ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Kurtulmuş: Suriye'ye uygulanan uluslararası ambargolar sona ermeli

AA - | Son Güncelleme Tarihi:
Kurtulmuş: Suriye'ye uygulanan uluslararası ambargolar sona ermeli

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Suriye'nin yeniden ayağa kalkması için uluslararası camianın da destek olması gerektiğinin söyledi. Kurtulmuş, "Suriye'nin uluslararası camiadan beklediği, uygulanan ambargoların bir an evvel sona erdirilmesidir" dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Gazze topraklarında yeni yazlık mekanlar yapmak gibi, akla hayale gelmeyen, uluslararası hukukla bağdaşmayan, uluslararası vicdanla da bağdaşmayan birtakım fikirlerin bırakın masaya gelmesi, insanların duyacağı şekilde söylenmesi bile kabul edilebilecek bir şey değildir." dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen büyükelçilerle iftar programında yaptığı konuşmada, Türkiye demokrasisinin kalbi, milli iradenin merkezi TBMM'de büyükelçileri ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Ramazanın sadece Müslümanları değil, bütün insanları barış, adalet ve hakkaniyet etrafında birleştiren önemli bir dini ay olduğunu belirten Kurtulmuş, ramazan sofralarının, Müslüman toplumlarında dayanışmayı, eşitliği, fakirle zengin arasındaki mesafeyi yakınlaştırmayı sağladığını söyledi.

Kurtulmuş, ramazanın, sadece Türkiye'ye değil, bütün insanlığa barış ve esenlik getirmesini dileyerek, bu ayın, yeryüzünde var olan sorunların çözülebilmesi için insani yaklaşımları yeniden düşünmeyi mümkün kılan manevi bir atmosfer oluşturmasını temenni etti.

Bugün, dünyanın birçok yerinde birçok sorunla karşı karşıya olunduğunu ve bu sorunların çoğunun kriz ve kaos boyutlarına ulaştığını ifade eden Kurtulmuş, "Bunların ortadan kaldırılabilmesi için ortak bir bakış açısına, insani değerler etrafında müzakere edebilecek, konularımızı tartışabilecek, farklılıklarımızı en aza indirebilecek bir diyalog zeminine ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Onun için sorunlar ve krizler ne kadar yüksek ne kadar büyük olursa olsun, bunları aşmanın yolunun da diyalog, müzakere ve karşılıklı rızaya dayalı, sorunları çözebilme becerisi olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.

Farklı kültürlerden insanların bu iftar sofrasında bir araya gelmesinin, aslında dünyanın meselelerine ilişkin farklı yaklaşımları gündeme getirebilme imkanını sunduğunu anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bu anlamda, hepimizin ortak sorunlarının çözümü noktasında insani yaklaşımlar üzerinde görüşlerimizi olgunlaştırmamız ve dünyayı daha iyi bir gezegen haline getirmek için, dünyanın daha adil olmasını temin etmek için gayretle mücadele etmemiz gerekiyor. Bugün, iklim krizlerinden göç meselesine, savaşlardan iç çatışmalara, silahlanmadan ülkelerin birbirine tehdidine varan gerilimlere kadar, bu sorunları çözmekte maalesef en temel yanılgılarımızdan birisi, krizler ortaya çıktıktan sonra kriz yönetimini yapmaya gayret etmektir. Ya da kaosları çözebilmek için kaosları çözecek bir yönetim anlayışını ortaya koymaktır. Halbuki esas mesele, krizleri ve kaosları ortaya çıkmadan evvel nedenleri üzerine odaklanmak ve bu nedenleri ortadan kaldırabilmek için gerçekten doğru bir perspektifle, sorun çözücü bir yaklaşımla olaylara eğilmektir. Dünyamızın kaybetmiş olduğu bu sorunları önceden çözme becerisini yeniden kazanmasını, bu mübarek akşamda, bu sofradaki dileklerimizden birisi olarak, herhalde ortak bir dilek olarak gündeme getirmek gerekir. Şu anda bu krizleri, kaosları ortadan kaldırabilecek, dünyanın bir gücü olduğunu, insanlığın böyle bir birikimi olduğunu biliyoruz. Bunun için de gayretle çalışmamız gerekiyor."

"TARİHİN BİZİM NESLİMİZE VERDİĞİ BÜYÜK BİR SORUMLULUK OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, bugünün dünyasında herkesin, bugünün medeniyetiyle ilgili ortak bir sorumluluğa sahip olduğunu vurguladı.

Üç önemli çatışma noktasının, dünyanın bundan sonraki gidişatını yakından etkileyeceğine işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bunlardan birisi, adaletle zulüm arasındaki mücadeledir. Bir taraftan yeryüzünde adaleti, hakkaniyeti, barışı isteyenlerin davranışları ve ortaya koydukları eylemler, diğer tarafta ise gücü esas alarak adaleti yok sayan, elinde olan gücü de her türlü adaletsizlik imkanlarını kullanarak ortaya koyanlar arasındaki mücadeledir. Bundan sonra dünyanın gidişatı ümit ederiz ki adaleti esas alanların bakış açısıyla şekillensin ve dünyamız daha hakkaniyetli, daha yaşanabilir ve daha adil bir gezegen haline gelsin. Önümüzdeki dönemi etkileyecek olan ikinci temel tartışma alanı ise otokrasilerle, demokrasiler arasındaki mücadele olacaktır. Demokrasi ve katılımcılığın bütün toplumlarda egemen olmasını arzu edenlerle aslında eline geçirdikleri gücü başta kendi halkları olmak üzere bütün dünyaya haksız bir şekilde kullanan otokrat eğilimler arasında çok keskin bir mücadeleye şahit olacağız. Üçüncü mesele ise ilkeler ve değerlerle, pragmatizm arasındaki mücadeledir. İnsanlığın temel ilkelerini, yani her insanın yaratılışta eşitliğini, ülkelerin de egemen eşitliğini, yeryüzünde 8 milyar insanın ortak evi olduğu gerçeğini kabul edenlerle bunu her ne kadar sözle kabul etse de gerçekte gücünden dolayı bunu reddedenler arasındaki mücadele olacaktır. Yani pragmatizmi, çıkarcılığı, menfaati önceleyenlerin arasında büyük bir mücadele olacaktır. Çıkarcılığı, pragmatizmi esas alan yaklaşımlar, kriz ve kaoslardan da istifade etmek isteyenlerdir. Bugün dünyanın kriz ve kaos alanlarındaki sonuçlara baktığınız zaman maalesef çıkarcılığı, menfaatçiliği, pragmatizmi esas alan yaklaşımların krizleri ve kaosları büyüttüğü de fevkalade aşikardır. Onun için diyoruz ki bu alanlarda yeni bir dönemin önünün açıldığını, bu dönemde ilkeler ve insani değerler üzerinde yeni bir dünyanın kurulmasının mümkün olduğunu görüyoruz ve bu çerçevede büyük bir uğraşın içerisinde olmanın da tarihin bizim neslimize, bizim dönemimize verdiği büyük bir sorumluluk olduğunun farkındayız."

"ADALETİN VE BARIŞIN SAĞLANMASI, SÖZDEN DAHA ÇOK EYLEM GEREKTİRİR"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, dünyanın yönetiminden, uluslararası ilişkilerden, uluslararası ekonomik sistemden, dünyanın diğer sorunlarından bahsederken en çok kullanılan iki kelimenin adalet ve barış olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

"Adalet ve barış, sadece kelimelerle, sadece sayfalara dökülen cümlelerle, sadece ortak birtakım mutabakat metinleriyle ortaya çıkarılabilecek şeyler değildir. Adaletin ve barışın sağlanması, sözden daha çok ve belki daha öncelikli, eylemi gerektirir. Bunu söyleyenlerin, adaletin tesis edilmesi için elini taşın altına koyması zorunludur. Sadece 'adalet istiyoruz' demekle olmaz. Adaletin temin edilebilmesi için neler yapılabileceğini, önceliklerini sıralayarak uluslararası camianın yerine getirmesi gerekir. Aksi takdirde bugün konuştuğumuz kriz ve kaosların hemen hemen tamamının önümüzdeki dönemde de konuşulmaya devam edeceği, hatta korkarım ki daha da yoğun ve daha ağır krizler haline döneceği kaçınılmaz bir gerçektir."

İnsani temel değerleri, sadece kağıt üzerinde yazılı değerler olmanın ötesinde Türkiye'nin dış politika kurgusunun en temel umdelerinden birisi olarak kabul ettiklerini vurgulayan Kurtulmuş, nerede mazlum varsa, nerede zulme uğrayan varsa, arkasında kim olursa olsun mutlaka Türkiye'nin yardım elini uzatmaya çalıştığını, mazlumun yanında durmayı tercih ettiğini belirtti.

Kurtulmuş, bunun en son örneğini de 1,5 yıldır devam eden, Filistin topraklarındaki İsrail'in saldırıları ve etnik temizlik seviyesine ulaşan barbarlıkları karşısında ortaya koyduklarını, bu konuda her platformda vazifelerini yerine getirmeye devam ettiklerini söyledi.

Filistin meselesinin sadece Arapların, sadece Filistinlilerin, sadece Müslümanların meselesi olmanın çok ötesine geçtiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Filistin meselesi, insanlığın bundan sonraki geleceğine ilişkin bir turnusol kağıdı mesabesindedir. Filistin davasına şeksiz şüphesiz destek verenlerle, mazlum millete destek verenlerle, ama-fakat diyerek mazeret üretmek isteyenler arasında derin bir uçurum, aslında adalet yanındaki duruşumuzu da belirleyecek bir gelişmedir." diye konuştu.

Dini, dili, ırkı, siyaseti, kültürü ne olursa olsun haktan, adaletten, insaftan yana olanların oluşturduğu insanlık cephesinin, Filistin meselesinde bundan sonraki on yılları etkileyecek önemli bir gelişme olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Başta Batı ülkeleri olmak üzere, dünyanın birçok yerinde sokaklara çıkarak masum ve mazlum Filistin halkına sahip çıkmaya çalışan yüz milyonlarca insanı saygıyla selamlıyoruz." dedi.

Kurtulmuş, bundan sonraki süreçte Türkiye'nin, bu sorunun sonuna kadar takipçisi olacağını ve adil, hakkaniyetli bir çözüm oluşana kadar mücadeleyi sürdüreceğini belirtti.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

Türkiye'nin, bölgedeki bütün sorunların çözülmesi noktasında baştan itibaren, şartlar ne olursa olsun, diplomasi masasının açık tutulması gerektiğini hep savunduğunu ifade eden Kurtulmuş, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta Türkiye'nin tavrının, bir an evvel hakkaniyetli, adil, iki tarafın da kabul edeceği kalıcı bir barışın tesis edilmesinin sağlanması olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, "Ümit ediyoruz, yeni dönemde ortaya çıkan barış perspektifi, en kısa süre içerisinde gerçekleşir. Rusya ve Ukrayna arasında kalıcı bir barışın temin edilmesi mümkün olur." dedi.

SURİYE'DEKİ GELİŞMELER

Suriye'deki yeni yönetimin işbaşına geldiği günden itibaren Türkiye'nin tutumuna ilişkin de değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, çok güçlü bir demokratik tecrübeye sahip olan ülke olarak, Suriye'ye yapabilecekleri en önemli katkının, demokratik rehberlik olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, "Ümit ediyorum en kısa süre içerisinde yeni Suriye yönetimi, kapsayıcı yönetimi ortaya koyar ve bütünüyle herkesin kendisini içinde gördüğü Suriye, ayağa kalkmış olur." ifadesini kullandı.

Uluslararası camiadan Suriye'nin beklentisinin, ülkenin devlet kurumlarının kurumsal kapasitelerinin artırılması, özellikle yakılmış, yıkılmış, tahrip edilmiş altyapısının yeniden canlandırılması ve uygulanan ambargoların bir an evvel sona erdirilmesi olduğunu aktaran Kurtulmuş, "Böylece, çok yıllar kaybetmiş olan Suriye, 61 yıllık Baas rejiminden kurtulduktan, 13 yıllık iç savaşı geride bıraktıktan sonra eşit ve özgür bir devlet olarak, egemen bir devlet olarak uluslararası camianın içinde yer alacaktır. Ümit ediyoruz, bu ve benzeri sorunların süratle çözüldüğü, diplomasinin tek çıkar yol olarak kullanıldığı, gücün değil haklı olmanın esas alındığı bir döneme doğru hızla gireriz." diye konuştu.

"FİLİSTİN MESELESİ BİR TURNUSOL KAĞIDI OLMUŞTUR"

"Filistin meselesi bir turnusol kağıdı olmuştur" ifadesini, küresel vicdanı hatırlatmak bakımından dile getirdiğini anımsatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Küresel vicdan yanında, küresel ölçekte küresel ikiyüzlülüğün de ortaya çıktığı bir dönemi İsrail'in bu baskılarıyla birlikte görmüş olduk. Netanyahu ve çetesinin uygulamış olduğu ve uygulamakta olduğu bu soykırım ve hatta giderek açığa vurmuş oldukları tehcir politikalarının kabul edilmesi asla mümkün değildir. Ancak arkalarına aldıkları güçlerin verdiği cesaretse, insanlık adına utanç vericidir. Gazze topraklarında yeni yazlık mekanlar yapmak gibi, akla hayale gelmeyen, uluslararası hukukla bağdaşmayan, uluslararası vicdanla da bağdaşmayan birtakım fikirlerin bırakın masaya gelmesi, insanların duyacağı şekilde söylenmesi bile kabul edilebilecek bir şey değildir. Onun için diyoruz ki nasıl Filistin meselesi küresel vicdanı harekete geçirdiyse ne yazık ki küresel ölçekteki iki yüzlülüğü de ortaya koymuş oldu. Bunu ortadan kaldırmanın yolu, bütün insanların yaratılışta eşit, bütün devletlerin de egemenlikte eşit olduğu yeni bir anlayışla dünyanın yeni bir sistemi kurmasıdır. Bu er ya da geç olacaktır. Çünkü bu kadar adaletsizliklerin, bu kadar hukuksuzlukların, bu kadar büyük çelişkilerin artık günlük olaylar haline geldiği bir dünya, kim isterse istesin, yaşanılır bir dünya değildir."

Gelecek dönemin, dünyanın hem siyasal yapılanması hem de ekonomik yapılanması için yeni bir dönemin başlangıcı olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Artık hiçbir ülke, hiçbir bölge tek başına dünyayı yönetemeyecektir. Bundan sonraki dönem, çok kutupluluğun ortaya çıkacağı, yani çok merkezli yeni bir dünya dengesinin ortaya çıkacağı bir dönemdir. Bu anlamda dünyanın farklı yerlerinde adalet ve barış isteyenlerin seslerinin daha gür çıkacağı bir döneme giriyoruz. Bunun için bizlerin üzerine düşen, samimiyetle, gayretle bütün insanlığın ortak faydasına olacak çözümü üretmek, sözleri söylemek, birliğimizi, uluslararası alandaki dayanışmamızı, insanlık cephesinin ortaya koyduğu bu ulvi düşünceler etrafında birleşmeyi, bütünleşmeyi sağlamak ve insanlığı daha iyi bir geleceğe hazırlamaktır." dedi.

Programda, Güney Sudan'ın Ankara Büyükelçisi Majok Guandong da büyükelçiler adına bir konuşma yaparak, ramazan ayının, İslam dünyası için çok özel bir ay olduğunu belirtti.

Guandong, bu mübarek ayın Türkiye'de, bölgede ve dünyada barışın hüküm sürmesine vesile olması temennisini dile getirdi.

Konuşmaların ardından, TBMM Başkanı Kurtulmuş, büyükelçilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.


Etiketler:
Suriye uluslararası destek ambargo sonu