1 yılda Siyonizmin maskesi düştü! İşte İsrail'in 'teröristan' planı

Aksa Tufanı ile başlayan süreç sonrasında İsrail'in katliam politikalarında bir yıl geride kaldı. Bir yılda Siyonizmin maskesi düştü. Nazi'lerin holokostu ile tüm dünyada oluşan mazlum İsrail halkı algısı paramparça oldu.

HANİBAL PROTOKOLÜ DEHŞETİ

Yolsuzluk soruşturmaları sebebiyle hapse girme tehlikesiyle karşı karşıya kalan İsrail Başbakanı Netanyahu, süreci kendi siyasi ikbali için bir fırsat olarak gördü. Hamas güçlerinin İsrailli rehine almasının önüne geçmek için Hanibal protokolünün uygulandığı öğrenildi.

YEŞAYA KEHANETİ AÇIKLAMASI

Yani İsrail kendi vatandaşlarını dahi gözünü kırpmadan öldürmüştü. Netanyahu, arkasındaki gücü konsolide etmek için şiddetin dozunu artırdıkça artırdı. Bu sırada işgal ve katliamlarını dini inancına dayandırmaya çalıştı. Yeşaya kehaneti açıklaması dünyayı dehşete düşürdü.

"KUDUZ KÖPEK GİBİ SALDIRACAĞIZ"

İsrailli bakanları Gazze'ye "Kuduz köpek gibi saldıracağız, karşımızda insanımsı varlıklar var, yakaladıklarınıza işkence edin, yaptığınız hiçbir şeyden sorumlu olmayacaksınız" gibi açıklamalarla katliam sürecini başlattı.

'HAMAS TÜNELLERİ VAR' YALANI

İsrail önce saldırılarına bahane bulmaya çalışıyordu. Örneğin Şifa Hastanesi'nde kuvözdeki bebekleri dahi öldüren saldırılar yaparken 'Altında Hamas tünelleri var' yalanına sarıldı. Üzerine birde tiyatro gibi videolar paylaştı.

BBC'DEN 'BİZ TÜNEL GÖRMEDİK' YANITI

İsrail askerlerinin yanına eklenen gazetecileri bu yalana ortak etmeye çalıştı. Ancak BBC'nin 'Biz tünel görmedik' haberiyle propaganda savaşını kaybetmeye başladı. Gerçi bir süre sonra hastane, okul, çadır kent vurmak için bahane de aramaz oldu. BM görevlileri, sağlık çalışanları, gazeteciler sürekli hedefteydi. İsrail güçleri söz konusu öldürmek olduğunda ayrım yapmıyor. Önüne ne çıkarsa yok ediyordu.

YAHUDİLER GAZZE'Yİ BÖLÜŞÜYOR

7 Ekim'de Hamas saldırılarında öldürülen İsrailliler için oluşan acı, empati, İsrail'in çocuk, kadın, sivil ayrımı yapmadan gerçekleştirdiği katliamlar sonrası gölgede kaldı. Zira İsrail'in derdinin Hamas ile mücadele olmadığı Gazze'yi işgal ve ilhak peşinde olduğu anlaşıldı. Hatta bazı İsrailli firmalar Gazze'de konut projeleri açıklıyor. Yahudi işgalciler kişi başına bir kilometre kare arazi düşecek şekilde Gazze'yi aralarında bölüşüyordu.

HUKUK YOLUYLA BİR TÜRLÜ MESAFE ALINAMADI

Bu süreçte Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Netanyahu ve suç ortakları için tutuklama talebinde bulunuldu. Lahey Adalet Divanı'nda İsrail'in soykırım yaptığı tespiti paylaşıldı. Ancak ABD başta olmak üzere batılı bazı liderlerin, senatör ve milletvekillerinin hakimlere baskı yaptığı, kararları etkilemeye çalıştığı ortaya çıktı. Siyonist biz bu mahkemeleri Afrikalı diktatörleri yargılamak için oluşturduk diye hakimleri tehdit etti. Hukuk yoluyla bir türlü mesafe alınamadı.

GAZZELİLER VATAN TOPRAĞINDA ŞEHİT OLMAYI TERCİH ETTİ

İnsanlık Netanyahu ve suç ortaklarını durduramadı. Ancak İsrail de Gazze'yi işgal etmesine karşın elinde tutamadı. Gazze'de yaşayan iki milyon kişinin bombardımandan kaçıp, Mısır sınırından, Sina Çölü'ne geçeceği, kaçacağı hesap ediliyordu. Gazzeliler vatan toprağında şehit olmayı tercih etti.

AYŞENUR EZGİ EYGİ SİMGE OLDU

Gazze'deki katliamları için 7 Ekim saldırılarını bahane eden İsrail, Filistin toprağı olan Batı Şeria'da da hem gözaltı, işkence hem de katliam politikalarını sürdürdü. İsrail güvenlik güçleri öylesine pervasızdı ki sivil protestocuları dahi hedef aldı. Keskin nişancı atışıyla katledilen Ayşenur Ezgi Eygi bu katliamların simge ismi oldu.

İSRAİL "ATEŞKES" DİYENİ ÖLDÜRDÜ

İsrail, Orta Doğu'yu kana bulamak, büyük İsrail projesini aparatlarıyla hayata geçirmek için adım adım ilerlemeye çalışıyor. Gazze için ateşkesi kabul eden Hamas Lideri İsmail Haniye'nin Tahran'da katledilmesi, yine ateşkesi kabul eden Hizbullah Lideri Nasrallah'ın Lübnan'da öldürülmesi anlamak isteyen için net mesajdı aslında. İsrail'in derdi ateşkes değil, büyük İsrail projesini hayata geçirmekti. Ne yazık ki bu süreçte Arap Ligi'nin, İslam İş Birliği Teşkilatı'nın çaresizliği de gözler önüne serildi.

PKK'NIN NİYE BESLENDİĞİ GÖRÜLDÜ

Bu bir yılda Suriye'deki PKK/YPG'nin 40 yıldır neden beslenip büyütüldüğü, FETÖ'nün Türkiye'yi neden hedef aldığı da net bir şekilde anlaşıldı. İsrail'in Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi karşılığı Türkiye sınırına 49 yıllığına yerleşme planının aslında büyük İsrail projesinin bir adımı olduğu görüldü.

PKK'NIN NİYE BESLENDİĞİ GÖRÜLDÜ

Yani aslında ABD'nin PKK/YPG'yi yıllardır silahlandırmasının, eğitmesinin, para vermesinin tek bir sebebi vardı. İsrail'in uydu devletçiği olması, vaat edilmiş toprakların İsrail'e devrine kadar da burada bekçilik görevi yapmasıydı. Zira PKK/YPG sözde DEAŞ'la mücadele için destekleniyordu ama aşırı dinci DEAŞ'tan İsrail katliamlarına karşı tek bir eleştiri, açıklama dahi gelmemişti. DEAŞ'ın kimin oyuncağı olduğu da görüldü.

İSRAİL İÇİN "TERÖRİSTAN" PROJESİ

Sözün özü.... İsrail, bir yıldır ateşi bölgeye yaymaya çalışıyor. MOSSAD eliyle, suikastlar, bombardımanla, füzelerle, Filistin'i, Suriye'yi, Lübnan'ı İran'ı hedef alıyor. Türkiye'de aparatlarıyla güç devşirmeye çalışıyor. Ama tüm bu süreçte artık Siyonizmin maskesi düştü.

SİYONİZMİN GERÇEK YÜZÜ: KAN

İçimizdeki Siyonistler artık beşinci kol faaliyetlerini eskisi kadar pervasızca yapamıyor. Zira halkın yüzde 89,4'ü İsrail'in Türkiye topraklarında gözü olduğunu düşünüyor. İsrail şakşakçılarına prim vermiyor. Gazze'deki direniş büyük kayıplar verdi ama tüm dünya artık Siyonizmin nasıl tehlikeli, DEAŞ gibi köktendinci ve sinsi bir yapı olduğunu gördü.