ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Cevap bekleyen sorular

Cevap bekleyen sorular

Rusya'nın başkenti Moskova'da cuma gecesi düzenlenen terörist saldırı ve işlenen katliam hala dünyanın gündeminde.

140 kadar can kaybı, 100'den fazla yaralı var.

Rusya'nın uzun yıllardır görmediği kadar büyük bir katliamdı.

Bizzat işleyenler ve iş birlikçileri yakalandı ama geride hala cevap arayan pek çok soru var.

Kim bu DEAŞ-Horasan?

Konser salonundaki katliam 2015'te Fransa'da yaşananlara benziyordu.

Paris'te Bataclan adlı konser salonundaki katliamı andırıyordu.

O saldırıyı DEAŞ terör örgütü düzenlemişti.

Moskova'dakini de üstlenen DEAŞ'ın Horasan kolu oldu.

Aslında bu terör örgütünün Kuzey Kafkasya'da bulunan Kafkas Emirliği diye bir kolu daha var.

Ama saldırıyı üstlenen Horasan kolu oldu.

Peki neden onlar?

Aslında DEAŞ deyince aklımıza önce Irak sonra Suriye gelir.

Fakat oralarda varlıkları iyice zayıfladı.

Haliyle başka bölgelerde etki güçleri arttı.

Ülkemizin bulunduğu bölge aslında DEAŞ/Horasan'a yabancı değil.

Bu yıl 28 Ocak'ta İstanbul Sarıyer'deki İtalyan Kilisesi'ne saldıranlar da onlardı.

26 Ekim 2022 ve 13 Ağustos 2023'te İran'da katliam yapanlar da...

2024'ün başında Kasım Süleymani'nin anma törenindeki katliamı da unutmamak lazım.

Hatta 5 Eylül 2022'de Rusya'nın Kabil Büyükelçiliği'ni hedef alanlar da DEAŞ/Horasan'dı.

Bitmedi.

Aralık 2022'de yine Kabil'de Çinlilere ait bir otele saldıranlar da aynı yapıydı.

DEAŞ'ın sözde Horasan yapılanması daha çok Afganistan merkezli.

Bu kadar etkili olmalarında dönüm noktasıysa, ABD'nin Afganistan'dan apar topar çekilip meydanı ülkeyi Taliban'a teslim etmesi.

Taliban Afganistan'ın başkentini 15 Ağustos 2021'de ele geçirmişti.

DEAŞ'ın Horasan kolu o tarihten beri 40'tan fazla saldırı düzenledi.

Yaklaşık 800 kişinin canına kıydı.

Horasan bölgesi tarihi olarak İran'ın doğusu ile Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Afganistan'ın batısına denk gelen kesişim noktalarını kapsıyor.

Ancak örgüt ana varlığını buralardan Afganistan'ın doğusuna taşıdı.

Taliban ülkeyi ele geçirip cezaevlerini açınca da DEAŞ'ın sözde Horasan vilayetine katılım arttı.

Kısa süre içinde 6 bin kişiye ulaştılar.

Belki şu anda daha da fazlalar.

Hesapta Taliban bu yapıyla mücadele halinde.

Hatta elebaşlarını da öldürdüler ama örgütün gücünü kırmışa benzemiyorlar.

Örgüt alan hakimiyeti üzerine oynamıyor.

Bir yandan bölgede hücre tipi yapılanmalarla vur-kaç taktiği uygulayıp saldırılar gerçekleştiriyor.

Bir yandan da farklı ülkelerde saldırılar düzenleyebilecek kadar büyümüş durumda.

DEAŞ'ın en aktif kolu haline geldiler.

Yani bölgesel bir grup olmaktan çıkıyorlar.

Bunu da desteksiz yapmaları pek mümkün değil.

Profesyoneller mi amatörler mi?

Yakalananlar Tacikistanlıydı.

İfadelerine göre işsizlerdi ve bunu para için yaptılar.

Ancak saldırının görüntülerini izleyenleriniz olduysa, o soğukkanlılık ve silah hakimiyetinin amatör işi olamayacağını anlamak zor değildi.

Ülkede rahatça hareket edebilmeleri için gerekli belgeler birileri tarafından sağlanmıştı.

Talimatlar popüler bir mesajlaşma uygulaması üzerinden gitmişti.

Belli ki üzerinde detaylı çalışılmış bir plan işlemişti.

Yakalanmaları ise tam da bu noktada kafaları biraz karıştırıyor.

Çünkü böylesine bir planın kaçış kısmının da diğer bölümleri gibi eksiksiz işlemesi gerekmez miydi?

Acaba yakalanmaları da saldırıyı DEAŞ'a mal etmek için planın bir parçası mıydı?

Eğer öyleyse, katliamı işleyenlerin muhtemelen bundan haberi yoktu ve yüz üstü mü bırakıldılar?

Arkasında kim ya da kimler var?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tam olarak işte bu sorunun cevabını merak ediyor.

Moskova, bu katliamın bir şekilde Ukrayna ve ABD ile bağlantılı olduğu iddiasında.

Peki gerçekten de öyle mi?

İddia o ki saldırganlar çok daha kısa sürede yakalanabilirdi.

Ama Rus yetkililer onları izlemeyi tercih etti.

Kendilerini rahat hissetmelerini sağladılar.

Ta ki akıllarında bazı fikirler oluşana kadar.

Moskova'da katliam yapıp, yaklaşık 600 kilometre uzaktaki Belgorod kırsalında yakalandılar.

Kulislerden sızan bilgiler bunun önemli bir sebebi olduğu yönünde.

Yakalandıkları yerde yol sadece ve sadece Ukrayna sınırına gidiyordu.

Yani Ukrayna'ya kaçacaklardı.

Ruslar bunu iddia ediyor.

Hatta Putin, sınırın diğer yanında teröristler için güvenli bir geçişin organize edildiğini öne sürüyor.

Haliyle de Ukrayna ve ABD'nin bu işte parmağı olduğu görüşünde.

Washington ve Kiev bunu kesin bir dille yalanlıyor.

Peki Ukrayna'nın haberi olmadan bir istihbarat operasyonu gerçekleştirilmiş olabilir mi?

Cevabını bulmak kolay olmayacak gibi.

DEAŞ kimin maşası?

Hiç dikkatinizi çekti mi?

DEAŞ terör örgütü uzun zamandır ABD'ye ya da diğer batılı ülkelere büyük bir saldırı düzenlemiyor.

Hatta Türkiye dahil pek çok Müslüman ülkeye saldırmasına rağmen, İsrail'e şimdiye kadar hiç saldırmadı.

Tuhaf değil mi?

Son dönemde saldırdığı ülkeleri az önce saydık.

Öne çıkanları Rusya ve İran...

Hatta Türkiye de var.

Peki bu ülkelerin ortak özelliği ne olabilir?

İsrail'e karşı durmaları ve ABD'ye rağmen bağımsız politika izlemeye çalışmaları olabilir mi?

Saldırıyı DEAŞ üstlendi.

ABD de daha örgüt üstlenmeden DEAŞ'ı işaret etmişti.

Ama Rusya bir türlü ikna olmuyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, DEAŞ senaryosuyla ABD'nin bir "hikâye uydurduğu" görüşünde.

Bunu açıkça da gazete makalesinde yazdı.

O da terör örgütünün son yıllarda taktik değiştirip ısrarla Washington'ın düşmanlarına ya da rakiplerine saldırdığına dikkati çekiyor.

Zaharova'ya göre ABD, uluslararası hukukun çizdiği sınırların dışına terörizmi kullanarak çıkıyor ve bölgeyi dizayn etmeye çalışıyor.

Hatta kimilerine göre Putin bir dünya savaşına kışkırtılıyor.

Türkiye ne düşünüyor?

İlginç şekilde Rus sözcünün bu düşünceleri Türk güvenlik kaynaklarının görüşleriyle de örtüşüyor.

Hangi planlar devreye sokuluyor ki terör örgütünün hedefinde Batı dünyası ve ABD yer almıyor?

Aynı güvenlik kaynaklarına göre örgüt, taşeronluğunu yaptığı belli güçlerin himayesinde çalışıyor.

Eylemlerini de bu doğrultuda gerçekleştiriyor.

Ve küresel mücadelede "bazılarına" kazançlı çıkacağı fırsatlar yaratıyor.


Yazarın diğer yazıları