Büyük Davalar İçin Liderlik
Bugün üzerine çok düşündüğüm bir konuyu ele almak istiyorum. Ne mi o? Hemen söyleyeyim, hepimizin hayatının neredeyse son dönemlerinde merkezinde olan siyaset. Siyaset, sadece bir partiye oy vermekten ya da gündelik meselelerle ilgilenmekten ibaret mi? Bu soru nedense beni fazlasıyla meşgul etti. Bir liderin gerçek görevi ne? Ülkesinin geleceğini şekillendirecek büyük kararlar alabilmenin sorumluluğu derken, karşıma koskocaman bir düşünce havuzu çıktı. Bugün, dünyada büyük değişimlerin olduğu, milletlerin sınavlar verdiği bir dönem. Peki, gerçek lider neyle ilgilenmek zorundaydı? Halklarının sadece bugünkü ihtiyaçlarıyla mı, yoksa gelecekteki refahı ve kalkınmasıyla mı? Elbette ki bir liderin, sürekli olarak kendisini küçük hesaplarla, günlük tartışmalarla, popülist söylemlerle meşgul etmesi, toplumu ileriye taşıyacak adımlar atmasına engel olur. Hemen aklıma, devlet-millet ve lider arasındaki bağın gücünü anlamama sebep olan bir söz geldi: "Gündelik derdi olanlarla büyük davalar güdülmez." Yani, bir lider, sadece günlük siyasi tartışmalarla meşgul olamaz; büyük hedeflere, halkının geleceğine odaklanmalıdır. Büyük hedefler, derin düşünce ve uzun vadeli planlamalar gerektirir. Devletin çıkarları her şeyin önünde tutulmalıdır. Çünkü devletin ve milletin bekası, bireysel hırsların önünde gelir.
Sadece bu söz siyaset içinde geçerli değil elbette ki, hayatımızın her alanında bence önemle üzerine düşünülmesi gereken bir söz.
Hayat bir yolculuktur, ama bu yolculukta kimileri hep küçük taşlarla uğraşırken, kimileri de büyük hedeflere ulaşmaya çalışır. Ne yazık ki, gündelik işlerle ve anlık sorunlarla boğulmuş bir insan, uzun vadeli büyük davaların peşinden gidemez.
Büyük davalar güdebilmek için, daha geniş bir perspektiften bakılması gerekir. Bir birey olarak, sadece kendi hayatını düzene sokmak kadar, toplumun ve milletin çıkarlarını düşünmek de bir sorumluluktur. Son yıllarda liderler üzerine düşünecek olursak, çocukların ölümüne sebep olan ve tek amacı dünyada barışı yok etmek olan sözde liderler için söylenecek tek söz: Bir an önce hak ettikleri gibi cezalandırılmalarıdır. Ben, davası millet olan, inançla, merhametle mazlumun her zaman yanında olan liderin olduğu bu vatanda yaşamaktan, bu milletin bir evladı olmaktan son derece huzurlu ve mutluyum.
Sonuç olarak, liderlik, sadece bir ülkeyi yönetmek değil, milletin geleceğini inşa etmektir. Küçük kişisel hesaplar bir kenara bırakan liderlerle yürüyoruz çok şükür. Ancak böyle bir lider, halkına gerçek anlamda hizmet edebilir ve büyük başarılara imza atabilir. Unutmayalım ki, büyük davaların peşinden gitmek için, sadece bugünün dertleriyle değil, yarının umutlarıyla da ilgilenmek gerekir. İyi ki varsın Türkiye'm... Büyük davaların çok olsun.