Ankaragücü Kulüp Başkanı Faruk Koca'nın hakem Halil Umut Meler'e yumruk atmasıyla birlikte futbol bir anda Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi haline geldi. Bilen de konuştu, bilmeyen de; meseleyi anlayan da tepki gösterdi, anlamayan da...

Oysa durum pek öyle değil. Hakemi suçlamak, hakemi hedef haline getirmek yeni bir durum değil. Futbolu yakından takip eden, Trabzonspor'un hiçbir maçını kaçırmayan, futbolun bir zeka oyunu olduğunu söyleyen ve ısrarla futbolun hayata çok benzediğinin altını çizen biri olarak bu estetik oyunun bir savaş oyunu haline getirilmesini yıllardır içim cız ederek görüyorum.

İLK TAŞI EN GÜNAHSIZINIZ ATSIN

Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birinin başkanı olan Ali Koç'un sözleri hala kulaklarımızda. Hem de birkaç gün önce söyledi: 'Bu adamlara nefes aldırmayın. Nerede görürseniz tepki gösterin. AVM'de görseniz tepki gösterin, fotoğraflarını çekin. İzmir, Urla'da bir kahvaltı fotoğrafı çekildi. Bilin. Ensenizdeyiz. Fenerbahçeliler böyle davranın, nefes aldırmayın bu adamlara.''.. Kime söylüyor Ali Koç? Hakemlere...

Peki 100 büyük Türk düşünüründen biri olduğunu sanan ve Faruk Koca olayı üzerinden sörf yapan Ahmet Çakar sen bir şey dedin mi Ali Koç'un sözleri hakkında?

Acun Ilıcalı sen bir şey dedin mi?

Faruk Koca olayı üzerinden duyar kasan siz tatlı su sanatçıları, siz bir şey dediniz mi? Mustafa Sandal, Şahan Gökbakar, Rafet El Roman, Doğa Rutkay hepsi bardak gibi sıraya dizilmiş arz-ı endam etmiş. Bir de tanımadıklarım var tabii. Onların isimlerini de çıkan magazin haberinden not ettim; Eda Ece, Gonca Vuslateri, İbrahim Büyükak, Derya Uluğ... Kusura bakmayın sizi tanımıyorum ama siz daha önce bir şeyler söylemiş olabilir misiniz? Sanmam.

İsrail'in Gazze saldırılarına da sessiz kaldınız zaten. Onu ayrıca not ederek hanenize yazdık. Konforlu alanda duyar kasmak, risksiz zeminde sörf yapmak... Ah siz yok musunuz siz?

FUTBOL HAKKIMI İSTİYORUM

Türkiye Futbol Federasyonu ligleri süresiz erteledi. Bence bu karar tartışmalıdır. Tepki elbette gösterilmeli, Hakem Halil Umut Meler'e yapılan elbette kabul edilemez. Ancak hayatı normalleştirmenin yolu, hayatı yaşamaya devam etmekten geçer. O yüzde hafta sonu en büyük zevkimiz olan maç seyretme hakkımızı elimizden almak ne kadar doğru? Milyonlarca futbol severi cezalandırma ne kadar doğru? Tüm haftayı çalışarak geçiren ve hafta sonu maçlarını bir terapi olarak bekleyenleri bekletmek ne kadar doğru? Amaç farkındalık yaratmaksa yaratıldı. Yumruk sahnesi defalarca, onlarca kanalda döndüre döndüre verildi. Peki çözüm mü? Tabii ki hayır. Oysa yapılması gereken çok net, futbol kültürünü oturtmak. Yoksa bir kaç hafta sonra bu olay unutulur ve biz bu kez başka bir olay üzerinden avare kasnak gibi tekrar aynı şeyi konuşuruz.

Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi'ye çağrımdır: Ligleri daha fazla ertelemeden başlatın, bırakın bizler tepkimizi tribünlerde kardeşçe, birbirimize sarılarak verelim.

Yoksa isimlerini not ettiğim kağıttan bakarak yazdığım Eda Ece, Gonca Vuslateri, İbrahim Büyükak, Derya Uluğ'un ilaç prospektüsü gibi ne olduğu anlaşılmayan "duyarlı tepki"leriyle iş düzelmez.