdır adeta. Biz, bu çığlığı duymak yerine, hastalığı sadece fiziksel bir şey olarak görüyoruz. Oysa hastalık, ruhumuzun bize verdiği, ciddiye almamız gereken bir mesajdır.

İçsel dünyamızda beslediğimiz duygular, düşünceler ve yaşadığımız travmalar, bedenimize yansır. Öfke, kırgınlık, kaygı, korku ve yalnızlık gibi duygular ruhumuzu yorar, zedeler ve zamanla bedenimize de zarar verir. Çoğu zaman bedenimizi iyileştirmeye odaklanırken, ruhumuzu ihmal ederiz. Halbuki, bedeni iyileştirmeden önce ruhumuzu iyileştirmeliyiz.

Doğru düşünmek ruhumuzu besler. Kendimize iyi bakmak, sadece fiziksel sağlığımızı değil, ruhsal sağlığımızı da gözetmek anlamına gelir. Kendimizi sevmek, affetmek, içsel huzuru bulmak, sağlıklı ilişkiler kurmak ruhumuzu iyileştiren adımlardır. Eğer bunları istersek, bence bunu başarabiliriz.

Tüm bu zorlukları yaşarken, dünyanın akışında nasıl başarabileceğimiz kısmı için elbette birkaç önerim var. Ama eğer kendi fikirlerimizi doğru düşünmeye yönlendirerek başlarsak, gerisi gelecektir. Bunu bilir, bunu söylerim: Doğru enerjilerin içinde, doğru yerde, belki de doğru insanlarla olmak, bizleri bir adım yukarı taşır. Bu anlamda, hayatınızda ne kadar olumsuz düşünen insanlar varsa, her konuda mutsuzluğu kendisine görev edinmiş birileri varsa, öncelikle onlardan uzaklaşın.

Ve unutmayın, biz ne kadar sağlıklı olursak, dünyayı da o kadar sağlıklı görür ve yaşarız. Buna tüm dünyanın ihtiyacı var.