Siyasette yeni dönem 'normalleşme' ya da 'yumuşama' başlığı altında tartışılıyor. Herkes normaleşmeden ya da yumuşamadan ne anladığını yazıyor, anlatıyor. Normalleşme meselesi CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesiyle başladı. Bu yeni durumdan memnun olanlar da var, yeni durumu anlamak için ihtiyatlı bir iyimserlik içinde gözlemleyenler de var, kendince makul gerekçe bulup aslında şiddetle

normalleşmeye karşı olanlar da var. Bizim meselemiz üçüncü kategoridekilerle. Yani normaleşme meselesine şiddetle karşı olanlarla. Hatta mümkünse normalleşmeyi sabote etmeye çalışan 'fani'lerle. Kendi konforlu alanlarını kaybetme korkusu yaşayanlar, muhalefet adı altında kendilerine birer derebeylik kuran siyasetçi eskileri, kalemşörler, artistler normalleşme meselesi üzerinden Özgür Özel'in üzerine abanıp duruyor. "Normalleşmeyelim" sloganıyla suyu bulandırça bulandırma çabasındalar. Peki derdiniz ne sizin ey anomalinin normalleşmesini isteyen "fani"ler!

NE İSTİYORSUNUZ?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşeceğini söyledikten sonra bu normalleşme karşıtı koro bağırmaya başladı. Özgür Özel'e "sakın gitme. Cumhurbaşkanı Erdoğan seni etkisi altına alır" diyeni mi dersin, "Erdoğan'ı seni oyuna getirir ruhun bile duymaz" diyeni mi dersin. Hatta işi abartıp "Erdoğan sana kırmızı elma uzatırsa sakın yeme, seni uyandıramayız" demeye getireni mi dersin. Akıllara ziyan gerekçeler. Hepsi aslında Özgür Özel'in iyiliğini istediğini söyleyerek bunu makulleştirmeye çalışıyor. Ancak itirazlar hiç de makul falan değil. Durum tam tersi. Temelde bunun iki sebebi var. Birinci sebep AK Parti iktidarıyla medyadaki özde değil sözde itibarlarını ve hatta kirli ilişkilerle kurdukları krallıklarını kaybedenlerin intikam hırsı bitmedi. Kavga sürsün istiyorlar. Çünkü krallıklarını kaybeden bu kifayetsiz muhterisler şimdi de normalleşmeyle muhalefet cephesinde kurdukları derebeyliklerini kaybetmekten korkuyor. Önce yıkılan bir krallık, şimdi de yalan dolanla elde edilen bir derebeylik gidecek, kolay değil. İkinci sebep gizlenen ancak

açıklamalara dikkatlice bakınca kendini ele veren sebep. Ekrem İmamoğlu'na yatırım yapan "Saraçhane Medyası" Özgür Özel'in bu yeni durumla liderliğini pekiştirmesini istemiyor. Kumanda edilen, emanetçi bir genel başkan formülünün devam etmesini istiyor. Yani Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle elde ettiği bu parasal güç ve popülerlikle partiyi Saraçhane'den kumanda etsin istiyorar. Maazallah Cumhurbaşkanlığı adaylığına giden yolda bir de Özgür Özel engeli çıksın istemiyorlar.

ÖZGÜR ÖZEL'İN "TUZ YÜRÜYÜŞÜ"

Ancak tüm sabotaj girişimlerine rağmen CHP Genel Başkanı Özgür Özel geri adım atmadı. Bravo. Özel kendinden emin hedefini görererek yürüyor. Özgür Özel bu salvoları, son derece makul ve akli açıklamalarla güzelce savuşturuyor. Özel'in fotoğraf altı olarak verdi mesaj, anlayanlar içihn aslında son derece açık; "benim iş tutuşum biçimim böyle, anlayın bu yeni durumu" diyor. Haksız da sayılmaz. Çünkü lideri lider yapan yarattığı özgün tarzla risk almasıdır. Ancak Özel'in işi hiç de kolay değil. Ziraa hem mahallesinin yoğun taaruzları altında psikolojisini korumak zorunda, hem "Saraçhane medyası"nın oyunlarını boşa çıkaratacak,

hem de tıpkı Mahatma Gandhi gibi "Tuz Yürüyüşü"nü gerçekleştirerek liderliğini pekiştirecek. Özgür Özel her yiğidin yoğurt yiyişinin farklı olduğunun son derece idrakinde. Öyle görünüyor ki Özgür Özel "Normalleşmeyelim" diyenlere inat, normalleşerek normal olanı yakalamanın normal olduğunun farkında ve öyle yürüyecek.